Bu yıl başındaki dev bir operasyonla ortaya çıkarılan İstanbul"un Akfırat Belediyesi"ndeki büyük yolsuzluğun davası dün başladı. Eski Belediye Başkanı Hilmi Yıldız"ın da aralarında olduğu 29 tutuklu sanığın yargılandığı davada Hesap İşleri Müdürü Şahin Yiğit, yapılan soygunu tüm detaylarıyla itiraf etti.

İstanbul"da 6.5 ay önce jandarmanın yürüttüğü operasyonla yolsuzluk suçundan görevinden alınıp tutuklanan Akfırat Beldesi"nin eski belediye başkanı Hilmi Yıldız yargıç karşısına çıktı. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya Hilmi Yıldız ve oğlu Enes Yıldız"ın da aralarında bulunduğu tutuklu 29 sanık katıldı.

"İhaleyi Ali Kılıç"a verelim"

Duruşmada ifade veren Belediye"nin muhasebe müdürü tutuklu sanık Şahin Yiğit, Başkan Hilmi Yıldız"ın emriyle yapılan yolsuzlukları bir bir itiraf etti. Görevi gereği doğrudan belediye başkanına bağlı çalıştığını söyleyen Yiğit, arsa ihalesiyle ilgili 8 kişinin teminat verdiğini, ancak başkanın kendisine “İhalenin iptal edildiğini ve ihalenin Ali Kılıç"a verilmesi gerektiğini” söylediğini anlattı. İşte Yiğit"in itirafları: “İhaleye yarım saat kala başkan yardımcımız Zeki Aydın, telefonla beni aradı. "Kaç istekli katıldı?" diye sordu. 8 kişinin teklif verdiğini bildirdim. Akabinde saat 9.50"de özel kalemde başkanlığa çağırıldım. Başkan ihaleyi iptal ettiğini ve teminatları geri göndermemi emretti. İhaleye katılanlar geri döndü. 40 dakika sonra ihale salonuna çağrıldım. Tüm ihale komisyonu ve Başkan Yıldız oradaydı. Komisyon toplandıktan 5 dakika sonra Ali Kılıç geldi. Başkan ihaleyi kendisi yönetir. Diğer isteklilerin ihaleye katılmadığını, Ali Kılıç"a bu ihaleyi vermemiz gerektiğini söyledi. Biz de kendisine bir şey diyemediğimiz ve korktuğumuzdan ihaleye devam ettik. Ali Kılıç"a ihaleyi verdik. Daha sonra şikayet olunca, bize diğer başkanımızın dayatmasıyla "ihaleye 8 kişi katılmıştır" diye evrak imzalatılmıştır ve ihale aşamasında diğer isteklilerin kesinlikle hiçbir teklifi olmamıştır. Kendilerini ihale salonunda görmedim. Can güvenliğimden korktuğumdan ve bana baskı yapılacağından müfettişlere bunu anlatmadım.”

VATAN"ın notu: Şahin"in itiraf ettiği ihale konusu iddianamedeki 1 numaralı suçlama. İddianamede Can Akbaşoğlu tarafından Akfırat Belediyesi"ne hibe edilen 8 bin metrekarelik sanayi imarlı taşınmazın 14 Aralık 2007"de ihale yolu ile satışa çıkartıldığı anlatılıyor. İhaleye başvuran 8 firma yetkilisi ihale günü Belediye Başkanı Hilmi Yıldız tarafından makam odasına alınarak, “Binlik planda bir eksiklik var” denilerek ihalenin o gün yapılmayacağı konusunda ikna edildi. 8 kişinin ihaleye katılmaları engellendikten sonra arsa, metrekaresi 118 liradan 944 bin liraya Ali Kılıç"a satıldı. İddianamede, emlakçılara göre arsanın bu miktarın üç katı değerde olduğunun belirtildiği yer aldı.

Formula 1"deki yolsuzluk

Şahin Yiğit"in mahkemedeki ikinci itirafı hafriyat usulsüzlüğüyle ilgili oldu: “Belediye başkanımız hafriyat işi için matbaadan 11 adet döküm fişi bastırmam talimatı verdi. Otopark alanı dolgusu sürerken belediye başkanı bu fişleri oğlu Enes Yıldız"a vermemi söyledi. Ben kendisine bunların belediyenin resmi fişleri olduğunu söyledim. Ama kendisi "Ben başbakana söz verdim. Şu an döküm yaptırıyorum. Bu yolları yapmak benim namus borcumdur. Kimse bana hesap soramaz" dedi ve fişleri vermemi emretti. Ben de kendisine fişleri teslim ettim. Daha sonra bu fişlerin parası belediyemize gelmemiştir.”

