Agos Gazetesi Genel YayınYönetmeni Hant Dink’in katledilmesi ile ilgili kamu görevlilerinin ihmaline ilişkin iddialarımasaya yatıran Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK) çarpıcı bir rapor hazırladı. Raporda, Dink davasında mevzuat ve yargıdaki algı sorunu nedeniyle kamu görevlilerinin yargılanması ile ilgili bir sonuca gidilemediği tespiti yapıldı. Sadece sonuç bölümü yayınlanan rapor, 650 sayfa ve3 bölümden oluşuyor. 14 maddelik sonuç ve değerlendirme kısmındaki 5 madde ‘gizlilik’ gerekçesiyle açıklanmadı. Başbakanlık ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na da iletilen raporun çarpıcı bölümleri şöyle:

İHMALLER SORGULANMADI

Kamu görevlilerinin yargılamasına, 13 Şubat 1913 tarihli Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat ile ‘idari güvence’ getirildiği belirtildi. Bu kanun kapsamında yürütülen soruşturmaların çoğu kere zaman aşımı ile sonuçlandırıldığı ve ilgili hükümlerin 1913’ten 1999’a kadar 86 yılı aşkın uygulandığı kaydedildi. Koruyucu düzenlemelerin özel yargılama alanlarına (asker yargılanması, yargımensuplarının yargılanmaları, YÖKvb.) aynen taşındığı kaydedildi.Muvakkat Kanunu’yla getirilen idari güvence sisteminin 1982’de anayasal güvenceye kavuşturulduğu belirtildi. Kamugörevlilerinin ‘silsile halinde birbirini takip eden ihmallerinin’ bütün halinde incelenmediği belirtilerek ayrı ayrı yürütülen soruşturma ve incelemelerin yanlışlığına değinildi. “İdari soruşturma ve incelemelerde izlenen söz konusu yöntem; olayların bir bütün olarak ele alınıp değerlendirilememesine ve iddiaların bir arada sorgulanamamasına yol açmıştır” tespiti yapıldı.

ADALET DUYGUSU ZEDELENİR

Raporda karar alma mercilerine değerlendirilmek üzere kamugörevlilerinin yargılanması hakkındaki mevzuatla ilgili bazı önerilerde de bulunuldu. En dikkat çekici öneride şöyle denildi: “Suç işledikleri iddia edilen kamu görevlileri hakkında adli soruşturma yapılabilmesi için idarece izin verilmesini öngören sisteminmevcut uygulama biçimi ve kapsamının genişliği; adalet duygusunu zedelemekte ve çağdaş hukuk normları ile de bağdaşmamaktadır. Bu itibarla, gerek çağdaş hukuk normlarına uyumun sağlanması gerekse yargısal güvence sisteminin yarattığı,mevcut sakıncaları ortadan kaldıracak bir yöntemin geliştirilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.”

YARGILAMADA ALGI HATASI VAR

Raporda, kamu görevlilerinin yargılanması ile ilgili hukuki belirsizlikler olduğu vurgulandı. İdari güvence sisteminin geleneksel algılamasının yargı ve idare organlarınca “doğru” olarak kabul edildiği belirtilerek, “Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunu’nun uygulamasında öteden beri var olan “temel algılama hatası”, Dink’in öldürülmesi sürecinde kamu görevlilerince işlendiği iddia edilen fiillerin soruşturulmasında da kendini göstermiştir” denildi. “İşlenen ana suç ile kamu görevlilerinin ihmalleri arasındaki basit illiyet bağı, kamu görevlilerinin de ana suç kapsamında adli yargı yerlerince soruşturulması ve yargılanması için gerekli şart olan “makul şüphenin” varlığını kabul için yeterlidir” tespiti yapıldı.

Kafes, Ergenekon, Balyoz da Dink suikastı gibi

Türkiye’nin Dink suikastı benzeri birçok tecrübesi olduğu belirtilerek Malatya Zirve Yayınevi ve Rahip Santoro cinayetleri, Kafes Eylem Planı, Ergenekon, Devrimci Karargah, Odatv, Balyoz, İrtica ile Mücadele Eylem Planı, Şemdinli, Danıştay Cinayeti ve failimeçhuller davası örnek gösterildi. Bu davalarda da kamu görevlileri ile ilgili iddiaların olduğu hatırlatılarak şöyle denildi: “Dink’in ötekileştirilerek hedef haline getirildiği ve tehdit edildiği süreçlerden başlayarak olayın bir bütünlük içerisinde incelenmesinin ve olay öncesi ve sonrasında kamu görevlilerinin bazı ihmal ve diğer nitelikteki fiillerinin de doğrudan adli yargı yerlerince ana cinayet davası kapsamında soruşturulmasının ve yargılanmasının zorunlu olduğu değerlendirilmektedir.”

