Başbakan Erdoğan yaptığı konuşmada şunları söyledi; ' 20. Yüzyıl her alanda köklü değişimlerin olduğu bir yüzyıl oldu, uluslararası ilişkilerde insan haklarına, bilim ve teknolojiden sanata kadar hemen her alanda baş döndürücü bir değişime sahip oldu. Bugün ise 21. Yüzyılın hemen başında tarihin sona ermediğini ve değişimin hızla devam ettiğini görüyoruz.

YENİ MÜDAHALE VE İŞGALLER BAZI ŞEYLERİN DEĞİŞMEDİĞİNİ GÖSTERDİ

Herkesin bildiğini burada bir kez daha hatırlatmak istiyorum, 20. Yüzyılda dünya hızla değişirken hiç değişmeyen sorunlar ve bölgeler vardı. Ne acıdır ki Berlin duvarının yıkılması tarihin sonu tezine yazılırken farklı yerlerde inşa edilen daha büyük duvarlar gözden kaçtı. Savaşların ve silahlanmanın sona ereceği tezi yapılırken yeni müdahaleler ve işgaller bazı şeylerin hiç değişmediğini gösterdi. Sermaye küreselleşirken haklar küreselleşmedi, bir tezatlar çağını yaşıyoruz aslında. Geçmişten farklı olarak iletişim teknolojileri sayesinde zıt kutupların birbirinden haberdar olduğu bir süreçten geçiyoruz. Batı'da arabası, yüksek maaşı olan her hafta sonu hipermarketlerden sepetini tıka basa doldurma profili varken, Doğu'da insanların kuyulardan su çekip onları ısıtarak çocuklarına çorba suyu niyetine içirenler var. Dünyanın bir kısmında çocuklarının eğitim hakkını garanti altına alırken bir diğer yerde çocuklarının hayatından bile şüphe eden hatırı sayılır bir kesim var. Bu ayrım hiç şüphesiz kadınları etkiliyor, dünyanın her yerinde kadınlar savaşın, terörün, törenin, istismarın, tacizlerin ve şiddetin doğrudan mağduru oluyorlar.

Son 8 yılda hükümet olarak gerçekleştirdiğimiz reformlar dünyada izlenirken bölgemizde de bunlar sağlıklı olmuştur. Bozulmadan değişmek mümkündür, yerel değerlere sahip çıkarak değişmek mümkündür, ilhamını tarihinden, köklerinden alarak bunun üzerine bir gelecek inşa etmek mümkündür. İnançları tahrip etmeden, topluma sırtını dönmeden gelişmek mümkündür. İşte Türkiye böyle bir değişimin mümkün olduğunu yaşadığı tecrübelerle ortaya koymuştur. Değişimi engellemeye yönelik tüm girişimlere rağmen Türkiye engelleri aşarak değişimi ve dönüşümü bir ruh olarak yakalamış ülke durumuna gelmiştir.

DEĞİŞİM RÜZGARLARINDA KADINLAR AKTİF ROL OYNAMALI

Kadınlar tarihin her döneminde değişimin öznesi oldu, kadınlar olumlu yada olumsuz değişimden doğrudan etkilenirken bunun istikametini de belirlediler. Bölgemizde esen değişim rüzgârlarında da hanım kardeşlerimiz rol oynamalı ve bunu etkilemelidirler. Şuanda bölgede her türlü Tunus, Mısır, Bahreyn, Libya kaynarken bir taraftan da İsrail tekrar Gazze'yi, Filistin"i vurmaya başladı. Kadınlar ve çocuklar orada ölüyor, Libya'da yaşayan kadınların dramı ekranlara tam yansımamıştır. Aynı şekilde Türkiye'de oğullarını, kızlarını terörde kaybeden anaların gözyaşları terörün rantı için slogan atanların sesleri altında tam olarak anlaşılmamıştır. Bu istismardan öte bir olaydır bu tacizdir, bununla rant elde etmek isteyen bir faşist zihniyet vardır buna karşı kimsenin direndiğini görmüyoruz, peki buna karşı kadın ayaklanmışmıdır? Kusura bakmayın ayaklanmamıştır. Bir reklamı otobüs duraklarına astırmadım diye medya bana saldırdı ama ben taviz vermedim çünkü, kadına saygım var bugün olsa yine başında bulunduğum partinin hiç bir belediyesinde buna müsaade edilmesine izin vermeyiz. Ben Mısır, Tunus, Libya meselesi ortaya çıktığında da söyledim belli bir bölge için demokrasiyi hak olarak görmek gerekir, aynı şekilde insan hakları için mücadele tüm insanların hakkı. Filistin'in, Mısır'ın, Bahreyn, Libya'nın kadınları da diğer tüm kadınlar gibi kadındır, tüm insanlar gibi insandır. Türkiye'nin parlamentosunda bile bir kadın çıkıyor ben Arap kadınıyla bir araya gelmem diyor bu ayrımcılık değil mi? Biz bir Arap kadını olsun, bir mahkum olsun biz onunla yan yana geliriz çünkü biz yaratılanı yaratandan ötürü sevmek zorunda olan bir zihniyete sahibiyiz. Çifte standart 'Bumerang' gibidir, çifte standart vicdanlarda onarılmayacak yaralar açabilir. Batılı dostlarımıza artık vicdan gözüyle bu coğrafyalara bakmalarını diliyorum.

TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ

Biz Türkiye olarak AB üyeliği için her zaman şunu söyledik; AB'ye tam üyelik için yarım asırdan bu yana gayret sarf eden bir ülkeyiz. Resmen 1963'te müracaatımız var o günden bugüne AB Türkiye'ye hiç samimi davranmamıştır. Ahde vefa anlayışı AB'de yoktur ama biz sabırla, inatla bu yolda devam ediyoruz. Bize nasihatleri hep şu bu yerine gelirse olur, peki yerine gelmeyen ne onu söyleyin onu da yapalım diyoruz cevap yok. AB standartlarını yakalayamayan ama AB üyesi olan bir çok ülke var ve bu ülkeleri Türkiye sollamış durumda. Peki Türkiye'ye niye böyle yaklaşıyorlar olay açık, Türkiye halkının büyük bölümü Müslüman onun için. Söylüyorum AB'yi Hıristiyan Kulübü haline getirdiniz diyorum, biz ise medeniyetler ittifakını kuruyoruz. İlk kez bizim dönemimizde biz, bu yolda somut adımlar atmaya devam ediyoruz, kriterler karşılandı ve toplantılar başladı. Türkiye'nin birliğe üyeliği medeniyetler çatışmasına bir antitez oluşturur ve terör ile ilgili uluslararası terörle ilgili büyük engeller aşarız. Türkiye'nin üyeliği bölgeler, inançlar, kültürler arasında ki hasarları giderir ama birileri bunları anlamamakta ısrar etti işte o birileri bugün Libya'ya operasyon da yine zihinleri karıştırıyor. Bugün Türkiye NATO'nun şuanda bu işi ele almasında aktif rol oynadıysa, Bingazi'de insani yardımda yer alıyorsa asla bizler NATO ve Arap Ligi ile müşterek müşareketin yürütülmesi ile Irak'ta yaşananların burada yaşanmasını istemiyoruz. Hiç bir zaman bizim uçaklarımız, askerlerimiz Libyalı kardeşlerine silah sıkan el, bomba atan uçak olmayacak. Libya'ya petrol gözü ile değil vicdan gözü ile bakılmasını istiyor ve bunun gerçekleşmesi için yoğun adımlar atıyoruz.



Çifte standartları ortadan kaldırdık, on yıllar boyunca TBMM'de yüzde 4 oranını aşamayan kadın vekil oranı ilk kez bu dönemde yüzde 9 oranına yükseldi. Yoksulluğun önlenmesi için biz adres olarak kadınları gördük ve sosyal yardımları kadınlara ve kadın eli ile yaptık. Kadınların okulun eğitimin, okuma yazma kampanyalarını destekliyoruz. Yaklaşık 3 yüz 50 bin hanım kardeşlerimize okuma yazma öğrettik. İstihdam ve eğitim projeleri ile kadın istihdamını destekledik, teşvik paketi ile istihdamı özendirdik, sigorta ve primlerin devlet tarafından ödenmesini sağladık. Bunların yeterli olmadığını biliyoruz fakat bunların iyi bir geleceğe zemin attığını biliyoruz. Buda gelecek nesiller adına umut ve sevindirici bir gelişmedir. Ben bu düşüncelerle sözlerine son verirken bir kez daha hepinize teşekkür ediyorum' diyerek konuşmasını sonlandırdı.

ihlassondakika.com/Semih Bişkin

YASAL UYARI : Haber sitemiz 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na uygun olarak yayın yapmaktadır. Sitemizde yayınlanan haber ve videolar, sitemiz kaynak gösterilmek veya ilgili sayfamıza link verilmek koşuluyla yayınlanabilir. Aksi durumlarda art niyetli kişi ve/veya kuruluşlar ile ilgili her türlü yasal haklarımız saklıdır.