Aydın Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Çetin Ardıç, 2 Temmuz 1993"teki Sivas katliamıyla ilgili olarak basın açıklaması yaptı.
Başkan Ardıç"ın yazılı olarak yaptığı açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye Cumhuriyeti, BASIN kuruluşundan bu güne, Osmanlı"dan kendisine kalan belalardan biri olan "şeriat özlemleri"nden çok çekmiştir, hala da çekmeye devam etmektedir. Kökleri Osmanlının tarih derinliğine uzanan "gericilik ve yobazlıkla" beslenen şeriat istemlerinin, Cumhuriyet döneminde en önemli ve kanlı kalkışması 2 Temmuz 1993"te Sivas"ta yaşanmıştır. 2 temmuz 1993, sadece Türkiye Cumhuriyeti tarihine değil, insanlık tarihine düşürülmüş kara bir lekedir. Karanlık karşısında aydınlığın, gericilik, yobazlık karşısında çağdaşlığın, insan düşmanlığı karşısında insancıllığın aldığı bir yenilginin unutulmaz tarihidir 2 Temmuz 1993.
Bu tarih,Türk Devrimlerinin uygulandığı, Kemalizmin bizzat yaratıcısı tarafından Çağdaş Türkiye"nin var oluş ilkelerinin oluşturulduğu dönemde yer altına çekilen gericilik ve yobazlığın, Atatürk sonrası dönemde elde ettiği ödünlerle, işi nereye kadar vardıracağının göstergesidir. Aynı zamanda "Atatürkçüler için, devrimciler için, Cumhuriyetçiler için de kesin ve keskin bir uyarıdır. "Günlük yaşam içinde özgür olma" istemini "demokrasi" adına haykıran gericiliğin, "insan hakları kisvesi" ardına saklanan yobazlığın gerçek yüzünü gösteren, ateş, kan ve gözyaşı ile ortaya konan bir vahşet gösterisidir. Böyle bir gösteri karşısında, koltuklarına yapışıp kalmayı ülke yönetmek sananların aymazlıklarının bir mihenk taşıdır.
31 Mart olayı ile başlayan yobaz kalkışmanın, kendi düzeni olan "şeriat"ı, hangi yollardan geçerek kuracağını gösteren, yüz karası bir olaydır." 2 Temmuz 1993, gericilerin nasıl bir düzeni özlemlediklerini, "Cumhuriyet Sivas"ta kuruldu, Sivas"ta yıkılacak!", Laiklik gidecek, Şeriat gelecek!" sloganlarında somutlaşan niyetlerini beynimizin kıvrımlarına kadar sokan sarsıcı bir ayaklanma örneğidir. Şeriat"ın karşısında olduğunu sadece ağızlarıyla söyleyenlerin ders alması gereken bir "kıyam"dır.
2 Temmuz 1993"te ateş sadece Sivas"a düşmemiş, tüm Türkiye"ye, tüm Cumhuriyet"e düşmüştür. Sivas"ta, ortaçağ ayiniyle yakılan sadece 37 can değildir. Sivas"ta ateşe verilen aydınlıktır, çağdaşlıktır, Cumhuriyet"tir, ATATÜRK"tür. Sivas"ta ateşe atılan barıştır, kardeşliktir, geleceğimizdir.
Sivas ve Sivas gibi olaylar küçümsendiğinde, bu tür olaylara sessiz kalındığında, yobazların işi nereye kadar vardıracaklarını bugünlerde yaşayarak görmekteyiz. 31 martlarla, Said-i Nursilerle, Fetullah Gülenlerle, türbanlarla, Kuran kurslarıyla döşenen yol, ülke yönetiminin en yüksek noktalarına ulaşmıştır. Ülkeyi yönetme durumunda olanlar, şeriat"ın "kanlı mı kansız mı" geleceğini bile tartışmaya açmışlar, ulusun ve ülkenin gündeminden Kemalizm"i, Cumhuriyet"i, laikliği kaldırmak için çabalamaktadırlar. Türk Devriminin bir "travma" olduğu ileri sürülerek, topluma, kendine gelmesi için bir "anti-şok" yaşatmak gerektiğini ima etmektedirler.
Yobazlığın ve gericiliğin son hedefi, elde kalan Cumhuriyeti, demokrasiyi ve laikliği savunan son birkaç kaleye yönelmiştir. Eğer Atatürkçüler, devrimciler, Cumhuriyetçiler, laikler yattıkları kan uykularından uyanmazlarsa, ulus ve ülke bedeli çok kanlı ödenecek bir sürece girecektir.
Şeriata giden yolda yobazların her adımı bir "Sivas"tır. Sivas"a karşı çıkılmadan, emperyalizmin saldırı araçlarından biri olan şeriata karşı çıkılamaz. Sivas"ın hesabı sorulmadan dava kapatılamaz. Bu hesap dün sorulmadı, bu gün sorulmuyor. Ama yarın mutlaka sorulacak. Çünkü hiçbir ulus tarihinde böyle bir kara lekeyle var olmayı sürdüremez. Türk ulus da sürdürmeyecektir.
Sivas unutularak aydınlık bir gelecek olanaksızdır. Sivas unutulmamalı ve unutturulmamalıdır. Sivas"ın yakıcı ateşini her zaman ensemizde hissetmeli ve hissettirmeliyiz. Sivas"ta yakılan tüm canlarımızı saygı, sevgi ve özlemle anıyor, toplumun büyük bir kesiminin dileğini yineliyoruz: 37 canın acımasızca yakıldığı "Madımak" oteli mutlaka "MÜZE" yapılmalıdır.”