Ağır hizmet kusuru var

Kamu görevlileri hakkında yapılan tüm inceleme ve soruşturmalara ilişkin bilgi ve belgeler değerlendirilerek şu tespitler yapıldı:

♦ Dink’e yönelik bir tehlikenin varlığının emniyet ve jandarma personelince öğrenilmiş olduğu, Dink’in korunmasına yönelik istihbarat birimlerinin gerekli çalışmaları yapmadığı ve işbirliğine gitmediği, idari makamların Dink’e yönelik oluşan riskleri bilebilecek durumda olmalarına rağmen, her kademedeki sorumluların zincirleme eylemleri sonucunda tehlikeyi önlemek için gereken tedbirlerin alınmadığı ve Dink’in yaşamını yitirmiş olduğu,

♦ Anayasa’nın 17. maddesinde ve AİHS’nin 2. maddesindeki ‘yaşam hakkının korunması hususundaki pozitif yükümlüğün’ yerine getirilmediği ve böylece ağır kamu hizmet kusuruna sebebiyet verildiği,

♦ Kamu görevlilerinin yargılanmasına ilişkin mevzuat düzenlemelerinin niteliğinden ve izlenen yöntem hataları ve diğer eksiklikler sebebiyle soruşturmalardan etkin bir sonuç alınamadığı kanaatine ulaşılmıştır.

KASIT İDDİASI ANA SUÇ

Kamu görevlilerinin ihmal ve hatalarıyla ilgili mahkemenin delillere ve gerçeğe ulaşma kapasitesinin sınırlandırıldığı belirtildi. İstihbarata rağmen güvenlik önlemi alınmadığı vurgulandı. Cinayet sonrasında delillerin değiştirilmesi ve karartılması gibi iddiaların ‘kamu yönetiminin normal işleyişi içerisinde idari süreçlerle açıklığa kavuşturulmasının zor olduğu kaydedildi.

Trabzon Emniyet Müdürlüğü ve İl Jandarma Komutanlığı ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekseninde ortaya çıkan kasıt unsurunun ana suç kapsamında ve adli soruşturma veya yargılama süreçlerinde belirginleştirilmesinin zorunlu olduğu vurgulanarak, “İdari ön inceleme ve soruşturmalarla söz konusu hususların kamu görevlilerinin yargılanması ile ilgili mevzuattan kaynaklanan ve kronikleşen idari güvence sistemine ilişkin geleneksel algılamalar gibi sistemik sorunlar nedeniyle tam olarak açıklığa kavuşturulamadığı anlaşılmıştır” ifadeleri kullanıldı. Dink’in öldürülmesine giden süreç ile ilgili de şu çarpıcı tespitte bulunuldu: “Gerek Dink’e yönelik tehdit ve eylemler nedeniyle koruma müessesesinin çalıştırılmaması, gerekse alınan istihbarata rağmen cinayetin engellenmesi hususunda gerekli önlemlerin alınmaması şeklinde konusu suç teşkil eden bazı fiillerin varlığı açıktır.

Dink hedef haline getirildi

Raporun değerlendirme bölümünde şu tespitlere yer verildi: “Dink’i hedef haline getiren ve öldüren kişinin eline bayrak vererek resim çektiren marjinal anlayışların ortaya çıkmasına yol açan bazı paradigmalarla yüzleşilmesi; bazı kamu görevlilerinin de dahil olduğu hukuk dışı oluşumlarla mücadelenin sürdürülebilmesi açısından, benzeri durumlarda kamu görevlilerinin yargılanmasında izlenmesi gereken yöntemle ilgili hususların, bu şekilde uygulanması gerekli görülmektedir.”

Tespitler doğru gereği yapılsın

Dink ailesinin avukatı Arzu Becerik, gizli ibareler kısmının varlığından dolayı raporun tamamını görmediklerini belirti. Bu kısımların da kendilerine verilmesini isteyen Becerik, şöyle devam etti: “Raporda Tıpkı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde olduğu gibi kamu görevlilerinin ihmalinin tespit edildiğini görüyoruz. Ama bu kamu görevlilerinin kimlikleri ve görevlerine ilişkin atfıyayımlanan kısımda göremiyoruz. Bunu görmemiz lazım. Devamında sorumluları ortayaçıkararakkurumdan uzaklaştırılmasıvekamu görevlilerin sorumluluğundakiörtünün kaldırılmasıistenmiş. Bunlar çok doğru bir tespitler. Böyleolduğu takdirde o kurum güvenilir olur mahkeme de gereğini yapar.”

HABER: SERBEST ÖZDEN-BUGÜN GAZETESİ