‘..... filminin senaryosu çalıntı çıktı.’ Türkiye’de bu başlığı internet sitelerinde, magazin ve kültür sayfalarında sıkça görürüz. Üç nokta bırakılan yere onlarca film adını yazabilirsiniz. Özellikle popüler olan ve gişe başarısı yakalayan filmlerin yönetmen ve senaristleri sıkça ‘çalıntı’ suçlamasıyla karşı karşıya kalır.

Son örnek ise ‘Berlin Kaplanı’ oldu. Ata Demirer’in senaryosunu yazıp başrolünde yer aldığı filmin senaryosunun kendisine ait olduğunu iddia eden Ferdi Tayfur günlerdir ortalığı ayağı kaldırıyor. Bir programda Demirer’e başrol teklif ettiğini ve daha sonra senaryoyu gönderdiğini belirten Tayfur’a yanıt gecikmedi tabii. Demirer açıklamasından Ferdi Tayfur ile bir programa katıldıklarını ancak teklifi kabul etmediği gibi senaryoyu da okumadığını söylüyor. Ama ortada açılmış bir dava yok. Bekleyip süreci göreceğiz.
Hazır bir kez daha ortada ‘çalıntı senaryo’ iddiaları dolanmaya başlamışken geçmişe doğru bir yolculuk yapıp, ‘aslında o senaryo benimdi’ tartışmalarına bir göz atalım dedik.
‘O senaryo benim’ tartışmasından başı en çok ağrıyan isimlerin başında Cem Yılmaz geliyor. Yılmaz 2006’da çektiği ve rol aldığı ‘Hokkabaz’ filminden sonra Savaş Ay’ın hışmına uğramış ve senaryo hırsızlığıyla suçlanmıştı. Ay, ‘Hokkabaz’ın 1999’da kaleme aldığı ‘Şeytan Torbası’ adlı senaryodan çalındığını iddia etmiş, Cem Yılmaz da dava açmıştı.
Yılmaz’ın sonraki filmi ‘A.R.O.G’da da başı benzer ithamlarla ağrımıştı. Filmin Fransız yapımı ‘Rrrrrr’dan araklandığı iddia edilmiş daha sonra da ‘Echo: Secrets of the Lost Cavern’ adlı bilgisayar oyunundan esinlenildiği öne sürülmüştü.

Mahsun da kurtulamadı
Son yıllarda çektiği filmlerle adından söz ettiren Mahsun Kırmızıgül de benzer ithamlarla karşılaştı. Kırmızıgül, yaklaşık 2.5 milyon kişi tarafından izlenen, ‘Güneşi Gördüm’ün senaryosunun çalıntı olduğu iddiasıyla 2009 yılında mahkemeye verildi. ‘Çalınan Hayatlar - Mülteci’ isimli romanın yazarı Ayhan Özcimbit, ‘Güneşi Gördüm’ün senaryosunun kitabından alınmış olabileceğini öne sürerek tespit davası açtı.
Kırmızıgül, bir sonraki filmi ‘New York’ta Beş Minare’ ile de aynı ithamla karşılaştı. Senaryonun Sinan Çetin’e ait olduğu ve 65 bin dolar karşılığında Kırmızıgül’e sattığı haberleri medyada yer almıştı. Ancak haberlerin ardından Sinan Çetin bir açıklama yaparak “Film Mahsun Kırmızıgül’e aittir. Emeğimin karşılığı ödenmiştir” dedi. Sonra Mahsun’un film şirketinden bir açıklama geldi: “Filmin senaryosu tamamen Mahsun Kır-mızıgül’e aittir. Sinan Çetin’den sadece isim hakkını satın aldık.”

VE DİĞERLERİ...
Geçen yılın ilk ayında vizyona giren ve yaklaşık 1 milyon kişi tarafından izlenilen Said Nursi’nin hayatının anlatıldığı ‘Hür Adam’ adlı filmin senaryosunun da çalıntı olduğu iddia edildi. Yönetmen ve oyuncu Gani Rüzgar Şavata, filmin yönetmeni Mehmet Tanrısever’i senaryoyu kendisinden çalmakla suçladı.
Yine geçen yılın en çok izlenen filmlerinden, Ömer Faruk Sorak’ın yönettiği Nuran Evren Şit’in senaryosunu yazdığı ‘Aşk Tesadüfleri Sever’ filminin Fransız ‘Cesaretin Var mı Aşka’ filminden esinlenildiği iddiaları gündeme gelmişti.
‘Çalıntı senaryo’ spekülasyonuna kapılmaktan kurtulamayan isimlerden biri de Çağan Irmak olmuştu. Irmak’a rekortmen filmi ‘Babam ve Oğlum’un senaryosunun çalıntı olduğu iddiasıyla dava açıldı. 2003’te ‘Kırmızı Kediler’ adlı kitabını piyasaya çıkaran Fatma Karahisarlı, filminin senaryosunda kitaptan alıntı yapıldığı iddiasıyla 2006’da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu.
Bu tartışmalar sadece Türkiye’ye özgü de değil. Örneğin Fatih Akın’ın ‘Soul Kitchen’ filmi de benzer bir biçimde gündeme gelmişti. Süddeutsche Zeitung gazetesi bir haberde, Fatih Akın’ın Alexander Wallasch adındaki bir yazarın ‘Hotel Monopol’ adlı romanından çaldığını iddia etti.
2010 yılında vizyona giren ‘Ejder Kapanı’ filminin senaryosunun da bir romandan alıntı olduğu iddia edildi. Yazar Serkan Engin, ‘Uysal Cinayetler’ adlı romanının konusunun izinsiz alınıp senaryolaştırılarak Ejder Kapanı adıyla filme çekildiğini iddia etti.
Senaryo hırsızlığı kavgaları arasında en meşhuru Bedri Baykam ve Sinan Çetin arasında yıllar önce yaşanmıştı. Bedri Baykam, ‘Bay E’ filminin öyküsünün kendine ait olduğunu söylemiş, Sinan Çetin buna karşı çıkmıştı.
Yeşilçam tarihinde de benzer bir olaya şahitlik edilmişti. Orhan Kemal’in bir eserinden Vedat Türkali’nin takma adla senaryolaştırdığı 1962 tarihli ‘Üç Tekerlekli Bisiklet’ filmini birlikte yöneten Memduh Ün ve Ömer Lütfi Akad’ın arası bu yüzden açılmış ve her ikisi de filmin kendisine ait olduğunu iddia etmişti.