Gazeteciler, Başbakan Erdoğan"ın yaptığı açıklamalar ile basının sesini kesmeye çalıştığını belirtirken, “sıkıştığı” zamanlarda basına yüklenerek topu medyaya attığına dikkat çektiler.

Türban konusunda Türkiye"de sanal kutuplaşma yarattığı gerekçesi ile medyaya yüklenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan"a gazeteci örgütlerinden tepki geldi.

Gazeteciler, Başbakan Erdoğan"ın yaptığı açıklamalar ile basının sesini kesmeye çalıştığını belirtirken, “sıkıştığı” zamanlarda basına yüklenerek topu medyaya attığına dikkat çektiler. Gazeteci örgütlerinin başkanlarının ANKA'ya yaptığı açıklamalar şöyle :

BİR KISIM NİTELEMESİ TALİHSİZ

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti: Özgürlük sloganlarının atıldığı bugünlerde basının da özgür olması gerektiği de unutulmamalıdır. Özellikle çok seslilik konusunda 21. yüzyılın demokrasi anlayışına ters düşen bir yaklaşımı dile getirmenin Türkiye"ye yakışmadığına inandığımızı da belirtmek isteriz. Yıllar öncesinde kaldığını sandığımız "bir kısım basın" nitelemesi de talihsiz bir değerlendirme olmuştur. Medyanın güvenilirliği konusundaki eleştiri ise hangi kurumların güvenilirliğinin medyanın güvenilirliğinden az olduğunun göz ardı edilmesi nedeniyle haksızlık oluşturmaktadır.

ÇIKAR BOZULMASI YOK

TOBB Medya ve İletişim Sektörü Meclis Başkanı Vahap Munyar: Sayın Başbakan"ın "basının çıkarlar bozulması nedeniyle kutuplaşma yarattığı” açıklamasını talihsizlik olarak görüyoruz. Türkiye"de yaşayan hiç kimsenin gerilimden çıkarı olamaz. Gazetecileri iş dünyasının bir parçası olarak görürsek, iş dünyası da istikrar arar. Reklam gelirlerinin artması gazete satışları istikrar ile olur. Çıkar bozulması diye bir şey yoktur. Başbakan sinirle farklı bir konuşma yaptı ve yanlış yapıyor. Kendisinin daha temkinli sözler söylemesini bekliyoruz.

BAŞBAKANIN İDDİALARI DAYANAKSIZ

Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Nazmi Bilgin: Özgürlük ve demokrasi savunuculuğu yapan bir Başbakan"ın dayanaksız iddiaları yakışık almamıştır. Demokrasi dersi verme çabası içinde olanların, önce kendilerinin demokrasiye inanması lazımdır. Basın özgürlüğüne karşı genellikle iktidardan gelen bu tip eleştiriler dün de vardı, yarın da olacaktır. Ancak basın özgürlüğünün zedelenmemesi konusunda mücadelemiz sonsuza kadar devam edecektir.

BAŞBAKAN HIRÇIN

Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay: Topluma örnek olması gereken başbakanlar, ülke yöneticileri serinkanlı, ağırbaşlı olmakla, kışkırtıcı olmamakla yükümlüdürler. Sayın başbakan bu hırçınlığına gerekçe olarak, "ben ciğerimle konuşuyorum" diyor. Sayın Başbakan ciğerinizle, böbreğinizle değil, aklınızla, mantığınızla konuşun. Bu sözler topluma kötü örnektir. Bunu duyan birileri çıkar, pazusuyla, bileğiyle, tekmesiyle konuşmaya kalkar. Tüm medyanın, basının sizi, iktidarınızı desteklemekle, şakşaklamakla yükümlü olduğunu sanmayın. Demokrasilerde medya iktidarları eleştirir, uyarır. Toplumda bir gerilim, bölünmüşlük varsa bu AKP iktidarının MHP ile birlikte getirdiği türban ile ilgili anayasa değişikliği nedeniyledir. Başbakanın tutumu nedeniyle de Türkiye"de hukukun üstünlüğü ağır zarar görmüş, hukuk devleti zedelenmiştir. Başbakan önce hukukun üstünlüğünü sağlamaya çalışmalı ondan sonra başkalarını eleştirmelidir. Ama ciğerleriyle değil, aklıyla, beyniyle, mantığıyla.”

İKTİDAR BASINLA UĞRAŞMASIN

Ekonomi Muhabirleri Derneği Başkanı Ali Doğanoğlu: Her zaman olduğu gibi ülkemizde de iktidarlar sıkıştığı zamanlarda basını suçlayarak ve sanki basının yarattığı sorunmuş gibi göstererek, bu işlerden sıyrılmaya çalışmaktadır. Basın geçmişten bugüne kadar olduğu gibi olanları tarafsız olarak aktarma görevini yerine getirmiştir ve bundan sonra da öyle yapacaktır. Basın suçlamak hedef saptırmaktan başka bir şey değil. O yüzden iktidarlar basınla uğraşmak yerine kendi politikaları ile uğraşmaları gerekmektedir.

MEDYA-İKTİDAR KAVGASI OLUMSUZ

Radyo-Tv Gazetecileri Derneği Başkanı Metin Özkan: Tüm siyasi iktidarların dönem dönem medya ile kavgaları, gerginlikleri, sürtüşmeleri oldu. Son dönemde AKP iktidarını medya ile çok fazla ticari ilişkiler içinde olması ister istemez karşılıklı gerginliklere neden olmuştur. Ancak gelinen nokta ne olursa olsun haber özgürlüğü basın özgürlüğü ve insan hakları diyorsak, medyaya saygı duyulması gerekiyor. Burada medyaya karşı bir tavır alındığını düşünüyorum. Bu ilişkilerin önümüzdeki süreçte Türkiye için sağlıklı olmadığını düşünüyorum. Medya-iktidar kavgası Türkiye açısından olumsuzluklarla sonuçlanmıştır. Geçmiş dönemde bunun örneklerini de çok yaşadık. Basın özgürlüğü basın özürlülüğe dönüşmemeli. Siyasetin medya ilişkisi medya baskısına dönüşmemeli.

MEDYA KUTUPLAŞMA YAPMIYOR

Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Faruk Balıkçı: Medyanın böyle bir kutuplaşma yapma gibi bir durumu yok. Bunun zaman zaman geçmişte de örnekleri olduğu gibi bazı zamanlar sıkışan Başbakan topu medyaya atıyor ve suçu medyanın yüklenmesini istiyor. Bu tabi ki toplumda da medyaya olan güveni zedeliyor. Başbakan medya üzerine oynayarak güven kazanmaya çalışıyor.

ERDOĞAN BASINA YÜKLENMİŞTİ

Başbakan Erdoğan türban tartışmalarını koyduğu grup konuşmasında şu mesajları vermişti:

"Türkiye"de bir kaos ve tutarsızlık varsa o da bu başlıkları atanların kafasındadır. Derdiniz başka. Açık söyleyeyim aslında çıkarlarınızı tehlikede görüyorsunuz, yoksa laikliği değil. Bu manşetler yalnızca çıkar kavganızı örtmek için bir maske. Tıpkı bazı protesto gösterilerinde cumhuriyetin kurucusu Atatürk"ün, Bolşevik Lenin"e meşruiyet kazandırmak için istismar edilmesi gibi, siz de laiklik üzerinden kendi çıkar kavganıza meşruiyet kazandırmanın peşindesiniz."
ANKA