CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin, tarihi virajlar almak üzere olduğunu ve çok önemli karar noktalarına geldiğini söyledi.

Baykal, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, son siyasi
gelişmeleri değerlendirdi.

Türkiye'nin çok önemli sorunlarla karşı karşıya olduğunu ifade eden
Baykal, "Tarihi virajlar almak üzereyiz. Türkiye, çok önemli karar
noktalarına geldi" dedi.

Böylesine önemli, herkesi soğukkanlı, dikkatli, sorumlu bir anlayış
içinde ülke sorunlarını tartışma zorunda bırakan ciddiyette bir tabloyla
karşı karşıya olunduğunu belirten Baykal, bu karşın, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta gittiği her yerde CHP ve Genel Başkanıyla
uğraştığını söyledi.

"Başbakan'ın, Türkiye'nin bu noktaya gelmesinde en büyük sorumluluk
sahibi olan insanın, her şeyi bırakıp da kongre kongre dolaşarak,
gittiği her yerde CHP'yi ve onun genel başkanına yerli-yersiz,
anlamlı-anlamsız, geçerli-geçersiz, önemli-önemsiz suçlamalar yöneltme,
tahrik etme, kavga çıkarma, polemik yaratma arayışı içine girmiş
olmasına vatandaşların dikkatini çekmek istediğini" belirten Baykal,
"Bu sağlıklı bir ruh hali değildir. Bunu gerektiren bir durum yoktur"
diye konuştu.

Türkiye'nin başında yeterince dert olduğunu, kendisinin bilinçli bir
şekilde bir süreden beri iktidarla siyasi polemik içine girmemeye
çalıştığını ifade eden Baykal, ülke sorunlarını konuştuğunu, öneri ve
eleştirilerini dile getirdiğini kaydetti. Baykal, "Ama hiçbir zaman bir
siyasi tartışma, siyasi gerginlik arayışı içine kesinlikle girmiyorum"
diyerek, Türkiye'nin sıkıntılarından zararsız bir şekilde çıkmasına
katkı yapma sorumluluğu içinde davrandığını belirtti.

-"BAŞBAKAN, NİÇİN BÖYLE YAPIYOR?"-

"Başbakan, niçin böyle yapıyor?" diye soran Baykal, şöyle konuştu:
"Durduk yerde, biz bir suçlama yöneltmediğimiz, tahrikte bulunmadığımız
halde, her yerde, günde 3 defa CHP'ye ve onun genel başkanına çatma
mecburiyetini niye hissediyor? İç dünyasında niçin böyle bir gerilim
taşıyor? Niçin CHP'yi suçlayarak rahatlamaya çalışıyor. Bunun altında
yatan neden nedir? İnsani nedenleri olabilir. Başbakan, güç bir
dönemden, sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Bunu anlıyorum ama bu
sıkıntısının tedavisini yanlış yerde arıyor."

-"AKP İLE CHP TARTIŞMASINDAN KAYNAKLANAN SORUN DEĞİL"-

Baykal, bu tartışmalara girmemeye çalıştığını belirterek, şöyle devam
etti:
"Biliyorum ki şu anda Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu sorun, AKP
ile CHP tartışmasından, polemiğinden kaynaklanan bir sorun değildir.

Şuan Türkiye'nin önünde duran sorun, Deniz Baykal ile Tayyip Erdoğan'ın
tartışmasından kaynaklanan bir durum değildir. Ne CHP olarak biz, ne
onun genel başkanı olarak ben, böyle bir tartışmanın içinde değiliz.

Türkiye'de yaşanan krizin, sıkıntının hiçbir şekilde ne CHP ne Deniz
Baykal tarafı değildir. Krizin tarafları, Başbakanla, AKP yönetimiyle
Türkiye'nin anayasasıdır, Türkiye'nin devlet düzenidir. Sorun buradan
kaynaklanıyor. Bu sorunda biz yokuz. Sorun, Başbakan ile Türkiye'nin
anayasal düzeni arasındaki uyumsuzluktan, çelişkiden, çatışmadan
kaynaklanıyor. Bu çatışmayı değiştirip, onu, CHP ile AKP arasındaki bir
tartışma haline dönüştürmeyi başbakan istiyor olabilir ama bizim buna
herhangi bir şekilde katkı yapmamız söz konusu değildir. Bu nedenle,
Başbakanı bu saldırılarında serbest bırakıyoruz. Nasıl uygun görüyorsa,
içinden nasıl geçiyorsa, kendisini ne rahatlatacaksa, nasıl
ferahlayacaksa, öyle yapmakta serbesttir."

