Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Mamak 28. Piyade Tugay Komutanlığına bağlı tank taburu personelinin katıldığı eylemlere ilişkin 64 kişinin yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.

Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü'nde görülen duruşmada, darbe girişimi sırasında emrindeki 15 tankla Genelkurmay Başkanlığı Karargahına saldıran sanık eski Tank Tabur Komutanı Kurmay Yarbay Nuri Büyükyazıcı, hakim karşısına çıktı.

Savunmasına, suçlamaları kabul etmediğini belirterek başlayan Büyükyazıcı, emir komuta zinciri içinde hareket ettiğini ileri sürdü.

15 Temmuz akşamı Tugay Harekat Merkezinden aranarak Genelkurmay Başkanlığına düzenlenen terör saldırısına müdahale etmesi için emir aldığını öne süren Büyükyazıcı, olayın ciddiyetinden dolayı bu emri, tugay komutanına teyit ettirme gereği duymadığını ifade etti.

Hazırlıkları tamamladıktan sonra mühimmat yüklü 15 tankla kışladan ayrılarak Genelkurmay Başkanlığına ilerlediklerini anlatan Büyükyazıcı, kanunların kendisine verdiği yetkiyi kullandığını, bu süreçte yasa dışı bir faaliyette bulunmadığını savundu.

Kendisiyle hareket eden personelin suçsuz olduğunu, sorumluluğu üstlenmeye hazır bulunduğunu belirten Büyükyazıcı, "Terör saldırısı olduğu gerekçesiyle verilen emri yerine getirmek için kanunun kendisine verdiği yetkiyi kullanarak Genelkurmay Başkanlığını korumak için orada olan bizler, orada yaşanılanlardan sorumlu tutulamayız. Oluşan yaralanma, mala zarar ve ölümlerden benim ve emrimdeki bütün personel suçlanırken üstümdeki komutanların da sorumlu tutulması gerekmez miydi?" ifadelerini kullandı.

Görev gereği ezip geçmişler

Darbe girişimi için günler öncesinden hazırlık yapıldığına dair iddianamedeki tespitlere değinen Büyükyazıcı, Suriye sınırına sevk kapsamında yapılan tatbikat ve eğitimlerin darbe hazırlığı şeklinde yorumlandığını savundu.

Genelkurmay Başkanlığına saldırı olduğu, olaya müdahale etmek için eskort olmadan tanklarla birlik dışına çıkmakla suçlandığını ifade eden Büyükyazıcı, acil durumlarda eskortun alınmamasının suçlama konusu olamayacağını iddia etti.

Önlerine çıkan her engelli ve barikatları "ezip geçmeleri" için tanklara emir verdiğine dair hakkındaki iddiaları hatırlatan Büyükyazıcı, "Çankaya istikametinden Genelkurmay Başkanlığına ilerlediğimiz sırada önümüze çıkan barikatları, görevimizi ifa etmemizi engellediği için geçtik." dedi.

Vatandaş ve polise yönelik benzer bir girişimde bulunmadıklarını iddia eden Büyükyazıcı, hedef gözeterek kimseye ateş etmediğini, kimseye de ateş etme emirini vermediğini savunarak, "Tankların yola çıkmasıyla mala verilen zarar nedeniyle de hiçbir ödeme yapmayacağım. Terörle mücadele kapsamında görev yapan tankların neden olduğu zararlar askerler tarafından ödenmiyor." ifadesini kullandı.

Tutuklandıktan sonra iş yerinde arama yapıldığını belirten Büyükyazıcı, odasının kilitli olmadığını, bu nedenle el konulan materyallerden sorumlu olmayacağını iddia etti.

Üzerinde işaretleme yapılan Ankara'ya ait haritaların da kendisine ait olmadığını savunan Büyükyazıcı, "Eğer darbeci olsaydım bunları imha etmez miydim? Not defterinin şahsıma ait olup olmadığı konusunda fikrim yok. Odamda bulunan şehircilik planı ile haritalar nedeniyle darbeden suçlanıyorum. Basit şekilde işaretlenmiş bir haritayla darbe suçlaması yapmak, elinde harita olan herkesi darbeci yapmaz mı?" diye konuştu.

Tanık ve sanık beyanlarında yer alan "Tanklar halkın üzerine kurşun yağdırdı" ifadesini kabul etmesinin mümkün olmayacağını dile getiren Büyükyazıcı, "Bu beyan gerçeği yansıtmıyor. Aksi halde olay yerinden yüzlerce kişinin ölmesi gerekiyordu. Savcının iddialarını desteleyecek mahiyette görüntüler montajlanmıştır." iddiasında bulundu.

