Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, ''Kadınların hak ve eşitlikten yararlanmaları için çalışmalarımızı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sivil toplum kuruşları ve toplumun her kesiminin katılımıyla sürdüreceğiz. Bu konuda siyasi kararlılığımız tamdır'' dedi.
Aydın Kültür Merkezi Salonu'nda düzenlenen ''Kadın ve iş dünyası'' konulu konferansa katılan Bakan Kavaf, yaptığı konuşmada, 8 Mart'ın, kadınların kadın olmaktan dolayı yaşadıkları sıkıntıların konuşulduğu, çözüm önerilerinin arandığı sembolik bir gün olduğunu belirtti.
Türkiye'de kadınlara yönelik ayrımcılığın giderilmesi ve kadınlara da erkeklere tanınan hakların verilmesinin geçmişinin 1800'lü yılların ikinci yarısına kadar uzandığını kaydeden Kavaf, tarihe bakıldığında 1882'ye kadar kadınların nüfus istatistiklerinde dahi yer almadığının görüldüğünü, yine o dönemlerde tarihi yazan ve yorumlayanların erkekler olması nedeniyle kadınların yazılı kaynaklarda da ihmal edildiklerinin ortaya konulduğunu söyledi
Bakan Kavaf, 1858 yılında mirasın kız ve erkek çocuklarıyla eşit olarak paylaşma hakkının tanınmasıyla kadının toplumdaki yerini almaya başladığını belirterek, kadınların kendilerini ifade etmelerinin ilk kez basın yoluyla gerçekleştiğini bildirdi.
TBMM'de Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu olduğunu, bu komisyonda erkek milletvekillerinin de bulunduğunu söyleyen Bakan Kavaf, tüm dünyada eşitlik, kalkınma ve barışın sağlanması için üretilen politikaların, kadın ve erkeğin biri olmadan diğerinin hayat bulamayacağını gösterdiğini ifade etti.
Kadın haklarının sadece kadınları ya da belli kesimleri ilgilendiren bir konu olmadığını, kadınların sorunlarının, temel bir insan hakları sorunu olarak tüm insanlığı ilgilendiren ve etkileyen bir konu olduğunu kaydeden Kavaf, bu alanda yapılan çalışmaların toplumsal hafızanın oluşmasını sağlamak gibi bir misyon da taşıdığını belirtti.
Bakan Kavaf, tüm dünyada kadınların hala kadın olmaktan kaynaklanan sorunlarla mücadele ettiğini, dolaylı ya da dolaysız ayrımcılığa uğradığını, insan hakları, demokrasi ve eşitlik açısından ileri ülkelerde dahi kadınların kültürel, ekonomik ve siyasi hayatta hak ettikleri yere gelemediklerini dile getirdi. Kavaf, ''Kadınların hak ve eşitlikten yararlanmaları için çalışmalarımızı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sivil toplum kuruşları ve toplumun her kesiminin katılımıyla sürdüreceğiz. Bu konuda siyasi kararlılığımız tamdır'' dedi.
Anayasa'nın 10. maddesine 2004 yılında ''Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür'' hükmünün eklendiğini, geçen yıl halk oylamasıyla gerçekleşen Anayasa değişikliğiyle de aynı maddeye ''Bu maksatla alınacak tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz'' ibaresi konulduğunu anımsatan Kavaf, Başbakan Erdoğan öncülüğünde gerçekleşen bu düzenlemelerle yıllardır söylenen ama bir türlü hayata geçirilemeyen kadınlar için pozitif ayrımcılık ilkesinin uygulanmasının mümkün hale geldiğini kaydetti.