-RÜŞVET TARTIŞMASI-

Erdoğan'ın istediğini söyleyebileceğini, ancak "gaf yapmamasını"
isteyen Baykal, "Başbakan Erdoğan'ın, 30 yıl önce rüşvet verdiğini
ifade ettiğini ve bundan dolayı da kendisini suçladığını" belirterek,
şöyle devam etti:
"Arkadaşım, senin tıynetin de rüşvet vermek varsa, Deniz Baykal, sana
ne yapsın? 30 yıl öncesini konuşuyor. Türkiye'nin 70 cente muhtaç olduğu
günler... O günlerde rüşvet vermiş. O dönemde rüşvet verdiğini bugün
itiraf ediyor. Rüşvet vermek suç, rüşvet almak suç. Aynı kapıya çıkmıyor
mu? Rüşvet vermekle, rüşvet almanın hukuki, ahlaki konumu aynı değil mi?
Başbakan, rüşvet verdiğini itiraf ediyor. O zamanın şartları içinde 30
yıl sonrasına yönelik bir siyasi yarar bekleyişi içinde bunu yapıyor.

Başbakan, rüşvetle bu kadar yakından ilgiliyse 30 yıl öncesine gitmesine
gerek yok, kendi Enerji Bakanlığına bir bakıversin. Enerji Bakanlığında,
nasıl partisinin üst yöneticileri, müteahhitleri, bakanlık bürokratları
bir araya geldiler, nasıl ihaleleri paylaştılar, nasıl tertipler
yaptılar. Bunlar nasıl ortaya çıktı? Bütün bunlar devletin arşivinde,
dosyalarında... Başbakan'ın, bu rüşvet sözünü çok fazla ağzına
almamasını tavsiye ederim. Uygun değil, almasın. Başbakan, bu konuya
fazla girmesin."

-CHP ZİHNİYETİ-

Başbakan Erdoğan'ın, "CHP zihniyetinin olduğu yerde bereket yoktur"
dediğini de ifade eden Baykal, bu sözlere tepki gösterdi. Baykal,
"Konuştuğu parti CHP'dir. Yani Atatürk'ün, İnönü'nün partisi.

Cumhuriyeti kuran, devleti kuran parti. Bağımsızlığı sağlayan, milli
mücadeleyi zafere ulaştıran parti. Yunan'ı Anadolu'dan uzaklaştıran,
zaferi kazan parti" diye konuştu.

CHP'nin ekonomik kalkınmanın alt yapısını gerçekleştirdiğini, Lozan'ı
imzaladığını, demokrasiye geçişi sağladığını anlatan Baykal, bugün de
milyonlarca insanın oyunu aldığını bildirdi. Baykal, şunları ifade etti:
"Böyle bir partiye aklı başında, sağduyusu yerinde, soğukkanlı bir
Başbakan nasıl olur da, böyle bir suçlama yapar, niçin yapar? Bu
husumet, bu düşmanlık, kızgınlık nereden geliyor? Sayın Recep Tayyip
Erdoğan, neye kızıyorsun, kime kızıyorsun? Devleti bağımsız hale
getirmiş o insanlara niye kızıyorsun? Bu devleti kurmuş, modern
Türkiye'yi yaratmış olan o insanlara niye kızıyorsun? Kavgan ne? CHP'nin
olduğu yerde yalan, dolan, yolsuzluk, onursuzluk yoktur. CHP'nin
olduğunu yerde teslimiyet yoktur. Onun bunun elini öpmek yoktur. CHP'nin
olduğunu yerde şeref, onur, dürüstlük, bağımsızlık vardır. Hukuka saygı
vardır."
Sağlık sorunuyla ilgili bir toplantıyı iptal ettiğini anımsatan Baykal,
AK Parti Kadın Kolları toplantısında bu konunun dedikodusunun
yapıldığını söyledi. Baykal, "Hangi ruh hali, hangi seviye, hangi
anlayış, bir ciddi siyaset adamını, bir rakip partinin yöneticisinin
sağlık sorunuyla ilgili olarak böylesine bir üslupla dedikodu yapmaya
sevk eder? Bunun altında ne yatıyor. Bu sağlıklı bir manzara değil. Bu,
AKP Genel Başkanı ve yöneticilerin duygularını, düşüncelerini,
hissiyatını ortaya koyuyor" dedi.

