İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Vehbi Bayhan, şiddet uygulayanların dengesiz veya ruhsal bozukluğu bulunan kişiler olarak düşünüldüğünü, oysa şiddet kullananların sadece yüzde 10'unda ruhsal bozukluğa rastlanıldığını belirtti.

Malatya Emniyet Müdürlüğü Toplum Destekli Polislik Büro Amirliği tarafından düzenlenen ''Kadına Şiddete Hayır'' konulu sempozyuma sunulan bildiriler kitaplaştırıldı.

''Kadına Şiddete Hayır'' adlı kitapta bildirisine yer verilen İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Vehbi Bayhan, Türkiye'de her üç kadından birinin eşinden dayak yediğini ve bu kadınların yarısının olayla ilgili kimseyle konuşmadığını dile getirdiklerini kaydetti. Bayhan, yükseköğrenim görmüş altı erkekten birinin eşine fiziksel şiddet uyguladığına işaret ederek, ''Kadınların aileye kocalarından daha çok gelir getirmesi, fiziksel şiddet riskini en az iki misli artırmakta, bu durumda olan her üç kadından ikisi şiddete maruz kalmaktadır'' görüşüne yer verdi.

Çocukken tanık olunan veya maruz kalınan şiddetin, erkeklerin şiddet uygulama olasılığını, kadınların da şiddete maruz kalma olasılığını iki kat artırdığına işaret eden Bayhan, ''Öğrenim düzeyi arttıkça fiziksel şiddet gördüğünü söyleyen kadınların sayısı azalmaktadır. Okuma yazma bilmeyen kadınlar arasında en az bir kez fiziksel şiddet gördüğünü söyleyenlerin oranı yüzde 43 iken yükseköğrenim görmüş kadınlar arasında bu oran yüzde 12'dir'' görüşüne yer verdi.

Bayhan, gelir düzeyleri düşük ailelerde kadının şiddet görme oranının yüksek olduğunu vurguladı.

Alkollü içki ve uyuşturucu madde kullanan erkeğin eşine şiddet uygulama oranının fazla olduğunu ifade eden Bayhan, ''Eğitim düzeyi düşük, ekonomik güvencesi olmayan ve çoğunluğu ev hanımı olan kadınlarda şiddete maruz kalma oranının daha yüksek olduğunun'' altını çizdi.

Şiddetin biyolojik nedenlerine işaret eden Vehbi Bayhan, bildirisinde, şunları kaydetti:

''Erkekliğin doğası şiddetin biyolojik nedenlerinden biridir. Saldırgan yani şiddeti uygulayan aile bireylerinin büyük oranlarda erkek oluşu erkeklik hormonlarının şiddet davranışında etkili olduğunu düşündürmektedir. Artan yaşla birlikte erkeklerde saldırganlığın azaldığı saptaması bunu desteklemekle birlikte, bu görüşün kesin doğruluğunu kanıtlayan veriler bulunmamaktadır. Şiddet uygulayanların dengesiz veya ruhsal bozukluğu olan kişiler olduğu düşünülür. Oysa şiddet kullananların sadece yüzde 10'unda ruhsal bozukluğa rastlanmaktadır.''

Eşlerini sıklıkla, etrafta başkaları yokken, belirgin bir iz veya önemli zarar bırakmayacak şekilde dövme gibi tutumlar ve taktiklerin şiddet kullananların aslında davranışlarını kontrol edebildiklerini gösterdiğini belirten Bayhan, ''Kızını dövmeyen dizini döver'', ''Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin'', ''Beyaz gelinlikle çıktığın eve ancak, kefenle dönersin'', ''Kocandır, sever de döver de'', ''İyi günde kocandı da şimdi mi kötü oldu'', ''Dayak cennetten çıkmadır'' gibi söylemlerin ve anlayışların şiddetin toplumsal zihniyete ne kadar hakim olduğuna işaret ettiğini bildirdi.

A.A.