CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''AKP iktidarının sonunun gözüktüğü bir noktada olunduğunu'' öne sürerek, ''Bu parlamento yılı tamamlandıktan sonra Türkiye'nin bir seçim atmosferine girmesi kaçınılmaz olacaktır'' dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan Baykal, yeni yasama yılının hayırlı olmasını diledi.

Erken seçim olmaması durumunda, 2009-2010 yılının mevcut parlamentonun tam çalışma yılı olarak gerçekleştireceği son çalışma yılı olacağını ifade eden Baykal, 2011 yılının tamamlanacak gibi gözükmediğini, 2011 yılının Mayıs ayında yapılacak bir seçimle daha kısa bir parlamento yılının yaşanacağını iddia etti.

Baykal, ''Yani full çalışma yılı olarak en son bu var. AKP iktidarında bugün sonun gözüktüğü, finalin ortaya çıktığı bir noktadayız. Bir tarihi dönüşüm aşamasındayız'' dedi.

''AKP iktidarının 7 yılda Türkiye'yi getirdiği noktaya'' ilişkin değerlendirme yapan Baykal, iktidarın 2002 yılında yüzde 6.2 olarak devraldığı büyümeyi, 2008 yılı rakamlarına göre yüzde 1.1 noktasına getirdiğini ifade etti.

Baykal, Hükümet ve IMF yetkililerine göre, 2009 yılında ise ekonominin yüzde 6.5 küçüleceğini kaydederek, ''Her türlü laf cambazlığının ötesinde en somut, en temel, en önemli gerçek budur. Çünkü, her şey büyümeye bağlıdır. Büyümenin olmadığı yerde hiçbir şey yoktur. Büyüyen bir ekonomiyi devralmıştır. Devraldığından daha hızla küçülen bir ekonomiye dönüştürmüştür. Artı 6.2'yi eksi 6.5'a dönüştürmüştür'' diye konuştu.

Dünya konjonktürünün son 7 yılda büyümenin son 50 yıldan daha yüksek olması gereken bir seyir izlediğini ileri süren Baykal, son 7 yılın ortalama ekonomik büyümesinin 4.1 olduğunu söyledi. Baykal, ''Türkiye'nin 1950 yılından beri büyüme ortalaması bunun üzerindedir'' dedi.

İmalat sanayi ve sanayide Türkiye'nin geriye gittiğini, ''patinaj yaptığını'' iddia eden Baykal, iktidarın yüzde 10.3 olarak devraldığı işsizlik oranını yüzde 16.1 noktasına getirdiğini söyledi.

CHP Lideri Baykal, dış borç konusunda patlama yaşandığını, memur maaşlarının enflasyon karşısında gülünç düzeye düştüğünü, Türkiye'nin diğer ülkelerden daha fazla daraldığını öne sürdü.

''Kriz karşısında vatandaş tamamen savunmasız kalmıştır'' diyen Baykal, en ağır tahribatın gelir düzeyi düşük kesimlerde kendini gösterdiğini kaydetti. Beslenme harcamalarının bu kesimde yarı yarıya düştüğünü, ''böbreğini satan köylerin ortaya çıktığını'', üniversite öğrencilerinin beslenme açısından ''yürek parçalayıcı'' durumda olduğunu anlattı. Baykal, ''AKP iktidarının bir ekonomik muhasebesi çıkarılacak olursa, bu parlamento yılı tamamlandıktan sonra artık Türkiye'nin bir seçim atmosferine girmesi kaçınılmaz olacaktır'' dedi.

AB ile ilişkiler konusunda da değerlendirmeler yapan Baykal, hükümeti eleştirdi. Gelinen noktada 35 başlıktan sadece ''bilim ve teknoloji'' başlığının açılıp kapatıldığını, açılan 11 tane başlığın ise henüz kapatılmadığını anlatan Baykal, ''Milletle niye oynuyorsunuz? Bunların hepsi fiyaskodur. Geldiğimiz nokta bir hüsran, bir boyun eğikliği, bir üzüntü, bir karamsarlık tablosudur'' dedi.

-''AÇIM'' DİYE BAĞIRDI-

Baykal'ın konuşması sürerken Almanya'dan geldiğini söyleyen Hanefi Doğan adlı bir kişi, elinde gazete kupürüyle kürsüye çıkmak istedi. ''Açım'' diye bağıran Doğan, görevliler ve milletvekilleri tarafından salon dışına çıkarıldı.