-"ZAMANINDA HER ŞEYİ SÖYLEDİK"-

Bu konularda hiçbir suçlama gereğini duymadıklarını anlatan Baykal,
"Biz zamanında her şeyi söyledik" diye konuştu.

"Türkiye'de demokrasinin icabıdır, halkın verdiği oyun gereğidir, milli
iradeye saygının bir parçasıdır" diye, bu kişilere her türlü katkıyı
verdiklerini ifade eden Baykal, "Bunlar hakkında tek bir kötü söz
söylemedik. Tek bir saygısızlık yapmadık. Siyasi haklarını kazanması
için anayasa değişikliği, yasa değişikliği konusunda yapılabilecek olan
her şeyi içtenlikle, bunlar için değil; Türkiye'de demokrasinin sağlıklı
işlemesini güvence altına almak için yapmakta tereddüt etmedik. Bizim
duygularımızda kızgınlık, düşmanlık falan yok. görevimizi yapıyoruz"
dedi.

AK Parti iktidarının yanlış işler yapmaya başladığında uyarı görevlerini
yaptıklarına dikkati çeken Baykal,
"Sakın ha Türkiye'nin rotasıyla oynamayın, Anayasal düzenin
temelleriyle oynamayın, Türkiye'nin siyasi doğrultusuna müdahale
etmeyin, laik demokratik cumhuriyetle kavga etmeyin" dediğini söyledi.

Bu konuda yanlışlar ortaya çıkınca, "Çok tehlikeli istikamete
giriyorlar" diye uyarıda bulunduğunu ve vatandaşları, cumhuriyetin
kazanımlarına sahip çıkmaya çağırdığını anımsatan Baykal, "(Girmeyin bu
istikamete) dedik. Girdiler. Şimdi artık onların o istikamete girdiği
bizim tespitimiz olmaktan çıktı, çok temel, ciddi, kapsamlı hukuki bir
tespit haline dönüşme noktasında. Bir iddianame ortaya çıktı" ifadesini
kullandı.

-"BU NOKTAYA GELSİN İSTEMEDİK"-

Baykal, işlerin böyle bir noktaya gelmesini istemediklerini belirterek,
şöyle konuştu.

"Bunu önlemeye çalıştık. Önlemek için gereken gayreti gösterdik. Uyarı
çabamızı sergiledik. Bunlar anlaşılmadı, dinlenmedi. Bu noktaya geldik.

Bu noktada, herkeste bir telaş...'Ne yapacağız, ne olacak?' Ne yapacağız
değil, ne yapacaktınız? Önce bir defa onu konuşun. Nerede yanlış
yapıldı? Niçin buraya geldik? Niçin araba devrildi kardeşim? Niye
devirdiniz arabayı? 'Bak, araba devrilecek' diye söylediler size. Neyin
yanlış olduğunu söylediler. Ona rağmen yaptınız, işi buraya getirdiniz.

Önce bir defa işi buraya getirmeyecektiniz. Buraya niçin geldi onu
göreceksiniz."
AK Parti'nin, daha önce kapatılan 4 partinin sahip olduğu siyasi
geleneğin bir parçası olduğunu ifade eden Baykal, 5 Kasım 2002'de AK
Parti Genel Merkezine giderek, "Sakın ha bundan önceki tabloları bir
daha yaşamayalım" dediğini bildirdi.

AK Parti'li yöneticilerden, Cumhuriyetin kazanımlarıyla çatışmamalarını
istediğini dile getiren Baykal, ancak eski TBMM Başkanı, AK Parti Manisa
Milletvekili Bülent Arınç'ın 2005 yılında "laiklik" ilkesi yeniden
yorumlanmalı, Başbakan Erdoğan'ın da "Evet, haklı" dediğini kaydetti.

-Keşke hukuk devreye girmeseydi. Şimdi laiklik ihlal edildiği için devreye giren hukukun elini tutmak için yapılan girişimler var. Hukuk siyasi yanlışlara müdahale ediyor. Hukuk kriz çıkarmış. Şeriatın kestiği parmak acımaz. Ama parmak acıyacaksa şeriatı değiştiriver anlayışı yok. Hukuk işleyecek.

-Demokrasi paketinin içinde bir şeyler mi örtbas edilecek. İpini koparan bize akıl veriyor. O kadar meraklıysanız Refah Partisi kapatılırken nerdeydiniz. Çünkü Refah Partisi'nin her şeye rağmen milli duyarlılığı vardı. Kıbrıs'ta hayır diyordu. Yabancılar Refah Partisi'ne milli duyarlılığı yüzünden destek olmadı.