-KIZ ÇOCUKLARININ OKULLAŞMASI-

Kadınların toplumdaki konumunu güçlendirmeyi amaçlayan politikaların yaygınlaştırıldığını dile getiren Bakan Kavaf, kadınların kamusal alana girmelerinin önündeki engelleri kaldıran bu yasal düzenlemelere rağmen toplumsal yapı içindeki farklı değer yargılarının, kadınların sosyal yaşam alanında bu haklardan yararlanmalarının önünde hala engel oluşturduğunu söyledi.
Kadınların eğitim, sağlık hizmeti gibi toplumsal fırsatlardan yararlanmaları, çalışma hayatına ve siyasal hayata katılmaları, kadınların ve dolayısıyla toplumsal sermayenin güçlenmesini sağlayacağını anlatan Kavaf, şöyle dedi:
''Eğitim her Türk vatandaşı için sunulan zorunlu yasal bir hak ve imkandır. Şu ana kadar yaptığımız kararlı çalışmalarla kız çocuklarının ilköğretimdeki okullaşma oranı yüzde 97,8'e, erkek çocuklarının ise yüzde 98,4'e ulaşmıştır. Kız çocuklarıyla erkek çocukları arasındaki okullaşma farkı binde 6'ya gerilemiştir. 'Şartlı Nakit Yardımı', 'Taşımalı İlköğretim Uygulaması', 'Yetiştirici Sınıf Öğretim Programı' gibi birçok çalışma, kız çocuklarının okullaşmasını sağlamada büyük önem taşımaktadır. Zorunlu eğitim çağında olup okula hiç kayıt olmamış ya da sürekli devamsız olan 10-14 yaş grubundaki çocukların akranlarıyla ilköğretime devamlarının sağlanması amacıyla başlatılan 'Yetiştirici Sınıf Öğretim Programı' kapsamındaki öğrencilerin yüzde 62'sini kız çocukları oluşturmaktadır.
Son 10 yılda kız çocukları için ortaöğretimde net okullaşma oranı yüzde 20 artmış ve yüzde 62,2'ye ulaşmıştır. Ülkemizde eğitimin temel kademelerinde sağlanan gelişmelere paralel olarak yükseköğretim kademesinde de son 10 yıl içinde önemli gelişmeler yaşanmıştır. 2001 yılında yüzde 11,3 olan kız çocuklarının okullaşma oranı 2009'da yüzde 26'ya yükselmiştir. Üniversite sayısının ve kontenjanlarının artırılması, bunun yanı sıra burs ve yurt imkanlarının geliştirilmesi bu artışı olumlu biçimde etkilemiştir. Eğitimde hedefimiz 2013 yılına kadar kız ve erkek çocuklar için okullaşma oranını yüzde 100'e ulaştırmaktır.''

-KADININ EĞİTİMİ VE İSTİHDAMI-

Ülke genelinde okur yazar olmayan kadınların iş gücüne katılma oranının yüzde 15'te kaldığını, üniversite mezunu kadınların iş gücüne katılma oranının da yüzde 71'e ulaştığını belirten Bakan Kavaf, Türkiye'de uzmanlık gerektiren mesleklerde kadın oranlarının oldukça yüksek olduğuna işaret etti. Bugün üniversitelerde öğretim elemanlarının yüzde 41,5'inin kadın, profesörler içerisinde kadın oranının yüzde 27,4, doçentler içerisinde kadın oranının ise yüzde 31,6 olduğuna dikkati çeken Kavaf, 154 üniversitenin 8'inde kadın rektörlerin görev yaptığını, mimarların yüzde 39'u, avukatların yüzde 36'sı ve bankacıların yüzde 50'sinin kadın olduğunu ifade etti.
Hem kadınlara hem de toplumsal barışa en çok zarar veren durumun, kadına yönelik şiddet olduğunu belirten Kavaf, bunu önlemeyi bir devlet politikası olarak kabul ettiklerini kaydetti. Kavaf, hükümetlerinin kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda kararlılıkla çalışmalarını sürdürdüğünü belirterek, yasalarda her türlü şiddetin suç olarak tanımlanmasına rağmen, kadına yönelik şiddet olaylarının hala yaşanmasının son derece üzücü olduğunu söyledi. Kadın, erkek herkesin, kadına yönelik şiddetle mücadele etmesi gerektiğini dile getiren Bakan Kavaf, şöyle devam etti:
''Kadına yönelik aile içi şiddetle mücadelede, en önemli mekanizmaların başında kadın konukevlerimiz gelmektedir. Halen Bakanlığa bağlı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesinde 46 konukevimiz hizmet vermektedir. Ayrıca bütün illerimizde kurduğumuz 'ilk kabul merkezleri' ile şiddete maruz kalan kadınlara hemen müdahale edilmekte, şiddete uğrayan kadınlar ve çocukları güvenli mekanlarda koruma altına alınmaktadır. Konukevlerimizde kalan kadınlarımıza psikolojik danışmanlık hizmeti, hukuki destek ve meslek edindirme kursları da verilmektedir. Şiddete uğrayan ya da uğrama riski taşıyan kadınlar ve çocukların ihtiyaç duydukları hizmet türüne en kısa zamanda ulaşmalarını sağlamak amacıyla ücretsiz 'Alo 183' telefon hattımızda uzman kadromuz 7 gün 24 saat hizmet vermekte, acil vakalarda ilk müdahalenin yapılmasını sağlamaktadırlar.''
Kavaf, din görevlilerinin kadına yönelik şiddetle mücadele konusundaki duyarlılığını yükseltmek üzere eğitim programlarını da başlattıklarını da dile getirdi.
Bakan Kavaf daha sonra, Aydın Valiliği, Sosyal Hizmetler Müdürlüğü ve Aydın Belediyesinin katkılarıyla Atatürk Meydanı'nda kurulan panayırın açılışını yaptı.
Kadınların el işleri ve ev yapımı yiyeceklerin bulunduğu tezgahları gezerek vatandaşlarla sohbet eden Bakan Kavaf'a pişirmesi için ''yuvarlama'' ikram edildi.
Bakan Kavaf, Aydın ziyareti kapsamında sivil toplum kuruluşları başkanları ile yemek yedi.