Darbecilere direnen halkı suçladı

Darbecilerin Genelkurmay Başkanlığı karargahına girmesini engelleyen sivillerin vatandaş olup olmadıkları konusunda fikrinin bulunmadığını öne süren Büyükyazıcı, tanklara zarar verenlerin de yaşananlardan sorumlu tutulması gerektiğini savundu.

Genelkurmay Başkanlığına süratle ulaşmak için karargahın girişindeki iki aracın üzerinden tanklarla geçtiklerini kabul eden Büyükyazıcı, aynı şekilde üzerinden geçtikleri olay yerindeki beyaz renkli resmi araçların ise polislere ait olduğunu bilmediğini iddia etti.

Kimseye hedef gözeterek ateş etmediğini ancak havaya birkaç el ateş ettiğini anlatan Büyükyazıcı, bu durum için "Tankların hızlı bir şekilde Genelkurmaya gitmesini sağlamak için görev kapsamında yapılmış bir işlemdi." ifadelerini kullandı.

Savunmasını tamamlayan Büyükyazıcı, çapraz sorgusu sırasında mahkeme heyeti, duruşma savcısı ile sanık ve avukatlarının sorularına cevap verdi.

Mahkeme Başkanı Mustafa Çorumlu'nun, Genelkurmaya gitmesi için Tugay Harekat Merkezinden kendisini arayanın kim olduğu sorusuna Büyükyazıcı, şahsı hatırlayamadığını ancak iddianamede bu emri verenin isminin geçtiğini söyledi.

Başkan Çorumlu'nun "Böyle ciddi bir emri kimden aldığını hatırlamıyorsun demek. Kamera görüntüleri, sanık ve tanık beyanlarına göre senin açtığın ateş sonucu bir kişi ölmüş, bir kişi de yaralanmış." ifadeleri üzerine Büyükyazıcı, "O delilleri kabul etmiyorum. Çelişkileri açık şekilde ortaya koydum." demekle yetindi.

Arabasında bin 400 kelepçe bulundu

Sanık Büyükyazıcı, Başkan Çorumlu'nun, "Terörle saldırısı için gidiyorsun ama orada vatandaşlar var, onlarla mücadele ediyorsun, onlar terörist mi?" sorusuna, "O an, onları bilmem mümkün değildi. Biz, verilen görevi yerine getiririz." cevabını verdi.

Bunun üzerine Başkan Çorumlu, "Görev diyorsun ama görev yerini ve kimin verdiğini bile bilmiyorsun." karşılığını verdi.

Özel aracında bin 400 plastik kelepçenin bulunduğunun hatırlatılması üzerine Büyükyazıcı, aracın kendisine ait olduğunu ancak arama sırasında ele geçirilenler hakında bilgisinin bulunmadığını savundu.

Avukat Cihan Koç, 15 Temmuz gecesi yaşananlara yeteri kadar değinmediğini belirtttiği Büyükyazıcı'ya "Genelkurmayın giriş kapısının tanklar tarafından kırılması için emir verdiniz mi?" sorusunu yöneltti.

Büyükyazıcı, bildiklerini anlattığını ifade ederek, Genelkurmay giriş kapısının tanklarla kırılması için bizzat emir verdiğini kabul etti.

Aynı avukatın, darbe girişiminin başarısız olmasının anlaşılmasıyla darbecilerin güvenlik kamera görüntülerinin kaydedildiği sabit diskler ile dijital materyalleri tankların paletleri altında ezdikleri sırada kendisinin de orada bulunduğunu söylemesi üzerine Büyükyazıcı, böyle bir olayı hatırlamadığını savundu.

Büyükyazıcı, Genelkurmay'ın önüne geldiklerinde, karargahın sütunlarına tank tarafından ateş edilmesi emrini verdiğini de ifade ederek, "Genelkurmay Başkanlığı binasının kolonuna ateş edilmesi emirini ben verdim. Ateş eden tank en yakın olduğu için emri ona verdim." dedi.

Darbe girişiminden sabah saatlerinde haberdar olduğunu savunan Büyükyazıcı, darbe sanıklarından firari Ali Kalyoncu ile Bilal Akyüz, Doğan Öztürk ve Ejder Yıldırım ile öncesinden darbeye yönelik toplantı yapmadığını öne sürdü. AA