Doğan'ın gösterdiği gazete kupürünü milletvekillerine gösteren Baykal, gazetede ''İslami holdinglere 120 bin avro kaptıran bir kişinin canına kıydığının'' belirtildiğini ifade etti. Baykal, ''Bu, bir facia. AKP'nin bu mirasının üzerinde durulması lazım'' dedi.

''BAŞBAKAN, MİLLETE HAZMETTİRMEYE NİYETLENDİĞİ ŞEYİ, KENDİSİ ANLAŞILIYOR Kİ HAZMETMİŞ. ŞİMDİ MİLLETE HAZMETTİRME NİYETİNDE''

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın demokratik açılım konusunda ''millete bunu hazmettire hazmettire anlatacağız'' sözlerini anımsatarak, ''Millete hazmettirmeye niyetlendiği şeyi, kendisi anlaşılıyor ki hazmetmiş. Şimdi millete hazmettirme niyetinde. Ama hala hazmettirici ilk lokmayı görmedik'' dedi.

Baykal, partisinin TBMM Grubunda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

AK Parti iktidarının 7. yılını tamamlandığını anımsatan Baykal, Türkiye'nin bu süre içinde demokrasi, insan hakları ve özgürlükler açısından 7 yıl önceye göre daha ileride olup olmadığını sordu.

Basının 7 yıl öncesine göre daha özgür olmadığını ifade eden Baykal, basın özgürlüğünün çiğnendiğini, gazetelerin birinci sayfalarının, üçüncü sayfa gibi çıkmaya başladığını kaydetti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, yabancı gazeteye verdiği demeçte, bir medya grubuna kesilen vergi cezasını ABD'de Al Capone'a açılan davaya benzettiğini belirten Baykal, Al Capone'ın, emrinde maliyecilerin, hukukçuların bulunduğunu, emniyeti satın aldığını, terör ve korku yaydığını, tek kuruş vergi vermediğini, hakkında açılan davalarda hiç kimsenin gerçeği söyleyemediğini anlattı. Baykal, Al Capone'ın gazetesi ve televizyonunun bulunmadığını, hükümeti tehdit ettiği için suçlanmadığını ifade etti. Baykal, Erdoğan'ın, Al Capone benzetmesinin, bu medya grubunda zarafetle karşılandığını belirterek, ''hayranlığını'' dile getirdi.

-''DAMAT FERİT DAHİL''-

Baykal, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Mecliste, ''kendi sorunlarını, kendi iradeleriyle çözemeyen devletlerin sorunlarını, başkaları, onlar için gelir çözer'' dediğini ifade ederek, ''Eğer Türkiye'de rejimin zirvesinde bulunan anlayış buysa, bu bakış açısıyla Türkiye'nin sorunları çözülmeye çalışılıyorsa, bu bizi, çok büyük sorun, sıkıntılarla karşı karşıya bırakır'' diye konuştu.

Bir ülkenin, herhangi bir ülkenin sorununu başarıyla çözdüğüne dair örnek olup olmadığını soran Baykal, şöyle devam etti:

''Birinci Dünya Savaşı sonrasında, işgal edilmiş, ordusu dağıtılmış, büyük acılar çekmiş bir toplum olarak, büyük sıkıntılarla karşı karşıyaydık. Bize, 'sizin sorununuzu çözeceğiz' diyerek, bir reçete teklif ettiler. Türkiye, 'öyle bir şeyi kabul etmem mümkün değil, bu konuyu kendi anlayışım doğrultusunda, kendi gücümle çözerim' dedi. 2,5 yıl mücadele yaşadık, Türkiye, bağımsız bir devletle, kendi sorunlarını, kendi anlayışıyla çözmüş olarak çıktı. O zaman da birileri, 'bu ülkeler böyle istiyor, onlarla mücadele ederek bir yere varılmaz, suyuna gidin, ne söylerse yapın, iş birliğinde olalım, öyle sorunlarımız çözülür' diye düşünüyorlardı. Ama hiçbirisi, Damat Ferit dahil olmak üzere, 'dışarıdan gelen talimatı aynen uygulamak lazım, sorunlarımız böyle çözülür, bunu yapmazsak, başımız derde girer' diye açıkça ifade etmeye cesaret edememişti. Onlar sessizce işi götürmeye çalışıyorlardı, mantık oydu. Onu götürmeye çalışıyorlardı ama itiraf etmeden, ifade etmeden...

