Ergenekon davasının sanığı Erol Ölmez, Ergenekon Terör Örgütü'nün yakın dönemde bir eylem gerçekleştireceğini, İstanbul Taksim'de bulunan Anıt Heykel'i havaya uçuracağını söyledi.
 
9 Temmuz 2008 tarihinde, ABD İstanbul Başkonsolosluğu'na saldırıyı gerçekleştirenleri, bizzat kendisinin eğittiği kişiler olduğunu da kaydeden Erol Ölmez, "Ben saldırıyı sorgulayan savcıya saldırganları tanımadığımı söylemek zorundaydım. Bunlar benim itiraflarım değil, vicdanımın rahatsızlığı" dedi. Bütün gerçekleri söyleyeceğini kaydeden Erol Ölmez, "Ben yaşadım. O zamanlar beynim güzel yıkanmıştı. Susmayacağım. Bu pisliklerin dökülmesi lazım. Macera peşinde koşan biri değilim. 20 sene kullanıldım" diye konuştu. Erol Ölmez, Kuva-i Milliye Derneği ve Vatansever Güçbirliği'ne parayı getirenin Kaan Soyak olduğunu açıkladı. İşte Erol Ölmez'in sorularımıza verdiği gündemi sarsacak cevaplar...

- Ergenekon şu an aktif mi?
- Ülkede kaos yaratmanın zamanı geldi. Bu kaos olacak. Çerkez Ali, şimdi istesin Türkiye'yi kaosa sürükler. Her yerde bombalar patlar. Örgütlerin bomba atması ve yakması, cinayetlerin hepsi bunlar yaşanması gereken şeyler. Bu böyle gidecek...Ergenekon Terör Örgütü yakın dönemde bir eylem gerçekleştirecek. İstanbul Taksim'de bulunan Anıt Heykel'i bir patlayıcıyla paramparça yapalım. Ne olacak o zaman? Cumhuriyetçiler ayağa kalkacak. İki kişi yakalanacak, bu kişiler tarikatçı ve cemaatçi çıkacak. Bu sene içinde olacak. Bu eylem Atakurtlar Cumhuriyet Ordusu tarafından gerçekleştirilecek. Benim daha önce içinde bulunmuş olduğum Çerkez Ali tarafından gündeme geldi. Savcı çağırsın, savcıya da söylerim. Nasıl ve kim tarafından yapılacağını bilirim, ama ne zaman yapılacağı konusunda şunu söyleyebilirim. Bu sene içinde yapılacak. Bekleyin, görün. Yavaş yavaş başlayacak. Taksim'deki eylem bardağı taşıracak.

"DERNEKLERE PARAGETİREN KAAN SOYAK'TIR"

- Ergenekon'a para yardımı yapan kişi ve kuruluşlar kimler?
- Kuva-i Milliye Derneği ve Vatansever Güçbirliği'ne parayı getiren Kaan Soyak'tır. Bu kişi Amerika'nın Ortadoğu Masa Şefi'dir. Ermeni asıllıdır. Misyonerlere karşıyız diyoruz, ama 2 milyon İncil dağıtılıyor. Kaynağını önce bizler yeriz. Her şey bizden geçer, dağıtımın parasını biz alırız.

'DİNK VE PAMUK'A BEN SIKACAKTIM'

- Şahit olduğunuz olaylar var mı?..
- 2003 yılında Hrant Dink'in Şişli Adliyesi'nde duruşması vardı. Orhan Pamuk da destek için duruşmaya gelmişti. Ben infaz için gittiğimde Orhan Pamuk ve Hrant Dink'e sıkacaktım, tam 10 metre kala telefonda almış olduğum teyitle (Şifre sözcükle-pusulayla) geri döndüm. O telefon 10 saniye gecikseydi, Orhan Pamuk ve Hrant Dink'e ben sıkacaktım. Bunu da zevkle yapacaktım, rahatsızlık duymayacaktım. O günlerde öyle yetişme anım vardı ki, 'Bunlar vatan haini. Öldürmek şereftir' diyordum. Bu emri bana Çerkez Ali verdi. Beni Bosna'ya gönderen kişi...

'KONSOLOSLUĞASALDIRANLARIBEN EĞİTTİM'

- Bayram Ali Öztürk ve Hızır Ali Hoca cinayetlerinin arkasında Ergenekon mu var?
- Nasıl benim gözetimimde yetiştirilmiş olanlar, kalktılar da Amerikan Konsolosluğu'na saldırdılar; bu kişiler tarikatçı oldu, cemaatçi oldu. Amerikan Konsolosluğu saldırısında, hiçbir şey olmamış gibi gittiler, pompalılarla daldılar, polislerle çatıştılar. Amerikan Konsolosluğu'na saldıranlar, Ergenekon'un silahlı kanadı Atakurtlar Cumhuriyet Ordusu tarafından yetiştirildi. Çerkez Ali tarafından en iyi şekilde yetiştirildiler... Tarikatçı oldular.

