Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun 19 yıl önce 8. Cumhurbaşkanı Özal'ın şaibeli bulunan ölümüne yönelik olarak hazırladığı rapor, Özal'ı Hacettepe Hastanesi'ne taşıyan ambulansı tartışmalı hale getirdi.

Ambulansın izini sürüp bulan ve yerinde inceleyen DDK heyeti, raporda o dönem Cumhurbaşkanlığı'na ait ambulansın yetersiz ve donanımsız olduğu tespitlerine yer verdi. DDK'nın ardından ulaşılan ambulans, alışılmışın dışında siyah renkli ve raporda da vurgulandığı gibi, bir ambulanstan çok hasta nakil aracı görünümünde.

Ambulansı TASİŞ'in açtığı ihaleyle satın alan Koleksiyoner Gürsev Gür, koleksiyonundaki ambulansın Özal'ı taşıdığını, DDK'nın kendisini aramasıyla öğrenmiş. 1999'da daha internet bu kadar yaygın olmadığı için Resmi Gazete'den TASİŞ'in araç satış ihalelerini takip eden Gür, ihaleye gittiğinde Mercedes marka bir makam aracı satın almış. Bu aracın Özal'ın makam aracı olduğunu fark eden Gür 'O dönem bu ihalelere ilgi yoktu. Hurdacılar gelip eski resmi araçları toplarlardı. İhalede sadece ben ve hurdacılar vardık. Makam aracını satın alınca bir de bu siyah ambulansı gördüm. DSİ'nin hurda pikaplarıyla yan yana duruyorlardı. Ambulansa hurdacılar bile ilgi göstermedi. El kaldırdım aldım. Ben de 500 liraya yani bin dolar civarında bir paraya aldım. Hurdacılar alsaydı tek bir parçası dahi bulunamazdı' diye konuştu.

PAHA BİÇEMEM

Ambulansı, farklı bir görünümü ve siyah rengi nedeniyle alan ancak DDK'nın gelip ambulansı incelemesiyle Özal'ı taşıyan araç olduğunu öğrenen Gür 'O zaman manevi değerinin farkına vardım. Özal'ın ölümüyle birlikte gazetelerde çıkan ve halen basında sık sık yer alan Hacettepe Hastanesi önünde bir fotoğraf var. Bu ambulans o fotoğrafta da yer alıyor.Elden çıkarmayı düşünmüyorum. Satmak istesem bir değer dahi koyamam, paha biçilemez' dedi.

Gür, 'Araçta hiç bir şeye dokunmadım. DDK yanıma 14 kişilik bir heyetle geldi. Ambulanstan bir şey eksilip eksilmediğini sordular. Aracın neden bu kadar tozlu olduğunu merak ettiler. DDK, ambulansın bunca yıl nasıl elimde kaldığına çok şaşırdı. Ambulansı satıp satmayacağımı da sordular' dedi.

ARABA OLARAK GÜZEL

Gür, 'Özal'ı bu araca nasıl sığdırdılar, nasıl taşıdılar bilmiyorum. Ambulansa yerleştirmeye çalışırken bile zarar vermiş olabilirler. Makam aracıyla taşınsa bile daha konforlu olurdu. Ambulansta sedye dışında ne bir donanım ne de başka bir şey var.Ambulans daha 30 bin kilometrede. Köşk'te yatıp durmuş. Araba olarak kullanılsa dahi iyiymiş. Mercedes 230 model araba, motoru güzel, çift karbüratör. Üzerindeki Kızılay işareti olmasa cenaze arabasına daha çok benziyor' dedi.

DDK: O ARACA AMBULANS DENEMEZ

DDK tarafından hazırlanan raporda 'Araç içerisinde tıbbi donanımın bulunmadığı, sadece basit, eğimli bir sedyenin bulunduğu, şoför mahali ile arka bölüm arasında açılıp kapanabilen sürgülü bir camın olduğu, arka bölümde sadece bir kişinin oturabileceği sabit koltuğun bulunduğu, aracın koldan vitesli mekanizmaya sahip olduğu görülmüştür. Aracın, koldan düz vitesli olması, sürekli bir şoförün tahsis edilmemesi, ihtiyaç duyulduğunda nöbetçi şoförlerden birinin görevlendirilmesi, çok sık kullanılmaması, eski model olması, sevk ve idaresinde güçlük yaşandığı kanaatini uyandırmaktadır' denilmişti. Tıbbi uzmanlar heyeti de aracın içinde bir sedyeden başka hiç bir ilk yardım malzemesi ve ilaç bulunmadığına dikkat çekip, 'Hastaya müdahale edecek hekim veya sağlık çalışanının ayakta durabileceği kadar tavan yüksekliği olmadığı, bu nedenle ambulans olarak nitelendirilemeyeceği' değerlendirmesinde bulunmuştu.

'KOY BİR KASET SEMRA' DEDİĞİ ARAÇ DA BENDE

Gür, ambulansla birlikte aldığı Özal'a ait Mercedes 600'ün de özel üretim olduğunu belirtirken, 'Dünyada sadece 128 kişide vardı. Bunlar Papa, Elvis Presley, Kral Hüseyin ve Elizabeth Taylor gibi isimler. Ben zaten Özal'a ait arabaları toplamaya çalışıyorum' dedi. Gür, Turgut Özal ve eşi Semra Özal'ın Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün açılışında köprüden geçerken kullandığı ve 'Bir kaset koy da neşelenelim Semra' sözüyle tarihe geçen aracın da kendisinde bulunduğunu kaydetti.

Akşam