Süreci bir bombaya benzene Baykal, “Nerede patlar kime yönelir önümüzdeki dönemde bunu göreceğiz” dedi. AKP"nin parti kapatmaları zorlaştıracak Anayasal düzenleme çalışmalarına sert çıkan Baykal, laikliğin hedef alındığını ileri sürdü. AKP"yi kendi derin devletini inşa etmekle suçlayan Deniz Baykal, bu konuda Başbakan Erdoğan"ın eleştirilerine yanıt verdi. Erdoğan"ın, “Derin devletin mimarı sissiniz” şeklindeki ifadelerini hatırlatan Baykal, “Biz derin devleti değil, Türkiye Cumhuriyeti"ni kurduk. Türkiye Cumhuriyeti çağdaş, modern bir devlet olarak kuruldu” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Ergenekon soruşturmasına ilişkin sürecin biran önce netleştirilmesi gerektiğini söyledi. Süreci bir bombaya benzeten Baykal, “Nerede patlar kime yönelir önümüzdeki dönemde bunu göreceğiz” dedi. AKP"nin parti kapatmaları zorlaştıracak Anayasal düzenleme çalışmalarına sert çıkan Baykal, laikliğin hedef alındığını ileri sürdü. AKP"yi kendi derin devletini inşa etmekle suçlayan Deniz Baykal, bu konuda Başbakan Erdoğan"ın eleştirilerine yanıt verdi. Erdoğan"ın, “Derin devletin mimarı sizsiniz” şeklindeki ifadelerini hatırlatan Baykal, “Biz derin devleti değil, Türkiye Cumhuriyeti"ni kurduk. Türkiye Cumhuriyeti çağdaş, modern bir devlet olarak kuruldu” diye konuştu.

CHP Lideri Baykal, partisinin Meclis Grup toplantısında, güncel gelişmelerle ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye"nin kritik bir dönemden geçtiğine işaret eden Baykal, Ergenekon soruşturması çerçevesince yapılan gözaltıları eleştirdi.

Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk, İstanbul Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ve İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek"in maruz kaldığı gece yarısı baskınını eleştiren Baykal, şunları söyledi:
“Azılı bir cani takip eder gibi bilim adamları, yazarların siyasi parti liderlerini gösterişli biçimde evleri basılarak geç saatlerde aranarak gözaltına alınmaları ister istemez "ne oluyoruz" dedirttirdi. "Hiç kimsenin bilgisi yok, neyse bunlar ortaya çıksın" diye toplum büyük bir kaygı içine girdi.”
İlhan Selçuk"un, 48 saatlik bir sürecin ardından bizzat sorgulanmasını ve gözaltına alınmasını isteyen savcı tarafından serbest bırakılmasına dikkat çeken Baykal, “ Sorgulanmadan sonra yargıç değil mahkeme değil, doğrudan bu işlemi gerçekleştirmiş olan savcılığın "afedersiniz yapacak bir şey yok, sizi tutuklama talebiyle mahkemeye sevke gerek görmüyorum" diyerek serbest bıraktığını gördük” dedi. Baykal şunları söyledi:
Bu önemli bir noktaya bizi getirdi. Bu gözaltının altında çok sağlam kanıtların irtibatların bulunmadığı bir bakalım anlayışı içinde belki böyle bir gözaltına alma işleminin gerçekleştiği izlemini kamuoyunda ortaya çıktı.

Hukuk devleti ve demokrasi güven anlayışına dayanır. O güven bir kez sarsıldı mı nerelere varacağını kimse bilemez. Ne bekliyordunuz aldınız. Niçin bırakmak zorunda kaldınız? Bu çok önemli bir olay. Eğer toplumun dürüst şerefli onurlu insanları "gel buraya" diye "seni gece yarısı evinden alacağız, sorgulayacağız, bir şey yoksa bırakırız"… Bu bir sıkıntıyı, arayışı ve ihtiyacı göstermiştir.”
Selçuk ve Alemdaroğlu"na iyi dileklerini ileten Baykal, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek"inde biran önce ortaya atılan iddiaların “doğru olmadığının ortaya çıkacağı günlerin” gelmesini dilediğini iletti.

-BU TÜR GÖZALTILAR DARBELERDEN SONRA OLURDU–

Yaşanan gözaltı süreçleriyle ilgili darbe dönemlerini hatırlatan Baykal, şöyle konuştu:
“Böyle günler darbelerden sonra olurdu. Önce darbe olurdu, sonra gözdağı teslimiyet duygusu yaratmak için saygın, önemli, değer verilen insanların hedef haline getirildiğini, en acı olaylara tabi tutulduğunu yakın tarihimizdeki olaylardan biliyoruz. Ama demokrasi içinde, demokrasi işlerken ilk kez böyle uygulamaya tanık oluyoruz. Darbeden sonra başvurulan yöntemlere şimdi başvuruluyor. Darbe zihniyetinin parçası olabilecek uygulamaların hukuk devleti ve demokrasi anlayışı içinde uygulamaya konduğuna tanık oluyoruz.”

