Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Lütfi Behçet, ''Vatandaşlar çevreden edindikleri veya kulaktan dolma bilgilerle bazı bitkileri tüketiyor ancak bu bitkiler, kimi zaman hayata mal olabilecek, sıkıntılara yol açıyor'' dedi.

Doğu Anadolu Bölgesinde 1983 yılından bu yana bitkiler üzerine araştırma yapan Prof. Dr. Lütfi Behçet, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Avrupa ülkelerinde yaklaşık 12 bin çeşit bitki bulunduğunu, sadece Türkiye'de bulunan bitki türü sayısının ise yaklaşık 13 bin olduğunu söyledi.

Doğu Anadolu Bölgesinin de bitki kaynakları bakımından zengin bir floraya sahip olduğunu anlatan Prof. Dr. Behçet, şöyle devam etti:

''Bu bizim için büyük bir imkan. Çünkü bir kısım bitkinin kullanım alanları biliniyor. Faydalanma listesi dikkate alındığında daha hakkında araştırma yapılmamış bir çok bitki var. Bu potansiyelden yararlanmak ve bununla ilgili araştırma yapmak gerekiyor.''

Bölgede son yıllarda bitkilerin yanlış kullanımı nedeniyle vatandaşların zarar gördüğünü bildiren Prof.Dr. Behçet, şunları kaydetti:

''Bitkilerden yararlanmayı teşvik ederken bazı yanlışlar da yapılıyor. Bunlar, toplumun sağlığını tehdit eden yanlışlardır. Bölgede halkın kullandığı bitkilerle ilgili araştırma yapıyoruz. Özellikle son yıllarda bölgedeki hastanelere müracaat eden vatandaşların kullandıkları bitkilerle ilgili bazı sonuçlara ulaştık. Vatandaşlar çevreden edindikleri veya kulaktan dolma bilgilerle bazı bitkileri tüketiyor. Ancak bu bitkiler, kimi zaman hayata bile mal olabilecek sıkıntılara yol açıyor. Bu bitkilerin halka doğru şekilde anlatılması gerekiyor. İnsanlarımız, bunları tedavi amaçlı kullanıyor. Oysaki kendisine zarar veriyor. Bazı bitkiler, doğru kullanılmazsa çok vahim sonuçlar meydana gelir. Son zamanlarda bu çeşit bitkilerin yaygın kullanımıyla birlikte çok sayıda kişi zarar görüyor.''

-ŞİFA YERİNE ZARAR VEREN BİTKİLER-

Latince ismi 'Chenopodium Album' olan, Van ve çevresinde 'yabani ıspanak' olarak bilinen ve tüketilen bitkinin, insan vücuduna zarar veren bir tür olduğunu vurgulayan Prof.Dr. Behçet, şöyle konuştu:

''Deniz seviyesinden 3 bin metre yükseklikteki alanlarda görülen bir bitkidir. Pişirilerek tüketiliyor. Tüketildikten sonra insan vücudunda şişmeler ve yaralar oluşuyor. Bu bitkiyi yedikten sonra güneşe çıkan insanlarda da ciddi yaralar oluşmaktadır. Biz bu bitki ile ilgili 2004-2005 yılları arasında bir makale hazırladık. Ancak halen bu bitkinin kullanımı devam ediyor. Bu bitki yüzünden rahatsızlanan ve hastanelere gelen vaka sayısı, önceki yıllara göre arttı. Bu nedenle vatandaşlarımızı bitki tüketimi konusunda bilgilendirmeliyiz. Yanlış bir geleneğin devam etmemesi gerekiyor.''

Bölgede romatizma ağırları için toplanan, Latince adı 'Ranunculus Kotcshyi Boiss' olan ve yöre halkı tarafından 'Düğün Çiçeği' olarak bilinen bitkinin de ciddi zararlara yol açtığını kaydeden Prof. Dr. Behçet, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Romatizma ağırlarında toprak üstü kısımları lapa haline getirilip vücudun ağrılı kesimlerine bir bezle sarılıp uygulanan ve fayda vermesi beklenen bu bitki, aksine zarar veriyor. Bitkinin sürüldüğü yerde bir süre sonra ödem oluşuyor. Adeta yanık gibi kabarıyor. Bu bitkinin tedavi amaçlı kullanımı doğru değil.''

Prof.Dr. Lütfi Behçet, bölgede yaygın olarak tüketilen Latince adı 'Hyoscyamus Niger L' olan 'Deli batbat' ya da 'Gavur Haşhaşı' isimlerle anılan bitkinin de tat ve görüntü olarak taze marul yaprağına benzetildiğinden rahatlıkla tüketildiğini ifade ederek, bu bitkinin de ilk etapta şuur bulanıklığı ve görmede düzensizliğe yol açarak, zehirlediğini vurguladı.