Değerli okuyucularım, bu  yazımda  sizleri Konya ilimize götüreceğim.

743’üncü Hz. Mevlana anma törenleri 7 Aralık 2016 başlayıp, 17 Aralık 2017'de  bitecektir. Günde  2 seans gösteriler olacak, her  yıl  olduğu  gibi  Ahmet Özhan  yine  bizleri müziği ile mest edecektir. İmkânı  olan okuyucularıma  yılda  bir defa  olan  özel semazen gösterilerini lütfen  kaçırmayın derim. Konya'yı keşfetmek adım adım tarih sayfalarında yol almak gibi,  neredeyse her köşesinde başka bir medeniyet mirası, başka bir kültür değeriyle karşılaşılıyor. M.Ö.7000'lerde başlayan medeniyet serüveninin Çatalhöyük'teki izleri, Hititler, Frigler, Romalılar ve Bizanslılar'ın  hâkimiyetinden  kalan değerli mirasları ve sonrasında Osmanlı ve Selçuklu eserleri Konya'yı kültür zengini bir  kent  haline getiriyor. Bende sizleri bu kentte yazımla  beyin jimnastiği yaptırarak, gezmeye  davet  ediyorum, umarım çok beğenirsiniz.

aydin-avci---konya.jpg

Tarih ve birçok kültürü bir arada barındıran ülkemizin bu yönden en zengin illerinden biri  olan Konya, medreseler, türbeler, camiler ve birçok tarihi yapıda  bir araya gelen birbirinden değerli el işi, göz nuru sanat eserleri...  İnce İnce işlenmiş, ustaların  alın terini anlatan  taş işçiliği, emek ve ateşle harmanlanmış çinileriyle bezenmiş duvarları kendine  hayran bırakıyor. Selçuklu sanatının güzel örneklerini sergileyen Karatay Medresesi, muhteşem taç kapısı ve duvarları süsleyen Selçuk çinileri  ile  gerçek bir sanat eseri. Medresenin  içinde çinilerin renklerini  ve işçiliğini  seyredip, yüksek kubbeleri altında dolaşırken tarih adeta dile geliyor, Selçukluların büyük veziri  Celaleddin Karatay tarafında 1251’de  yaptırılan bu medresenin  muhteşem atmosferi karşısında etkilenmemek imkânsız.

Konya'nın tarihteki izlerini takip ederken, en çok etkileyen ve sanatkârlar tarafından özel bir  yeri  olduğu kabul edilen İnce Minaresi  ve iç mekânındaki  çinilerine hayran  olmamak  elde değil. Yapım tarihi tam olarak bilinmese de Selçukluların büyük veziri Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından yaptırılmış, Medrese adını çifte şerefeli ve çok uzun yapılmış olan minaresinden almış. Anlayacağınız, Konya  birbirinden değerli mimari miraslara ev sahipliği yapıyor.

Konya'da  ince ince işlenmiş ustaların alın terini  anlatan  taş işçiliği, emek ve ateşle harmanlanmış çinilerle bezenmiş duvarlar kendine hayran bırakıyor. Larende Camii adıyla da bilinen Sahip Ata  Camii, 1258 yılında  Vezir  Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından yaptırılmış Selçuklu sanatının şaheserlerinden olan Sahip Ata'nın kapısındaki taş işçiliği ve iç mekânda kullanılan çiniler son derece ilgi çekici. Hemen  merkezde bulunan eski adı ile Kadınlar Pazarı, şimdiki  adıyla Melike Hatun Pazarı Konya'da  mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Kapalı bir pazar  yeri olan  Melike Hatun, köylülerin bir arada  ürünleri sattığı, her çeşit gıdanın bulunduğu bir yer. Pazarı  gezdiğimizde,  orta  bölümündeki sebze ve meyvelerin satıldığı geniş alan ikinci kattan seyredildiğinde, adeta renklerin ve insanların harmanlandığı bir tablo tadında görünüyor. Baharatçıların önünden akan  insan kalabalığı ve günlük yaşamdan anılar gözler önüne seren bu pazar yeri, mutlaka  görülmesi  gereken  bir yer. Modern şehir merkezinde yemyeşil bir park  ve cıvıl cıvıl şehir. Yaşantısı heybetli Alaaddin Tepesi'yle bütünleşiyor. Muhteşem türbelerin  ve Alaadin  Camii'nin bir arada olduğu bu yapı, şehre tepeden bakıyor, çevresindeki büyük park alanları ve kafeleriyle adeta şehrin buluşma noktası  gibi  burası. Caminin  yapımı ilk Selçuklu Sultanlarından  I. Mesud zamanında başlamış, oğlu Kılıçaslan ve hatta torunları İzzeddin Keykavus ve Alaaddin Keykubat  zamanlarında sürdürülmüş, bu eser  üzerinde daha çok emeği bulunan Alaaddin Keykubat'ın  adıyla anılmaktadır.

