Wilma Elles, GQ dergisine konuştu: Ben uzun ilişkileri severim. Kısa süreli ilişkiler yaşamak hiç bana göre değil. Başa sarmayı sevmem. Her tanışma aynı. "Evet, 4 kardeşim var", "Evet Almanya'da büyüdüm..."

Dizi oyuncuları Çeşme-Bodrum şezlonglarında uzanmış senenin yorgunluğunu denize dökerken, Wilma Elles durmadan koşturuyor. Almanya ve Türkiye arasında mekik dokuyan güzel oyuncu defileler ve film setleri arasında gidip geliyor. 'Laz Vampir Tiracula' adlı filmde Laz uşağının vampir karısını canlandırmaya başlayan Elles; hakkında merak edilenleri GQ dergisinden Ali Tufan Koç'a anlattı:

AŞIRI MAKYAJ YAPMAYI SEVMEM

Film ve dizi çekimleri nedeniyle fazla makyajlı görünebilirim. Ancak normalde geceleri öyle aşırı makyajlı dışarı çıkmam.

Firma, iki yıl önce buraya geldiğimde Şişhane'de bir rezidans tuttu. Hâlâ orada oturuyorum. Çok doğru bir karar vermişler. Bence İstanbul'da yabancılar için en ideal muhit burası.

ESNAF 'YENGE' DİYOR

Galata çok değişti, eskisi gibi değil. Ben burayı çok seviyorum. Bütün esnaf bana "Yenge" diye sesleniyor. Mesela her gün mutlaka sıkılmış taze meyve suyumu aynı büfeden alıyorum.
Rol aldığım 'Çanakkale Çocukları' filmi yeni bitti. 'Laz Vampir Tirakula' seti ise yeni başladı. Dün rahibe hemşire rolündeydim, bugün ise bir Laz uşağının vampir karısını canladırıyorum. Ne tuhaf, ne garip şey şu oyunculuk.

BENİMKİSİ ALMAN DİSİPLİNİ DEĞİL

Bana kalsa ben daha iyi Türkçe konuşurum ama dizideki yönetmenim (Zeynep Günay Tan) buna engel oldu. Sanırım oynadığım 'Carolin' karakterinin gerçeklikten uzaklaşacağından korktu. Bu nedenle de benim Türkçem böyle kırık dökük kaldı.
Türkiye'deki davetler çok havalı, çok zengin. Parti sahipleri her zaman cömert ve şık davranıyor. Berlin Moda Haftası için Almanya'ya gittim. İkramlar çok az ve uyduruktu mesela.

Disiplinliyim ama buna Alman disiplini denemez. Hırslıyımdır. Bence en önemlisi özgüven. Güvenin yoksa, bir adım atamazsın.

Babam ve dedem büyükelçi, uluslararası bir evde büyüdüm. Dünyanın herhangi bir yerinde yaşayabilirim. Fransızca, İspanyolca şarkılar söyledim, heykellerimi Mısır'dan aldım, dünyanın dört bir yanında çekilmiş fotoğraflarla geçti çocukluğum.

ÇOK AŞIK OLDUM, ADI CHRISTIAN'DI

Tony Alessandra'nın 'Le Magnetisme Personnel' (Kişisel Çekim) kitabını okudum, hayatım değişti. 1.5 sene hiç yanımdan ayırmadım, hep çantamda taşıdım. Yanıma alacağım çantanın boyutunu bile kitaba göre seçtim. Kitabın özüne gelince: Dünyada var olan her şey, yaşadığımız her olay, özündeki çekimle ilintili. Bunu artırmaksa tamamen kişinin kendi elinde; inanmalı ve çok istemeli.

Benim için 'İste, güven, dua et' kadını denilebilir. Çok istediğin bir şey varsa, altı hafta evvelden kendine güvenerek çok istemeye, çok dua etmeye başlıyorsun. Sonra... Bam! İstediğin oluyor.
Sloganım 'Aşk hiç bitmez'! Çoook aşık oldum. Gerçekten aşktı, adı Christian'dı.

İLİŞKİMİ TANRI iSTEMEDİ

Bir ilişkimi resmen Tanrı istemedi. Hep uçaklar kaçtı, hastalıklar çıktı... Bir türlü senkronize olamadık. İşaretler yüzünden ayrıldım.

Ben uzun ilişkileri severim. Kısa süreli ilişkiler hiç bana göre değil. Başa sarmaktan, kadranı sıfırlamaktan hazzetmem. Her tanışma faslı aynı: "Evet, dört kardeşim var." "Evet, Almanya'da büyüdüm..." Hep aynı, hep aynı.

PROGRAMLI BİRİYİM ÇILGINLIKLARIM YOK

Gecenin 3'ünde, şarap kadehi, bomboş sokaklarda bir o yana bir bu yana salınarak verdiğim ilk röportaj bu. Ancak sakın yanlış anlaşılmasın. Ben öyle aklına estiğince yaşayan biri değilim. Çok planlı programlı biriyimdir. Bugüne kadar hiç sarhoş olmuşluğum yok. Ayrıca öyle çılgınlıklarım olmaz benim. Kafama estiği gibi herhangi bir uçağıa binip dünyanın farklı bir noktasına doğru gittiğim olmamıştır hiç.

POPÜLERSEN DEDİKODULARA KIZMAMALISIN

Almanya'yı artık eskisi kadar çok ziyarete gitmiyorum. Ayda bir kere gidip, birkaç gece kalıyorum.

Ne zaman Almanya'ya gitsem, kesinlikle İstanbul'u özlüyorum. Almanya'da Türk- Alman diye bir tabir vardır ya, ben de kendimi Türkiye'de Alman- Türk olarak görüyorum.

Sibel Kekilli, "Yüzde 10 Türk'üm" diyor. Ben ise yüzde 50 Türk'üm.

Bence İstanbul ve Türkiye'yi daha iyi tanıtmak için elimizden geleni yapmalıyız.

İKİ KEDİM VAR

Hakkımda yapılan dedikoduların ya da asılsız iddiaların farkındayım. Şunu hemen söyleyeyim; bunların hiçbiri beni üzmüyor.

Oyuncuysan, popüler bir işte yer alıyorsan, magazin haberleri de beraberinde geliyor. Reddetmek, kızmak, ters tepki vermek bana çok saçma geliyor.
İki kedim var. Evimde onlarla birlikte yaşıyorum.

Gunaydın