-MEDYANIN BİR KISMI GALİBA SAVCILIĞA DEVREDİLECEK-

Baykal, Ergenekon soruşturması sürecinde AKP"ye yakın “dinci” basın-yayın kuruluşlarının ortaya bir takım isimler attığını hatırlattı ve son olarak bir gazetenin sekiz aydır süren soruşturmaya ilişkin iddianamenin 15 gün içinde çıkacağına dikkat çekti.

Baykal, “Böyle hukuk süreci olur mu? Bir tesadüf müdür? Başbakan konuşuyor, Dışişleri Bakanı konuşuyor, AKP gazetecilerinin ağzında, hükümet üyelerinin ağzında. Bunun güven veren saygın bir hukuk süreci olduğunu düşünmek mümkün mü? Medyanın bir kısmı TMSF"ye devredilmişti. Bir kısmı da savcılığa devredilecek galiba” dedi.

-BİZ DERİN DEVLETİ DEĞİL, TÜRKİYE CUMHURİYETİ"Nİ KURDUK-

Deniz Baykal, konuşmasında, AKP"nin kendi derin devletini inşa ettiğine dönük iddiasını yineledi. AKP"nin kadrolaşmayı tamamladığını ifade eden Baykal, “Bu benim samimi tespitimdir. AKP kendi derin devletini, devletin hassas kurumları nezdinde, artık inşa etmeye başladığı kanaatindeyim. Kaygım, tespitim, düşüncem budur” dedi.

1995 yılında “devlet kuşatma altına girmiştir” diye bir tespit yaptığını ve arkasından Susurluk olaylarının patlak verdiğini hatırlatan Baykal, şunları söyledi:
“AKP derin devletini kuruyor. Bu çaba içindedir. Güvenlik güçleri, emniyet birimleri ve yargı seçilmiş hedeflerdir. Buralarda çok önemli mesafeler yer yer alınmıştır. Bu bir süreçtir. Ben bu tespiti yaptım.”
Başbakan Erdoğan"ın bu tespitlere tepki gösterdiğini belirten Baykal, “Başbakan anlaşılan sözümüzden çok rahatsız olmuş, "derin devletin mimarı sizsiniz" diyor. Biz derin devleti değil, Türkiye Cumhuriyeti"ni kurduk. Türkiye Cumhuriyeti çağdaş modern bir devlet olarak kuruldu” dedi.

-ANAYASA"NIN DİŞİNİ ÇEKİYORLAR-

Deniz Baykal, konuşmasında AKP"nin üzerinde çalıştığı parti kapatmaları zorlaştırmayı öngören Anayasa değişikliğini de değerlendirdi.

Söz konusu çalışmanın, “AKP"nin kendisini kurtarma sonucunu verecek bir değişiklikten ibaret” olmadığını vurgulayan Baykal, şunları söyledi:
“Hukuk sürecini boşluğa bırakmak için Anayasa değiştirmek aklın, mantığın, sağduyunun kesinlikle kabul edemeyeceği bir şeydir. Şimdi bunun denendiğini görüyoruz. Anayasanın 138"nci maddesi dava etkilemeyi yasaklamıştır. Şimdi biz bir davayı etkilemek için o davaya yönelik olarak Anayasa değişikliği yapıyoruz. Anayasanın bunu içine sindirmesini tasavvur etmek mümkün değildir. Başbakan sık sık "Laiklik laiklik diyorsunuz, başka nitelikleri de var Cumhuriyetin. Sosyal, demokratik, hukuk devletidir" der. O hukuk devleti anlayışı bu saçmalıklar yapılmasın diye, hukuk devleti anlayışıdır.

Kendinizi kurtarmak için yönetmelik değiştirdiniz, yasa değiştirdiniz. Bakanlar kendileri için 4 defa af çıkardılar. Başbakan kendisiyle ilgili yargı sürecini askıya almak için yasa çıkardı. Şimdi kendi çıkarlarını koruyabilmek için Anayasa çıkarma noktasına gelmişlerdir. Bunun sonucu sadece yargı sürecinin askıya alınması olmayacak. Anayasamızın temellerinden birini oluşturan laiklik ilkesinin ihlal edilmesi halinde bir yaptırım uygulanmasını anayasamızdan çıkarıp atacaklar. Anayasamızın dişini çekecekler.”

-GÖRMEMEK İÇİN BAŞBAKAN OLMAK LAZIM-

Baykal, türban düzenlemesinin ardından yaptığı tespitler konusunda Başbakan Erdoğan"ın kendisine yönelttiği “kimlerle paslaşıyor” şeklindeki eleştirilere de yanıt verdi. Baykal, şöyle konuştu:
“Anayasayı, siyasi tarihi bilen herkes o girişimin önemli gelişmelere neden olacağını görür, görmemek için belki sadece başbakan olmak gerekir. O zaman gördüm ve söyledim. Şimdi daha da yüksek bir güvende diyorum ki, düşündüğünüz mini paket Anayasayı tebdil ve tayir etme girişimidir. O da önemli gelişmelere yol açar. Kimseyle paslaşmadan söylüyorum.”