Diğer bir  tarafta bu toprakların yetiştirdiği önemli insanlardan olan  Mevlana'nın Türbesi  bekliyor sizi. Alaaddin Tepesi'nin doğusunda Sultan Selim Cami'yle yan yana  olan  türbe, dünyaca tanınan ve en çok ziyaret edilen yerler arasında  bulunuyor. Zaman içinde yapılan ilavelerle  bir külliye haline gelen bu yer, Selçuklu veziri Emir Pervane ve bazı devlet adamlarının katkısıyla, 1273 yılında  vefat eden  büyük âlim, Şair, ve mutasavvuf Mevlana Celalleddin-i Rumi adına yaptırılıyor. Türbenin içinde  büyüleyici bir atmosfer hâkim. Konya'ya gelenlerin ilk görmek istediği yer olan  bu türbenin  girişindeki  kubbeli oda (Tilavet Odası) kıymetli hat levhaları ile dolu. Buradan  ikinci ve gümüş  bir kapıyla Mevlana ve yakınlarının kabirleri bulunan uzun ve geniş  bölüme  Huzur-u Pir'e ulaşılıyor. Bu harika sanat eseri kapı Sokullu Mehmet Paşa'nın  oğlu  Hasan Paşa'nın hediyesi. Hz. Mevlana’nın sandukasının üzerindeki örtü, Yavuz Sultan Selim'in bizzat  kendi eliyle örttüğü son derece  kıymetli tarihi bir yadigâr. Türbenin çeşitli yönlere açılan  dört kapısı  bulunuyor. Çok  uzaklardan görülen ve yeşil çinilerle   süslü olan Kubbe-i Hadra Konya'nın sembolü olmuş, Konya'da bulunduğunuz zaman içinde mutlaka Mevlana  Kültür Merkezindeki  Sema  gösterilerini  izlemelisiniz. Her cumartesi saat  21'00 de  yapılan  gösteri için  Türkiye'nin  dört bir yanından insanlar Konya'yı  ziyarete geliyor. Büyük bir sahnede renkli ışık gösterileri eşliğinde  olan Sema gösterileri, heyecan verici  görsel  bir şölen, 2015  Yılında  ‘’Aşkı Konya'da  Buldum’’ yazımla karşınıza  gelmiştim,  bu yılda  ‘’Tarihin  İzinde Konya’’ yazım ile karşınızdayım. Yani anlayacağınız Konya, yazmakla ve anlatmakla bitmeyen ve bitmeyecek bir şehir. Ayrıca Konya'da Gazialemşah Mahallesi'ndeki Hasbey Medresesi, Karamanoğlu Mehmet bey tarafından 1421 yılında  yaptırılmış Kubbesindeki Taş işçiliği ile  meşhur, görülmeye  değer bir yerdir.

Konya'da  yaptığınız gezi sırasında, devam edebilmek ve enerji  toplamak için  bir molaya  ihtiyacınız olacak. Bu mola sırasında yöreye özgü etli ekmek yemeden  dönmemelisiniz. Konyalılar, genellikle kendi  mahallelerindeki  fırınların yanındaki  kasaba kaç tane etli  ekmek istediklerini ve etin durumunu(yağsız, az yağlı, yağlı)  söyledikten ve yeteri kadar  soğan, maydanoz, domates ve biber bıraktıktan sonra, kasap çabucak hazırlayacağı içi etli ekmek yapılmak üzere yanındakini fırına  verir. Fırından  çıkan sıcacık etli ekmekler soğumadan evlere götürülür ve  afiyetle yenir. Ancak şehre ziyarete gelenlerin böyle imkânı olmadığı için en az evde yapılmış kadar iyi etli ekmek yapan mekanlar bulmak mümkün. Etli ekmeğin  haricinde döneri, kebabı, sulu yemekleri, çoban kavurması, Tiriti, Ekmek  Salma, Saç arası Tatlısı gibi lezzetlerini de deneyebilirsiniz. Konaklama da ise her keseye uygun otel bulmak mümkündür.

Sonuç:  Konya,  şehrine her mevsimde  gidilir, görülmesi gereken  çok yer var. Herkes büyük keyif alır, herkes aradığını  bulabilir.

M.Ö. 7000'lerden süre gelen Konya şehri adını tarihe  altın harflerle  yazmıştır.

“Gez Dünyayı, Gör Konya’yı” diyerek yazımı Hz. Mevlana’nın 7 öğüdü ile bitirmek istiyorum.

Bir sonra ki yazımda buluşana dek hoşçakalın..!!

 

1. Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.

2. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.

3. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.

4. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.

5. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.

6. Hoşgörülükte deniz gibi ol.

7. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA İNDİR!