VATAN"ın notu: Enes Yıldız"ın büyük paralar çaldığı iddia edilen usulsüzlüklerden biri de Formula 1 pistinin bulunduğu bölgede yapılan yolların hafriyat çalışması. İddianamede usulsüz hafriyat dökümüne göz yumulduğu ve bu dökümden elde edilen gelirin zimmete geçirildiği belirtiliyor. Bölgeye 46 bin 9 kamyon döküm yapıldığı ancak ulaşılabilen en son döküm fişinin “019.500” seri numaralarını taşıdığı, bu hesaplamaya göre toprak döküm fişlerinin yarısına bile ulaşılamadığı da iddianamedeki detaylar arasında.

"Parayı çekip bana getirin"

Şahin Yiğit Formula 1 pisti bölgesindeki yolların asfaltlanma işindeki yolsuzlukları ise mahkemede şöyle itiraf etti: “Başkan, Fen işleri müdürümüz Şahin Yıldım ile beni odasına çağırdı. İhale hazırlanmasını ve bu konu ile ilgili daha önce asfalt işi yapmış Ayhanlar firması ile görüştüğünü ve bu firmadan yardım alabileceğimizi söyledi. Fen işleri müdürlüğümüz bu firma ile görüşerek ihaleyi başlattı. Daha sonra, sanırım 14 Ağustos 2006 tarihinde ihaleye katıldık. Ayhanlar firmasının alt taşeronu olan VESEM firmasına ihaleyi verdik. İlk hakediş ulaştığında belediye başkanımız yine fen işleri müdürü ile beni odasına çağırdı. Belediye başkanımız bu ihaleden gelecek parayı yeni belediye binamızı yapan müteahhide vereceğini, çünkü borcumuz olduğunu, bu paranın bankadan firmayla çekilerek tarafına getirilmesini istediğini söyledi. Biz de korktuğumuzdan ve baskı gördüğümüzden yaptık. Çünkü belediye başkanımıza bu konularda hiçbir birim müdürü ve çalışan, yapılan uygulamaların kanun dışı olduğunu söyleyemezdi. Bundan sonra ödenen hakedişler dahil 1 milyon 600 bin liralık kısmın KDV"si hariç 1 milyon 200 bin lirası ben ve Veysel Erdoğan tarafından başkanımıza teslim edilmiştir. Bu parayı yeni belediye binasına ödeyeceğini kendisi beyan etmiştir.

VATAN"ın notu: İddianamede Formula 1 otopark alanının tasfiyesi ve asfalt döküm işi İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldığı halde, Akfırat Belediyesi tarafından da yanı alana ”Kazı, dolgu ve asfalt dökümü” adı altında ihale açıldığı, ihaleyi alan VESEM isimli firmaya, hiçbir iş yapmadığı halde hakediş raporları düzenlenerek 1 milyon 500 bin TL"lik ödeme yapıldığı belirtiliyor.

"Bağışları başkana veriyorduk"

Yiğit, yardım paralarında yapılan vurgunu da anlattı: ”Hüseyin Çelik bölgemizdeki işadamlarından kurduğumuz yardım sandığına belediye başkanının bilgisi dahilinde yardım getiriyordu. Bu yardımlar hem nakdi hem de çek olarak gelmiştir. Bunlarla ilgili tahsilat makbuzu düzenleyerek hangi firma ne kadar bağış yapmışsa onun karşılığında tevdi makbuzu kesip ilgili firmalara bir nüshası verildi. Ben çekleri ve nakit paraları kaydettikten sonra belediye başkanımıza veriyordum. İlgili müfettiş incelemelerinde bu husus gösterilmiştir. Daha sonra tahsil edenlerin çoğu, yardım sandığına kaydettiğim bu çekleri Hilmi Yıldız"dan ve oğlu Enes Yıldız"dan aldığını ifade vererek söylemişlerdir. Dolayısıyla ben sadece sandığa gelen yadımları kaydetmekle görevliydim. Sandıktan kimlere para verildiğini müfettiş raporlarından sonra öğrendim. Çünkü belediye başkanına hesap sorma veya inceleme gibi bir yetkim yoktur. Ayrıca Formula 1 dosyasında ve birçok dosyada çalınan ve imha edilen evraklar başkanımız tarafından yeniden düzenlendirilerek tamamlanmıştır. Bunun da talimatını ve bu işin yapılmasını başkanımız talimat vermiştir. Biz eğer bu evraklara imza atmasaydık baskı göreceğimizden imza atmak zorundaydık.

