DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, ''eylemlere katılan çocukların 23 yıl hapis istemiyle yargılandığını'' belirterek, ''Hükümet olarak gidin araştırın. Bu çocukların ailelerinden biri mutlaka cezaevindedir, bir yakını dağdadır'' dedi.

1915 OLAYLARI

Türk, toplantı öncesi gazetecilerin sorularına cevap verdi. Avrupa Parlamentosu'nda DTP'li milletvekili ve DTP'li bir belediye başkanının katıldığı toplantıda ''soykırım yapıldığına'' ilişkin görüşlerin dile getirildiğinin anımsatılması üzerine Türk, ''Zaman zaman ben de kullandım bunu. Bunu bir fiziki veya etnik bir soykırım olarak değil, sosyal, kültürel, siyasal alanda tek tip insan yaratma mantığıyla hareket edildiğini ifade etmeye çalıştık'' diye konuştu.

Türk, söz konusu toplantıda ''Atatürk'ün savaş suçlusu olarak yargılanmasının gündeme getirildiğinin'' sorulması üzerine, ''Hayır. Öyle bir şey yok. Mustafa Kemal Atatürk'ün, çağdaş dünyayla bütünleşmeyi esas alan bir mantığa sahip olduğunu ifade ettik. Bugün olaylara böyle bakılabilse diye düşünüyoruz'' dedi.

"YA SEV YA TERK ET"E YANIT

Türk, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''ya sev ya terk et'' anlamına gelecek sözleri olduğunu söyledi.

Bazı aydın ve sanatçıların Türkiye'den kovulduğunu iddia eden Türk, Ahmet Kaya, Nazım Hikmet, Yılmaz Güney, Sabahattin Ali'yi unutmadıklarını ve unutmayacaklarını ifade etti.

Dersim ayaklanmasının 70. yıl dönümü olduğunu anımsatan Türk, şöyle devam etti:

''Türkiye gerçekleriyle, tarihiyle yüzleşmek zorundadır. Yıllarca insanlara çektirilen acılar, yapılan zulümler açığa çıkarılmalı, onlardan özür dilenmeli ve bu acılar gereğine göre telafi edilmelidir. Arkadaşlarım, Cumhuriyet döneminin acımasız olan bu bastırma harekatının detaylarını soran önergelerine, hükümetten bir cevap alamıyorlar. Bu konular, Mecliste tartıştırılmıyor. Çünkü hala aynı zihniyet var. Aynı tekçi anlayış, kendisini çeşitli veçhelerle sürdürmeye devam ediyor.''

MEYDANLARDA MAHKEMELER KURARAK

''Eylemlere katılan çocukların 23 yıl hapis istemiyle yargılandığını'' belirten Türk, Yargıtayın, ''Örgütün çağrılarına göre yapılan her mitinge katılan kişinin örgüt üyesi gibi cezalandırılması gerekir'' şeklinde karar aldığını bildirdi.

Türk, ''Bu ne anlama geliyor? Demokratik gösteri ve protestolarda bulunan insanlar, örgüt üyeliğinden yargılanıp cezalandırılacak. Bu gidişle, öyle görünüyor ki meydanlarda mahkemeler kurarak milyonları yargılayacaklar. 12 Eylül rejimini andıran bu yaklaşım sözüm ona darbeci çizgiye karşı mücadele ediyor görünen AKP'nin, aslında bizzat kendisinin darbecilerden geriye kalır bir yanının olmadığını ortaya koyması açısından anlamlıdır. AKP Türkiye'sinde, demokrasinin, özgürlüklerin ne hale geldiğinin fotoğrafıdır bu'' diye konuştu.

Çocukların suçunun sadece taş atmak olduğunu ileri süren Türk, bunların sokağa çıkma nedenlerinin araştırılmasını, buna yönelik çözüm politikaları üretilmesi gerektiğini savundu.


