Ülkemizde son aylarda hepimizi çok çok üzen olaylar meydana geldi… Son demde ülkemiz kadim birikimimizden aldığımız bilgi ve deneyimle statik devlet yapılanmasından dinamik devlet yapılanmasına geçişle ilgili  stratejilerini adım adım planlayarak,uygulamaya geçirmeye başladı. Günümüzde devletler; süper güç, bölgesel güç, büyük devlet ve küçük devletler olarak kategorize  edilmektedirler. Biz önce bölgesel güç daha sonra da süper güç olmak istediğimizi yaptığımız iş ve işlemlerle dünyaya  ilan ettik.

Önceleri birkaç terör örgütü marifetiyle gelişimimizi önleme konusuyla ilgili önleyici hamleler yaptılar. Mesela bölücü terör örgütüyle mücadelede harcanan emek, para ile ülkemizin eğitimle ilgili problemlerinin önemli bir kısmı çözülebilirdi. Bu mücadeleyi, bu emeği, bu uğurda verilen canları görmemek için kör olmak gerekirBiz büyük dağ olmaya karar verdik. Büyük dağ olmanın sıkıntılarını yaşıyoruz. Büyük dağlarda fırtınalar, boranlar eksik olmaz. Son günlerde yaşadıklarımız mealen bu şekilde açıklanabilir. Şehitlerimizin ruhları şad olsun. Gazilerimize şifalar dilerim. Bizler için bu vatana canını vermekten daha değerli ne olabilir…

Güncel olduğu için gündemle ilgili birkaç cümle yazmak istedim. Şimdi, takımımızla ilgili görüşlerimize geçelim…

Şunu baştan belirtmek istiyorum. İlimizdeki takımlar beni heyecanlandırmıyor. Basketbol takımımızı da buna ilave edebilirim. 3. Dalgada transfer ettiğimiz futbolcularla paldır, küldür devam edip ligi tamamlamaya çalışıyoruz. Bahattin hocamızla yolları ayırdıktan sonra, çok doğru bir kararla Göksel hocam ve ekibiyle yola devam ettik. Sezon başında oluşturulan kadro ligden düşmeme paradigması ile kurulmuş bir takım görüntüsündeydi. Nitekim bulunduğu yer itibarıyla da bunu gösteriyor… Kayseri Erciyes takımının küme düşmesinin neredeyse kesin olduğu grupta, Tokat ve Kırklareli takımları kurtulursa ligden düşmeye aday ilk takım üzülerek belirtmeliyim ki Aydınspor 1923… Bu hafta deplasmanda karşılaşacağımız Kayseri Erciyes maçından sonra takımımızı çok zor bir fikstür bekliyor. Bu hengamede dereyi geçerken teknik ekip niçin değiştirildi anlamış değilim. Ben bir spor adamı olarak teknik ekiplerle ilgili olarak, uzun vadeli anlaşmalardan yanayım. Alt yapıların güçlendirilmesi ve takıma zaman zaman gençlerin monte edilmesini çok önemsiyorum. Ülkemizde her konuda üreten ekiplere ihtiyaç olduğunu,sürekli yazıyorum. Yazmaya da devam edeceğim. Bu arada Fenerbahçe başkanı Aziz beye de ‘’Günaydın’’ diyorum…

Takımımızı teknik açıdan analiz edersek, durum,rahatsızlık daha net anlaşılır… Takımımız sezon başından beri 1-4-2-3-1 düzeniyle oynuyor. Giden hocamız da gelen hocalarımız da takımı bu sistemle oynatıyor. Takımın çok iyi iki kalecisi varEvren ve Ulaş... Kaleciler takıma değer katıyor. Kale önünde de büyük sorun  görmüyorum. Erdi, Süleyman,İsmail görevlerini yapmaya çalışıyorlar. Sağ bekle ilgili arayışlar devam ediyor. Reşo, Serkan, Ramazan bu mevkide rahatlıkla oynayabilirler. Bu bölgedeki sorun şu… Kaleci oyunu beklerle kurmalı, arkadaşlarına güvenmeli. Defans oyuncuları aldıkları topları  çok kısa sürede doğru paslarla ve dikine 2. bölgeye aktarmalılar. Takımların golcüleri gol atabilirler ama; takımı şampiyon yapan defans oyuncularıdır… Savunmadan 2. Bölgeye dikine ve olumlu paslar gelmeyince orta alan oyuncularımızda kısır kalıyorlar. Vedat geldiği tarihten beri yazıyorum, görevini kapasitesinin üstüne çıkarak yapıyor. Gürcan saman alevi gibi bir var bir yok… Nezir, Oğuzhan ve Berat üçlüsü kapasitelerinin altında kalıyorlar. Bu nedenle takımımızın göbeğinde acilen agresif, mücadele eden, Melo tipli bir oyuncuya  ihtiyaç var… Bu üçlü 3. Bölgeye etkili gol paslarını da yeterince gönderemiyorlar. Golcülerimiz yeterlilikleri olan oyuncular değiller. Olumlu paslar almadıkları için de yetersiz kalıyorlar. Takımımızın etkili bir santrfor ve kaliteli yedek kulübeye de ihtiyacı var. Bu sıkıntılar giderilirse yol alır gideriz. Âmâ zor…

*

Bu arada tüm eğitim camiamıza ve sevgili öğrencilerimize iyi tatiller dilerim..