"RÜYA ÇINAR'I TANIMADIĞIMISÖYLEMEK ZORUNDAYDIM"

- ABD İstanbul Başkonsolosluğu'na 9 Temmuz 2008 tarihinde yapılan saldırıda 3 polis şehit olurken, saldırıyı gerçekleştiren üç kişi de öldürülmüştü. Saldırganlardan Bülent Çınar'ın kardeşinin eşi Rüya Çınar ile 187 defa telefon görüşmeniz olduğu belirlendi. Fakat savcılık ifadesinde Rüya Çınar'ı tanımadığınızı söylediniz...
- Ben saldırıyı sorgulayan savcıya Rüya Çınar'ı tanımadığımı söylemek zorundaydım. Ben hep telefonda görüştüğümü söyledim ama yüz yüze görüştüm. Hem de defalarca... Rüya Çınar'ın evine kadar biliyorum. Babasının adı Reşat'tır, berberdir. Dükkanı Azeri Camii'nin olduğu yerdedir. Bu saldırıyı gerçekleştirenler, tanıdığım insanlar. Bunlar benim arkadaşım ve dostum. Amerikan Konsolosluğu saldırısının arkasında Ergenekon'un silahlı ve istihbarat kanadı olan Atakurtlar Cumhuriyet Ordusu vardır. Şu an bu yapılanma aktiftir. Bunlar kaos peşinde. Kaos oluşturmak istiyorlar... Bunlar benim itiraflarım değil, vicdanımın rahatsızlığı...

'MAHKEME BAŞKANIYAZDIKLARIMI DEĞERLENDİRMEDİ'

- Neden şimdi konuşuyorsunuz?
- Tutuklu bulunduğum sırada İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne anlattım. Mahkeme Başkanı'na 83 sayfa dilekçe gönderdim. Gönderiyorum. Savcı Zekeriya Öz, Mahkeme Başkanı'na veriyor. Mahkeme Başkanı, bu yazdıklarımı değerlendiremiyor. Benim yazdıklarımı dosyana koysana... Ülkemin pis bağırsakları dökülsün. Bu bağırsaklar dökülmezse, birçok şehid vereceğiz. Birçok yetimin hakkı yenecek. Daha birçok faili meçhul olacak.Bunlar Ramazan'da Fenerbahçe Orduevi'nde içerler. Bunlar böyle insanlar. Bunlarda Allah korkusu yok. Abdest almayı bilmezler ama bunlar 'Cumhuriyetçiyim' diye geçinirler. Mustafa Kemal böyle değildi.Benim başörtülü bacım, kardeşimin çocuğu oluyor. Kalkıyor, oğlunu büyütüyor, askere gönderiyor. Askerde şehid düşüyor. Kapalı kardeşim, bacım dediğim insan kalkıp da bir orduevine giremiyor. Bir düğün olduğu zaman askeriyenin içine giremiyor. Başörtülü olduğu için giremiyor. Bu bana göre aşağılıkçadır, terbiyesizliktir. Başörtülü kızlar okuyamaz mı? Doktor ve hemşire olamaz mı?..

'20 SENE KULLANILDIM'

Cezaevinde kimsenin kendisiyle ilgilenmediğini vurgulayan Erol Ölmez, ailesinin dahi yanına gelmediğini ifade ediyor. Ölmez, bu durumu en net haliyle "Sahipsiz kaldım" diyerek açıklıyor...

- Kullanıldığınızı hissetiniz mi?..
- Ben Müslüman adamım, vicdanı olan adamım, milliyetçi adamım. Ben bütün gerçekleri söyleyeceğim. Ben yaşadım. O zamanlar beynim güzel yıkanmıştı. Ama ne zaman cezaevine girdim, o zaman 'Bir gün gelecek, her şeyi açıklayacağım' dedim. Susmayacağım. Bu pisliklerin dökülmesi lazım. Macera peşinde koşan biri değilim. Ben 20 sene kullanıldım.

- Cezaevinden çıktıktan sonra neler yaşadınız?
- Cezaevinde kimse bana bakmadı. Ailem bile gelmedi. Avukat bile göndermedi. Sahipsiz kaldım.

- Koğuşunuzda kim vardı?
- İlk koğuşumda Muzaffer Tekin ve Mahmut Öztürk vardı. Ondan sonra Mehmet Zekeriya Öztürk ve Mehmet Fikri Karadağ vardı. Daha sonra Mehmet Zekeriya Öztürk başka koğuşa geçti.

BU İFADELER SADECE İDDİA OLARAK MI KALACAK?

Ergenekon sanığı Erol Ölmez'le gerçekleştirdiğimiz röportaj, kamuoyunda geniş yankı buldu. Haber siteleri ve gazetelerin internet siteleri, röportajı manşetlerine taşıdı. Kamuoyu, Erol Ölmez'in açıklamalarının iddia olarak kalmamasını ve araştırılmasını istiyor...Ölmez'in ifade ettiği; Patrikhanenin İsmailağa Cemaatini ortadan kaldırmak için Ergenekon'a başvurması, Düzce ile İstanbul Kumburgaz'daki askerî alanda verilen silahlı eğitim, Hrant Dink'i eğer uyarılmasa kendisinin öldüreceği, Amerikan Konsolosluğu'na bizzat kendisinin eğittiği kişilerin saldırdığı ve en önemlisi de Muhsin Yazıcıoğlu'nun bir türlü akıl sır erdirilemeyen helikopter kazası sonucu hayatını kaybetmesi mevzuları; kamuoyunca kuru bir iddia olarak kalmaması isteniyor.

Akit