O ÇOCUKLARIN BİR YAKINI DAĞDADIR

Hrant Dink cinayeti katil zanlısı Yasin Hayal'in bomba atmak suçundan 3, çocukların ise 23 yılla yargılandığını anlatan Türk, şunları söyledi:

''Bu kadar çarpık bir adalet anlayışı olabilir mi? Bu nasıl bir zihniyettir? Susurluk aydınlığa çıkartılıp, sorumluları yargılandı mı? Şemdinli'nin failleri yargılanabildi mi? Bu mu adaletiniz Sayın Başbakan? Siz halkı böyle mi kucaklayacaksınız? Ülkeyi topyekün bir cezaevine dönüştürerek mi insanları kazanacaksınız? Çocuklara 23 yıl ceza isteyerek mi dağa çıkışları önleyeceksiniz?

Hükümet olarak gidin araştırın. Bu çocukların ailelerinden biri mutlaka cezaevindedir, bir yakını, akrabası öldürülmüştür. Bir yakını dağdadır. Bu çocuklar tankların tüfeklerin ortasında namluların gölgesinde yaşıyor, büyüyor. Bir gece babası evden alınıp götürülmüş ve bir daha haber alınamamıştır. Ya da annesi, abisi gözleri önünde işkenceye maruz kalmıştır. Çocuklar bu koşullarda yetişiyor, büyüyor.''

HALKIN KİMLİĞİ VE DİLİ, ONURUDUR

Bölgeye havaalanı ve yol yapılmasına değinen Türk, ''Bu halk, havaalanı için mi sokaklara dökülüyor, yoksa kendi dili, kültürü, kimliği için mi? Bu ülke, demokrasisi, özgürlükleri, çoğulculuğu garanti altına alındığı zaman havaalanları uçuşa da geçer, kalkınma hamlesi de yapar, cazibe merkezi haline de gelir. Halkın onuruyla oynamayın. Halkımız, kimliğini ve dilini onuru olarak görmektedir ve onuru için mücadele etmektedir. Halkın bu mesajını doğru okuyun. Hiçbir güç bizi halkımızdan ve onun onur mücadelesinden koparamayacaktır'' diye konuştu.

DİYARBAKIR BELEDİYESİ'NİN ÇALIŞMASI ENGELLENİYOR

Başbakan Erdoğan'ın DTP'li belediyelerin projelerinin engellenmediğine ilişkin sözlerine değinen Türk, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin Diyar A.Ş. adıyla şirket kurmasına izin verilmediğini, katı atık entegre tesisi ile Dicle Vadisi Projesinin yapılmasının engellendiğini ileri sürdü.

Türk, ''en temiz ve en ucuz suyun'' Diyarbakır'da vatandaşın hizmetine sunulduğunu söyledi.

AK Parti'nin şu anda ittihatçı ve statükocu zihniyetle yekvücut olduğunu iddia eden Türk, bu zihniyetin, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, alabildiğine zengin bir kültürler bahçesi olan Türkiye'yi mahvettiğini, kuruttuğunu, çorak bir araziye dönüştürdüğünü savundu.

Ahmet Türk, Türk-Sünni şablonuna uymayan ne kadar kültür ve kimlik varsa, ne kadar düşünce ve fikir varsa hepsi yasaklarla, sürgünlerle, işkenceler ve öldürmelerle yok edilmeye çalışıldığını öne sürdü.

Başbakan Erdoğan'ın bugün İsviçre'de Medeniyetler İttifakı Merkezinin açılışını yaptığını belirten Türk, ''Gönül ister ki barışçıl, çoğulcu, demokratik bir ülke olsak ve bu ittifakı dünyaya örnek olarak göstersek. Fakat, farklılıkların düşmanı, tektipçi, merkeziyetçi, otoriter bir devlet ve hükümet var karşımızda. Böyle bir medeniyet olur mu ki tam tersi olan İspanya medeniyetiyle ittifak yapsın ve dünyaya örnek olsun. Başbakanın yaptığı tam bir kara mizah örneğidir: Demezler mi sen önce bir kere kendi farklılıklarınla bir arada kardeşçe yaşamasını öğren, adil ve özgür bir ülke ol, sonra gel, medeniyet projeleri yapalım diye.''
VATAN