Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı"nın yürüttüğü "Kurban" soruşturmasına ilişkin polis fezlekesinden çarpıcı bilgiler çıktı. Fezlekeye göre, soruşturma, 6 Ekim 2009"da gelen isimsiz bir ihbarla başladı. İhbarda, Mehmetçik Vakfı"nın kurban kesim ihalesini kazanan Mayet adlı firma suçlandı. Firmanın sahibi Mahmut Ay"ın parasını aldığı kurbanları kesilmiş gibi gösterdiği, masum vatandaşların duygularını istismar ederek, haksız kazanç elde ettiği belirtildi.

Fezlekede, Ay"ın Mehmetçik Vakfı ile bağlantı kurmak için Ankara Et Borsası Başkanı Faik Yavuz ve oğlu Özkan Yavuz"u kullandığı, Özkan Yavuz"un Ay adına Mehmetçik Vakfı"nın bir personeline 35 bin TL gönderdiği belirtildi. Fezlekede, Deniz Feneri Derneği"nin ihale sözleşmelerine yönelik aykırılıklara göz yumduğu kaydedildi.

Rüşvet ve şantaj
Mahmut Ay ve Faik Yavuz"un, kurban etlerini Et Balık Kurumu"na (EBK) satmak için kurumun eski Genel Müdürü Hasan Atagün"e rüşvet verdiklerinin de anlatıldığı fezlekede, şahısların ödedikleri paranın banka dekontunu saklayarak, Atagün"e sonraki yıllarda şantaj yaptıkları, böylece kuruma et satışına devam edildiği ifade edildi. Fezlekede, Ay"ın yanında çalışan EBK Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Uçar"ın da bu işe aracılık ettiği iddia edildi.

Vergi incelemesinden kaçırmak için şirketlerini ve malvarlığını akrabalarına devreden Ay"ın, Meftune Et isimli yeni bir şirket kurup Mayet"in tüm varlığını bu şirkete aktardığı belirtildi.
Fezlekede, 2009 Kurban Bayramı öncesi canlı hayvan fiyatlarının yükselmesi, buna karşılık, vekâleten kurban kesen kurumların kurban fiyatlarını piyasadan aşağıda belirlemesinin, vekâleten kurban kesimine ilgiyi artırdığı da vurgulandı.

"Diyarbakır"
Suç örgütü üyelerinin vekâleten kesilen kurbanları, din görevlisi, kurban kesim heyeti ve noteri meşgul ederek, kantardan “mükerrer” (aynı hayvanın tekrar kantardan geçirilmesi) biçimde geçirdiklerinin anlatıldığı fezlekede, şüphelilerin bu uygulamaya “Diyarbakır usulü” adını verdikleri belirtildi. Bu konuda yapılan telefon görüşmeleri iddiaya örnek gösterildi.

"Çarpıştırma"
Şüphelilerin, aynı mezbahada iki ayrı vakıf ya da dernek için vekâleten kurban kestikleri, iki vakıf için kesilen toplam kurban sayısını, vakıfların her biri için kesilmiş sayı olarak gösterdikleri, ayrıca, aynı mezbahada vatandaşların kestirdikleri kurbanları da vekâleten kesilen kurban sayısı içinde gösterdikleri, bu uygulamaya da “Çarpıştırma” adını verdikleri ortaya çıktı.

Şüphelilerin, “Burada belki 6 bin tane kapılır. Onları da yazdırırsın işte tamamdır. Mahmut 200 tane kendimizinkinden kesersek. Aynı günün akşamı yükleriz” şeklinde konuşmalar yaptıkları ifade edildi.

"Makas"
Şüphelilerin, kombinasını kiraladıkları şahıslara ait hayvanlarla, sürekli toplu hayvan kesimi yapan şahıslara ait hayvanları da vekâleten kesilen kurbanlar arasında gösterdikleri, vakıf ve derneklerden kesilen hayvan sayısına göre aldıkları paranın bir bölümünü de bu şahıslara verdikleri belirtildi. Bu uygulamaya da “makas parası” adının verildiği belirtilen fezlekede, “Yok daha yarısını bitirdik 150 tane vardı ya makas olan. İ.. kendi malını kesmiyosun” ifadelerinin yer aldığı konuşmalar da bu uygulamaya örnek gösterildi.

"Bize hap map lazım"
Kurban kesim alanındaki kamu görevlilerinin, kesim alanından ilaç verilerek uzaklaştırıldığı da belirtilen fezlekede “Bize hap map lazım. Yoksa bunlar bizim başımızı sinkaf edecekler. Bunlara ilaç verelim ki bunları sinkaf edelim” şeklindeki görüşmeler de örnek gösterildi./milliyet