Baykal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “1-0 ya da 5-0 kazanmışsın önemli değil, önemli olan maçı kazanmaktır” sözlerine yanıt vererek “Bu tablo maçın bittiği tablo değil. Ofsayttan gol atıldığı iddası var ama maç bitmez maç devam ediyor. Daha ikinci devre var. Daha 2019’da görülecek hesabımız var. Maç 2019’da bitecek” diye konuştu.

“DEĞERLENDİREREK BU KONUDA ÇOK SOĞUKKANLI, GEREKİRSE KENDİMİZE KARŞI ACIMAZSIZ, ALÇAK GÖNÜLLÜ, KUCAKLAYICI YORUM YAPMAMIZA İHTİYAÇ VAR”

Deniz Baykal, “Gerçekten büyük bir sonuçtur bunu bilelim. Ama bunu doğru okuyalım. İlk yapılması gereken iş bu tablonun doğru algılanması, doğru değerlendirilmesi, anlaşılmasıdır. Elbette böyle gergin bir siyasi mücadele içine girip, böyle bir sonuç ortaya çıkınca hepimizin refleksi bu tabloya sahip çıkmak, kendi adımıza övünülecek sonuçlar çıkarmak, buna tezahür etmek, el koymak, sahip çıkmak eğilimidir. Siyasetçi refleksi budur. Ama bizim içinde bulunduğumuz kritik ortamı değerlendirerek bu konuda çok soğukkanlı, gerekirse kendimize karşı acımazsız, alçak gönüllü, kucaklayıcı yorum yapmamıza ihtiyaç var” şeklinde konuştu.

“BU SONUÇ, OLAĞAN, DEMOKRATİK BİR REFERANDUM OYLAMASININ SONUCU DEĞİLDİR”

Baykal, “Bu sonuç, olağan, demokratik bir referandum oylamasının sonucu değildir. Bu bir anayasayla ilgili referandumdur, bir anayasa oluşturma aşamasıdır. Anayasa mecliste oluşturulamamıştır. Bugüne kadar pek çok değişiklik mecliste yapılmıştır. Ama bu anayasa mecliste oluşturulamamıştır. Şimdi bu mecliste oluşturulamamış anayasayı milletten onay alarak ortaya çıkmıştır. O mecburiyet dolayısıyla konu referanduma gelmiştir. Keyfe keder bir referandum değildir bu. Anayasayı inşa etmesi beklenen bir referandumdur. Mecliste oluşturulamadı. Ne oldu? Doğru dürüst müzakere edildi mi? İmzalayanlar bir boş kağıdı imzaladılar. Komisyon aşaması, genel kurul aşaması, olupbittiye getirildi. Türkiye’nin dikkatle izleyebileceği, katılabileceği bir süreç olmadı. Meclis dışında Türkiye platformları anayasa yapma sürecine dahil edilmedi, tam tersine engellendi” şeklinde konuştu.

“YÜZDE 50 ARTI 1 İLE ANAYASA OLMAZ. OLUR DA, OLMASI GEREKEN ANAYASA DEĞİLDİR. BİR ANAYASA KRİZİDİR O”

Deniz Baykal, “Referandumda hepinizin yakında bildiği gibi eşit, demokratik bir mücadele olmadı. OHAL kararnamesi ile referandum çalışmalarının eşitliksiz olmasını öngören kararlar alındı, düzenlemeler yapıldı. Yani referanduma girerken, RTÜK’e ‘aman sakın ha televizyonlara eşit fırsat verme, anlayışını bırak kardeşim, eşitlik falan yok burada’ diye düzenleme yapıldı. Basın baskı altında, kimler konuşabildi? Ne ölçüde konuşabildi biliyorsunuz. Referandum çalışması doğru olmadı. Sonuç yüzde 50-50. Ayrıntıya girmiyorum. Kaba hatlarıyla bu. Bir anayasa yapacağız. ‘Yüzde 50 artı bir ile iktidar oluyor’. Türkiye’de de oldu, dünyada da oldu. Doğrudur iktidar olur. Ama anayasa olmaz. Yüzde 50 artı 1 ile anayasa olmaz. Olur da, olması gereken anayasa değildir. Bir anayasa krizidir o. Türkiye’de yüzde 50 ile bir anayasa biçimsel olarak, demin söylediğim handikaplarıyla, eksiklikleriyle, mahcubiyetleriyle…” dedi.

“BAŞBAKAN ‘HERHALDE OHAL’DE BUNU OYLAMAYIZ’ DEMİŞTİ. SÖZÜNÜN ARKASINDA DURABİLDİ Mİ?”

Baykal, “Başbakan ‘herhalde OHAL’de bunu oylamayız’ demişti. Sözünün arkasında durabildi mi? Tartışma adil değil, OHAL, devletin bütün gücü, imkanları parası pulu hukuka aykırı biçimde seferber, son anda da seçimde garip usulsüzlükler. Mühürsüz oy pusulaları, zarflar… Başka neler neler… Doğuda, Güneydoğuda, valileri, muhtarları, kaymakamları çağırıp gerekli talimatları verip, baskılar yapması. Bu şartlar altında geçtik değil mi? Bunlarda bir çarpıtma, bir abartma var mı? Bu gerçeğin yumuşak ve sade bir ifadesi değil mi bu, yalın bir ifadesi değil mi gerçeğin? Gerçek bunun da ötesinde değil mi? Sonuç ne? Yüzde 50-50, ne, ‘anayasa yaptık’. Bizim bütün anayasalar yüzde 90’ın üzerinde oy aldı. Bir anayasa yapıyoruz, böyle olur mu? Üstelikte anayasada sıradan bir düzenleme yapmıyoruz. Yüz yıllık, bir asra yakışan anayasal köklü geleneklerimiz, başarıyla Türkiye’yi bu güne taşımış, dünya çapında takdirle izlenen bir anayasal düzeni, yapılaşmayı tahrip eden, kişisel bir yönetim anlayışını ön plana çıkaran düzenlemeyle geçirdik diyoruz ve şimdi bununla iş tutacağız. Bu tabloyu bilelim diye söylüyorum” diye konuştu.