Acıbadem Maslak Hastanesi kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Prof. Dr. Tansu Küçük, vücuttaki kritik yağ sınırının yüzde 12'nin altına düştüğünde üreme fonksiyonlarının durabildiğini, bunun sonucunda sıfır bedene sahip kadınların yüzde 30'unda erken menopoz gibi ciddi bir tablo ortaya çıkabildiğini belirtti.

Küçük, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'de kadınların ortalama 48 yaşında menopoza girdiğini, ancak menopozun çeşitli nedenlerden dolayı 40 yaşından önce de görülebildiğini ve buna da ''erken menopoz'' denildiğini anlattı.

Türkiye'de bu konuda sağlıklı bir istatistiksel veri olmasa da, modern yaşamın olumsuz getirisi olan çevre kirliliğinin artması, sigara kullanımı, aşırı stres ve diğer faktörler nedeniyle erken menopozun görülme sıklığının arttığını vurgulayan Küçük, günümüzde özellikle genç kızlar başta olmak üzere kadınların sıfır bedene ulaşma çabalarının da erken menopoza yol açabildiğini belirtti.

Küçük, sadece obezite değil, aynı zamanda çok zayıf olmanın da üreme sağlığını olumsuz yönde etkilediğine dikkati çekerek, ''Vücuttaki kritik yağ sınırı yüzde 12'nin altına düştüğünde üreme fonksiyonları durabiliyor. Bunun sonucunda sıfır bedene sahip kadınların yüzde 30'unda erken menopoz gibi ciddi bir tablo ortaya çıkabiliyor'' dedi.

Tansu Küçük, aşırı zayıflık durumu ne kadar uzun olursa, kalıcı etkilerinin de o kadar çok olacağını belirterek, daha sonra tekrar normal diyete dönülüp, ideal kiloya erişilse bile bu kadınların yaklaşık yüzde 30'unda adet görememe durumunun kalıcı hale geldiğini bildirdi.

Her kadının erken menopoz açısından risk faktörlerine sahip olup olmadığını analiz etmesinin son derece önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Küçük, erken menopoz riski belirtileri henüz ortaya çıkmadan doktora başvurulmasını ve doğurganlığı koruma seçenekleri hakkında fikir edinilmesini istedi.

-Neler yapılmalı?-

Prof. Dr. Küçük, menopoz yaşını geciktirebilmek için dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıraladı:

- Sıfır beden ya da obez olmayın.

- Stresinizi azaltacak önlemler alın.

- Sigara içmeyin ve pasif içicilikten uzak durun.

- Zararlı olduğu bilinen propanediol, metilolakrilamid, monometil eter gibi kimyasal maddelerden kaçının.

- Spora hayatınızda yer verin. Mümkünse her gün, değilse haftanın en az 3 günü bu egzersizlerden birini mutlaka uygulayın. 50 dakika tempolu yürüyüş, 30 dakika yüzme, 30 dakika bisiklet veya 45 dakika jimnastik.

- Oksijen radikali emme kapasitesi yüksek antioksidan besinleri tüketin. Balık, ceviz, taze fındık, kabak çekirdeği, brokoli, lahana, karnabahar, domates, biber, havuç, mürdüm eriği, nar, üzüm, çilek, karpuz, işlenmemiş tahıl ve ürünleri, yeşil çay ve taze greyfurt suyu tüketin.

- Antioksidan ilaçlar alın.

- Kalsiyumdan zengin beslenin, günde 200 gram süt, yoğurt veya dondurma yiyin.

- Güneşlenerek D vitamini aktivasyonuna yardımcı olun.