İşte konuşmasından satırbaşları:

Parlamentonun çalışma döneminde üstünde durduğumuz temel konuların giderek şekillenmekte olduğuna tanık olduk. Siyasal yaşamımızda bizim çeşitli uyarılarımızla dile getirdiğimiz olumsuzluklar, kaygı verici bir düzeye ulaştı ve artık toplum çeşitli alanlarda bu ülkenin yapısını dokusunu, demokrasinin evrensel kurallarını tahrip etmeye yönelik bir istikamette yürümekte olduğuna tanık oldu. Bunun somut gelişmelerini her gün yaşıyoruz.

EKONOMİK GELİŞMELER

Türkiye"de uzun bir süreden beri ekonominin gidişiyle ilgili sorunlar artık herkesin dikkatini çeker bir hale gelmişti ve bizde bunu 2008 yılının ortalarından itibaren dile getiriyorduk.

Bu gelişmeler artık netlik kazanmıştır. Türkiye"de ekonomik büyüme Türkiye"nin sürdüremeyeceği bir düzeyde şekillenmeye başlamıştır. 2008"den itibaren büyüme oranları düşmüştür ve Türkiye dünyada büyüme liginde küme düşen bir ülke konumuna gelmiştir.

Eskiden Türkiye dünyada gelişmekte olan ülkeler hatta onun üstünde yer alıyordu. Bu ciddi bir olaydır çünkü büyüme sadece sıradan bir ekonomik ölçü olarak düşünülemez. Ekonomi büyüme için vardır. Hele nüfusu artan, gelişme mecburiyetinde olan bir ülkede, büyüme istikrar için zorunludur. Büyüme ancak belirli bir düzeyde olursa istikrar sağlanabilir. İşsizlik, istihdam ona bağlıdır. Yeni kuşakların iş olanaklarını bulabilmesi buna bağlıdır. Ekonominin çarklarının dönmesi büyümeye bağlıdır.

Gerçekler ortaya çıktı. Bugün Türkiye ABD"nin çok ötesinde bir küçülme yaşar hale gelmiştir. Krizin çıktığı ülke ABD"dir. OECD"den çok daha ağır bir küçülmeyi yaşamıştır. İşsizlikte dünyada ikinci ülke konumundadır. Bunu değerlendirirken sadece bugün dünya ülkeleri arasında Türkiye"nin ekonomik bakımdan onlardan farklı biçimde hızlı biçimde küçüldüğünü görüyoruz.

Sadece onu değil Türkiye"nin geçmiş hükümetlerin ekonomi politikalarını dikkate aldığımız zamanda, Türkiye"nin gerçekte gerçekleştirdiği büyüme temposunun bu dönemde altında kaldığına tanık oluyoruz.

Yani 2002-2008 periyotu, dünya ekonomisinin gelişmesi için en ideal şartları içeren periyoduydu. Şimdi bizim büyüme hızımızı geçmişe mukayese ettiğimiz zaman çok daha gerisinde kaldığımızı görüyoruz.

Bunlar kur şöyle oldu diyerek kapatılacak bir olay değildir. Ekonomi bununla ölçülür değerlendirilir.

Ekonomide bu sorunlar var işsizlik var büyüme var. Ama bu yönetim açısından birde sahipsizlik var. Ekonomi bugün sahipsiz bir haldedir. Ortaya bir makro ekonomik program koyun. Neyi hedeflediğimizi bilelim. Düzenli bir ekonomik orta vadeli program koyunuz.

Şu anda Türkiye yüzde 4 kalkınmayı hedefleyen bir ülke konumunda. Önümüzde 5 aylık bir süre var, 4 aylık bir süre var. 4 ay sonra Türkiye yüzde 4 kalkınacak diyor. Her şeyi buna bağlamış.

Dünya bize küçüleceksiniz diyor biz yüzde 4 kalkınacağız diyoruz. Bu gerçek bir düzen değil.

İlk kez bugün Türkiye bütçe kriziyle karşı karşıya. Bütçeyle igili kanunlara göre başlatması gereken çalışma sürecini harekete geçmiş değildir.