VATAN"ın notu: Akfırat Belediyesi"ndeki soygunun önemli bir bölümünü de yardım sandığı marifetiyle yapılanlar oluşturuyor. İddiaya göre, belediyeyle işi olanlar “zorunlu olarak” sandığa bağış yapıyorlar, toplanan bu paralar da başkan, oğlu ve yakınlarına veriliyordu. İddianamede, Suphi Bilgin tarafından Akfırat Belediyesi emrine toplam 8 çek ile birlikte 80 bin TL ödendiği, söz konusu paranın belediye hasaplarına girmediği, adı geçene belediyenin, “Muhtaç Kimselere Yardım Sandığı” adı altında faaliyet gösteren kurumdan “Şahin Yiğit” imzalı tahsilat makbuzu verildiği belirtiliyor.

Ergenekon karşılaştırması

Duruşmada söz alan Başkan Hilmi Yıldız"ın avukatı Uğur Poyraz ise, sanıkların eylemlerinin bir suç örgütü kapsamında olmadığını öne sürerek, mahkemenin görevsizlik kararı vermesini istedi. Duruşmalarda görüntü ve ses kaydı yapılmasını da talep eden Poyraz, “Bu dava ile Ergenekon ya da Hrant Dink davasının ne farkı var. O davalarda kullanılan teknik imkanların burada da uygulanmasını istiyoruz” dedi. Mahkeme Heyeti Başkanı Nurettin Ak da Dink davasında sanık sayısının az olduğunu, Ergenekon davasını ise mahkemenin tek dosya olarak gördüğünü belirterek, “Biz bu duruşmaya bir gün ayırdık. Başka dosyalarımız da var. Ses ve görüntü kaydı ile yargılama günler sürer. Daha önceden talebinizi bildirseydiniz yargılamayı günlere ayırırdık” diye konuştu.

32 ile 342 yıl arası hapisleri isteniyor

İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi"nde görülen 29"u tutuklu 50 sanıklı davada Hilmi Yıldız"ın, “cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, ihaleye fesat karıştırma, yağma, rüşvet” suçlamalarıyla 137 yıldan 342 yıla, oğlu Enes Yıldız"ın ise 32 yıldan 84 yıla kadar hapsi isteniyor. Şahin Yiğit de örgüte üye olmak, ihaleye fesat karıştırmak, birçok resmi belgede sahtecilik, zimmet suçlarından yargılanıyor.

Şahin, "Çok çalışkan bir arkadaştı" demişti

ESKİ Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin"in Akfırat"ta almak istediği arsa için Hilmi Yıldız"a vekaletname verdiği ortaya çıkmıştı. Şahin, bunu doğrularken, arsayı almaktan daha sonra vazgeçtiğini söylemişti. Şahin ayrıca, Formula 1 sırasında tanıdığı Yıldız için, “Çok çalışkan becerikli bir arkadaştı” demişti. Yıldız"ın odasında Şahin"in vekaletnamesinin yanı sıra, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül"ün eşi Hayrünnisa Gül"e ait arsanın ödenmiş vergi makbuzları bulundu. Yıldız, Gül"ün vergi bedellerini bizzat kendisinin takip ettiğini, cezaya düşmemesi için ödemeleri yaptığını, Gül"ün daha sonra kendisine gönderdiğini anlatmıştı. Bu iddiayı, Hayrünnisa Gül de doğrulamış ancak arsanın 15 yıl kadar önce alındığını, Akfırat Belediyesi ile ilgisinin olmadığını, Hilmi Yıldız"ı tanımadığını söylemişti. Akfırat Beldesi, Formula 1 yarış pistinin yapımıyla İstanbul"un en değerli bölgelerinden biri olmuştu.
Vatan