Sıcak çarpmasında önemli olanın yalnızca termometrede okunan sıcaklık olmadığına işaret eden Dr. Metin Aydın, “Isının beden üstündeki etkisini artıran çeşitli koşullar vardır. Sözgelimi hava çok nemliyse, ter kolayca buharlaşamaz ve bu yüzden ısı kaybı zorlaşır. Hava çok durgunsa, hava akımıyla beden yüzeyinden ısı atılması zorlaşır. Terle birlikte tuz ve su yitirilmesi, ‘sıcak yorgunluğu’ denen duruma yol açabilir. Bu da, denetim altına alınmazsa, bedenin ısı ayarlayıcı mekanizmalarını iflasa kadar götürür. Ama beden zamanla sıcağa uyum sağlayıp, tuz yitimini düşürür ve böylece sıcaklık değişikliklerinden daha az etkilenir. Çocuklar ve yaşlı insanlar, bedenlerindeki ısı düzenleyici mekanizmalar yetersiz olduğundan, sıcaklık değişikliklerinden fazla etkilenirler. Ayrıca yaşlılar, genellikle sıcakta gereğinden fazla giyinirler. Sıcağa alışkın olmayanlar, şişman kişiler, çok içki içenler ve ateşli hastalık geçirmekte olanlar için de sıcak çarpması tehlikesi daha fazladır. Güneş çarpması belirtileri sıcak çarpmasının üç ana belirtisi; çok yüksek ateş, terleyememe ve komaya kadar giden sinir sistemi bozukluklarıdır. Ruhsal durum bozuklukları, uyumsuzluk ve baş ağrısı, sersemlik ve yürümede zorlukla birlikte görülebilecek ilk belirtilerdir. İleri evrelerde bilinç yitimi de olabilir” dedi.

Güneş çarpmasına karşı en etkili yöntemin güneşten ve sıcaktan korunmak olduğunun altını çizen Aydın, “Bu amaçla bedenin aşırı ısınmamasına, güneş altında fazla kalmamaya, sıcakta bol ve serin tutan giysiler giymeye, sıcak iklimde çalışırken fazla su içip tuz almaya dikkat etmeliyiz. Güneş çarpması çoğunlukla dikkatsiz davranma sonucu oluşur. Özellikle yaz aylarında insanların bronzlaşma hevesleri ağır sonuçlara yol açabilmektedir. Kısa sürede yanık bir tene kavuşmak isteyen çoğu kişi güneşe çıktıkları ilk gün çok uzun süre güneş altında kalırlar. Oysa bunun sıcak çarpmasının yanı sıra yanıklara da yol açması gibi ciddi sonuçları vardır. En iyisi güneşe yavaş yavaş alışmak ve bu konuda aşırıya kaçmamaktır. Bu arada güneşe çıkarken güneş ışınlarının açısını da göz önüne almak gerekir. Güneşin en tehlikeli olduğu zaman, öğle saatleridir. Sıcak çarpmasının diğer belirtilerini; halsizlik, baş ağrısı, baş dönmesi, kusma-bulantı, nabız hızlanması ve cildin kuruması’ olarak sıralayan uzmanlar, ‘Algılama ve koordinasyon yeteneğinin azalması, görme netliğinin bozulması, göz çukurlarının belirginleşmesi ve bilincin kaybolması’ gibi ileri belirtiler ortaya çıkar çıkmaz derhal doktor çağırılması gerektiğini önermektedirler. Sıcak çarpmasında ayrıca halsizlik, baş ağrısı, baş dönmesi, huzursuzluk, mide bulantısı, ensede sertlik hissedilebilir ve ağır vakalarda bilinç kaybolabilir” diye konuştu.

Aşırı sıcaklarda bol sıvı ve mineral içeren içecekler tüketilmesi önerisinde bulunan Aydın, şu uyarılarda bulundu: “Belirtiler ortaya çıkar çıkmaz doktor çağrılmalıdır. Bu arada hastanın ateşi düşürülmeye çalışılmalıdır. Ateş 38 dereceye kadar düşürülebilir ama daha aşağı inerse hastanın dolaşım şokuna girebileceği unutulmamalıdır. Hastayı serinletmenin en iyi yolu soğuk su banyosudur. Hasta serin bir yere götürülmeli, vücudu sıkan giysiler çıkarılmalı, basma soğuk kompres veya buz torbası konulmalıdır. Ateş çok yüksekse vücut ıslak bir çarşafla sarılmalı, hasta havadar bir yerde tutulmalı ve serin bir cankurtaranla hastaneye taşınmalıdır. Başa ve kasıklara uygulanan soğuk kompres de vücut sıcaklığını düşürecektir. Kalp hastalığı veya hipertansiyonu olup tuzsuz diyetalan kişiler dışında gıdalarla tuz alımının arttırılmasını önermektedirler. Tuz kısıtlaması olanlar ise sıvı ve tuz kaybı yönünden çok dikkatli olmalı, alkollü içecekler kullanmamalı, Hafif yemekler, sulu yiyecekler yenmeli, Yağlı ağır yemeklerden ve tıka basa yemekten kaçınılmalıdır”