Maliye yapması gereken işi yapmıyor. DPT"nin yapması gereken iş var yapılmadı. Niye Maliye işini yapamıyor? Çünkü 2010 yılıyla ilgili hedefler ilan edilmedi. 2009 yılı yüzde 4 kalkınacak derseniz, 2010"u içine de koyamazsınız.

Kanun ihlal edilmiştir. Haziran"da yapılması gereken iş hala yapılmamıştır. Bütçeyle ilgili gerekli talimatlar, kararlar, kararnameler çıkarılamamıştır.

Bakanlar değişiyor, bakanlar toplanıyor kimse işine sahip değil.

Zamlar başladı. Niye var bunlar? Bütçe açığı var. 22.5 milyar yılın arasında, 50-60-70 milyar bu yıl sonuyla ilgili bütçe tahmini var.

Kendileri 75 milyar için yetki aldılar. Bu açık neden oldu? Beyler seçim kampanyası için var. Seçim harcaması yaptığı için var. 2 seçimde mali sorumluluk kayboldu. Bütçe delik deşik oldu. Şimdi o bedeli emeklinin sırtından çıkarmaya çalışıyorlar.

“AKP"YE GÖRE EMEKLİLER İKİNCİ SINIF VATANDAŞTIR”

AKP"nin gözünde emekliler 2. sınıf vatandaştırlar. Nereden kaynaklanıyor bu?
AKP bir sosyal güvenlik yasası çıkardı ne dedi? Türkiye kalkınsa emekliye kalkınmadan pay yok dedi.

Türkiye kalkınacak, ekonomik büyüyecek, bundan dolayı devlet memuru, işçi, ücretini artıracak payını alacak, ama emekli hayır sen geçmişte yaşıyorsun diyecek. Yahu onun sayesinde bugünkü büyüme kalkınma.

Onlar yaşadı bitti AKP"nin anlayışı. Fevkalade sakıncalı tehlikeli bir anlayış. Bu anlayış bu son emekli aylıklarıyla ilgili.

“O ÜÇÜNÜ SEVSİNLER”

Bağkur emeklilerine ayda 5 lira zam yani 1.83. O üçünü sevsinler. İşçi emeklisine 11 lira, o da 1.83. onun üçü de yerinde.

Bu olacak iş mi? 5 lira 10 lira artışla zam yaptığınızı söyleyeceksiniz. Ama aynı anda huzur evi ücretlerine 250 lira zam yapacaksınız. Devletin kendi huzur evlerine.

Bu ne biçim anlayış, ne biçim bir düşünce?

Öğrenci harçlarına olağanüstü zam yapacaksınız. Emekli maaşlarına yüzde 1.83 zam yapacaksınız. İstanbul"da yüzde 8.5 zam yapacaksınız, emekliye zam 1.83. şekerin fabrika satış fiyatına 5.3 zam yapacaksınız. Bu zamlara baktığınız zaman en düşük zam emekli zammı 1.83.

Bütün zamları çıkarsın, arayın arayın 1.83"ün altında zam yok. O da kimin emeklinin.

Evet yapılacak dediler. Genelkurmay Başkanı da bunun gereğinin yapılacağını ifade etti ve böyle bir olay varsa derhal ortaya çıkartılmalıdır dedi, yoksa da Türkiye ne yapacağımızı görür dedi. Bunu teminat olarak aldı.

- O günden bugüne kadar ne gelişti? Ne oldu? Yani eğer TSK böyle bir darbenin parçasıyla bu ortaya konulsun dedik. Konuldu mu? Dün mutlu mutlu yemek yediler? Ne oldu?

- Eğer TSK"nın içinde bu faaliyette olan bir cunta varsa tasvip edilsin dedik. Genelkurmay barındırmayız dedi. O kişi görevine devam ediyor. Ne oldu?

- Başbakan Türkiye"yi neye dayanarak ayağa kaldırmak istedi. Başbakan bu komplonun neresinde duruyordu? Bilmeden mi alet oldu? Birileri de başbakan"ı mı kullandı eğer bu komploysa? Bu ne zaman nasıl ortaya çıkar.