İncelenmesi için hazırlanan 60 maddelik raporun, şiddetin sonucunun değil sebebinin yok edilmesi bakışıyla hazırlandığına dikkat çekildi.
Özellikle örgün eğitim kurumlarında öğrenim görmekte olan 6-25 yaş aralığındaki bireylerin farklı kişilik evrelerinde bulunduğu hatırlatılan raporda, şiddet eğiliminin ve şiddet olaylarının sona ermesine yönelik çözüm uygulamalarında farklı kurum ve kuruluşların ortak işbirliği içerisinde olması gerektiğine dikkat çekiliyor. Bu ortak çalışmanın kurumların, sivil toplum örgütlerinin öznel değer ve ilkelerinden bağımsız bir şekilde yürütülmesi gerektiği, eğitim hizmetlerinin sunulması ve yürütümünden birinci derecede sorumlu ve yetkili olan Milli Eğitim Bakanlığı'nın sorunun çözümünde tek başına yeterli olamayacağı vurgulanıyor. Çözüm süreci içerisinde Kültür Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Kadın ve Aileden ve Diyanet İşleri Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanlıkları, Sağlık ve İçişleri Bakanlığı'nın merkez ve taşra teşkilatı birimlerinin mutlak surette dahil edilmesi ve ayrıca konu ile ilgili sivil toplum kuruluşları ile kanaat önderlerinin de sürecin tespit veya çözüm uygulamaları evresine dahil edilmesi gerektiği savunuluyor.
Toplumda şiddetin engellenmesi için ilk yapılacak icraatın gelir dağılımındaki adaletsizlik giderilmesi olacağına işaret edilen raporda, düşük gelir düzeyine sahip birey ve ailelere sunulan yardımların miktarı arttırılması isteniyor. Örgün ve yaygın eğitim kurumlarında sunulmakta olan rehberlik hizmetlerindeki personel ihtiyacı giderilmesi; öğrenim sürecinde olan bireylerin okulda ve okul dışında kendilerini ifade etmeye yönelik etkinlikler yapmasına imkânlar hazırlanmasının önemine değiniliyor.
Gerek yazılı gerekse görsel medya organlarında hayata ve insana dair verilen iyi örneklerin sayısının artırılması, mesleki ve teknik öğretim veren kurumlarındaki öğrenci sayısının azalmasının engellenmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Ceza uygulamaları amaç olarak değil araç olarak öngörülmesi ve örgün eğitim kurumlarındaki sınıf mevcutları 24-30 arasında olacak şekilde okul ve sınıf sayılarının artırılması gerektiği dile getiriliyor. Aileleri parçalanmış bireylere ve öğrencilere yönelik rehabilite çalışmaları, küçüklerin ve gençlerin madde bağımlılığı konusundaki bilinçlerinin arttırılması gerekli görülüyor. Birey ve öğrencilerin gelecek kaygılarını sona erdirecek istihdam politikaların hayata geçirilmesi ve işsizliğe dayalı gayri meşru hayat tercihlerinin engellenmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.
"Şiddet ve ahlaki değerleri yıpratıcı unsurlar içeren görsel ve yazılı yayınların denetlenmesi ve gerekli yaptırımlarla muhatap kılınmasında hassasiyet gösterilmedir" delinen raporda görsel yayın organlarındaki programlardan söz edilerek, "Toplumsal bilincin artmasına katkısı olmayan hatta toplumsal yapı içerisindeki gelir düzeyine dayalı gruplar arasında hasmane tutumlar oluşmasına neden olan magazin içerikli programların içeriklerinin belirlenmesinde yayıncı kuruluşlar tarafından gerekli hassasiyetin gösterilmesine yönelik olarak bu kuruluşların sahipleri ve yetkilileriyle görüşmeler yapılarak özellikle gençlerimizin ve çocuklarımızın bu programlar aracılığıyla sahip oldukları yakış açılarının olumsuzluğu ortaya konmalıdır" ifadelerini yer verildi.