'Gelip çözerler' Neyi çözerler kardeşim? Irak'ın, Afganistan'ın sorunu çözüldü mü? İran'ı, Suriye'yi yönetenler, 'sorunlarımızı çözmezsek, birisi gelip çözüverir, aman şöyle çözüverelim' diyor mu? Niye biz diyoruz? Neyin sorun olduğunu, sen nasıl anlıyorsun söyle de görelim. Senin kafandaki sorun tarifi ne? Önce sen, kafandaki o sorun kompleksinden kendini kurtar.''

-''TÜRKİYE'Yİ YÖNETENLERİN KAFASI, BU TİP ÖNERİLERE AÇIK''-

CHP Genel Başkanı Baykal, yabancı hükümetlerin finanse ettiği, çalışmalarını fiilen yönlendirdiği bazı yabancı sivil toplum örgütlerinin, Türkiye'ye yol haritaları düzenlemeye başladığını belirtti.

''PKK ile mücadeleden vazgeçin, teröristler ile bir masaya oturmazsanız onların temsilcileriyle oturun, anayasanızdan Türk Milleti adını çıkartın, teröristlere kademeli af çıkartın'' şeklinde, Türkiye'ye her gün yeni yeni telkin ve tavsiyelerde bulunulduğunu ifade eden Baykal, Türkiye'ye yönelik hazırlanan raporlara işaret etti.

Baykal, bunların hangi amaca ilişkin olduğunun belli olduğunu dile getirerek, ''80 yıldır bu işin içindeyiz. Burada yeni olan şu; Türkiye'yi yönetenlerin kafası, bu tip önerilere açık duruyor; ilk kez. Öyle durduğu için bu konu böyle akmaya başlıyor. Bugün karşılaştığımız sorunların temelinde, cumhurbaşkanlığı seçimi yatmaktadır. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yolu açanlar, bugün önümüze gelen sorunlar karşısında şikayet ederken, bir durum değerlendirmesi yapmalarına ciddiyetle ihtiyaç var'' diye konuştu.

-''İLK LOKMAYI GÖRMEDİK''-

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın göndereceğini söylediği mektubun gelmesi halinde, düşüncelerini kamuoyuna ifade edeceğini belirten Baykal, ''Bu iş artık çığırından çıkmıştır'' dedi.

Baykal, önce adını koymakta sıkıntıya düştüklerini, ''Kürt açılımı'', ''demokratik açılım'', ''milli birlik açılımı'' denildiğini ancak bunların olmadığını vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:

''İşi tam tersine çevirerek, yapmakta oldukları açılımın, Türkiye'yi parçalayacağı yönünü gözden kaçırabileceklerini düşündüler. Bu, isim koymakla olan bir iş değil, ortada hiçbir şey yok. Başbakan, 'hazmettire hazmettire millete bunu anlatacağız' dedi, öyle anlaşılıyor ki kendisi bir defa hazmetmiş. Millete hazmettirmeye niyetlendiği şeyi, kendisi anlaşılıyor ki hazmetmiş. Şimdi millete hazmettirme niyetinde. Ama hala hazmettirici ilk lokmayı da görmedik. Daha ilk lokma da yok ortada. Neyle alıştıracaksın bizi, ne söyleyeceksin? Onu dahi söyleyebilir halde değil. Hiçbir şey konuşamıyorlar, söyleyemiyorlar.

Hollywood yıldızlarından medet umdular, 'onlar ile işi kabul ettirebilir miyiz' diye, o da olmadı. Bizim bin yıllık tarihimiz içindeki ne kadar saygın isim varsa, onları bir araya getirerek, onlardan medet umarak, onların arkasına saklanarak, sanki Başbakan'ın niyetlendiği, telaffuza dahi cesaret edemediği işlerin arkasında, o insanlar varmış gibi bir izlenim yaratıp, bir aldatmacayı deneyerek, Türkiye'yi yönlendirmeye çalışıyorlar. Ama yağma yok, burada CHP var.''/haber7