Evet, Soma ağlıyor, dünya ağlıyor Türkiye ağlıyor. 


Türkiye ağlamakla kalmıyor, evinde hükümeti protesto edip, Facebook’ta kara kara resimler paylaşıyor. Ali Korkmaz'a da üzülmüştü halkımız, Berkin Elvan'a da...
Daha önce de göçükte kalarak ölümüne sebep olan madenleri kapatarak işçilere alternatif sunan İshak Alaton'un çığlıklarını da duymuştuk ama desteklememişti hiç kimse.
Berkin 15 yaşındaydı, Soma'da ölen Cemal’in de aynı yaşta olduğu söyleniyor. Sigortasız ve kaçak olduğu da… Kaç yaşında olduğu önemli mi? Ana kuzusuydu işte.

Başbakan da üzüldü. Soma'ya gitti, ağlamadı, Rabia işareti yapmadı. Markete sığındı tezahürattan! Partisinin reddettiği önergeyi sıradan buldu, tüm olanları da olağan bulup, teknolojinin olmadığı dönemlerle günümüzü kıyasladı partisine oy verenleri aydınlatmak için.
Yasımız var 3 günlük.

Gülemeyiz,  düşünemeyiz, sorgulayamayız. Ölen işçilerimize ağlarken, evlerde gecelere kadar çalışan sigortasız kadın işçilerimizi de, asgari ücrete talim yapan insanımızı da hatırlayamayız. Kelle diye anılan şehitlerimizi de...

Tartışamayız benden olmayanla. Acımız var, 3 günlük yasımız var. Yani hakaret hakkımız var, tekme hakkımız hatta acılı madenciye dayak atma hakkımız da...

Bu arada gençlerimiz sokakta. Tomalara karşı savaşıyor. Soma ağlıyor, dünya ağlıyor, Türkiye ağlıyor.

Ben mi? Sokağa çıkıyorum, yaşıtlarımı göremeyince canım sıkılıyor, eve dönüp çay demliyorum. 
Çuvaldızı soracak olursanız, o da iyi, duruyor yerli yerinde, kimse kullanmıyor.