“Genco” ve “Doktorlar” dizileriyle tanınan genç oyuncu Selen Seyven, Formsante dergisinin sorularını yanıtladı. Sağlıklı yaşam ile başlayan sohbet, aşka kadar uzandı.

Sağlıklı yaşamak için neler yapıyorsunuz?

- Aslında fırsatım oldukça kendime bakmaya çalışıyorum. Sağlıklı yaşayacağım diye programlı bir yaşam stilim yok ama yediklerime çok dikkat ediyorum. Sebze ve beyaz et yemeye, beyaz ekmeği sofradan uzak tutmaya çalışıyorum.

Nasıl bir beslenme düzeniniz var?

- Sabahları kendime kahvaltı hazırlamayı çok seviyorum. Hamur işi tüketmemeye özen gösteriyorum. Her kahvaltıda yumurta yiyorum, süt içiyorum. Peynirimi, zeytinimi, kızarmış ekmeğimi mutlaka yiyorum. Özellikle maydanoz, roka gibi yeşillikleri kahvaltıda tüketmeyi seviyorum. Öğlen yemeğini ise daha ufak atıştırmalıklarla geçiriyorum, genelde kuru elma, kayısı yiyorum. Akşam yemeğinde de balık ya da et tüketiyorum. Suşi yemeyi çok seviyorum.

Düzenli spor yapıyor musunuz?

- Yapmıyorum ama çok fazla yürüyüş yapıyorum. Gün içinde taksi ya da araba kullanmıyorum, bunların yerine spor olsun diye yürüyorum.

Yemek yapmayı seviyor musunuz?

- Çok güzel yemek yapıyorum. En son etli biber dolması yaptım. Karnabahar, sulu köfte, ıspanak ve pırasa çok yaparım. Başkalarına da yemek yapmayı seviyorum.

Uykuyla aranız nasıl?

- Uykuyu çok seviyorum, beni bıraksanız üç ay uyurum. Bu nedenle kendimi dizginliyorum.

KENDİMİ KAYBETMEMEK İÇİN ÇOK UĞRAŞTIM

Oyunculuğa nasıl başladınız?


- Oyunculuğu çocuk yaşlardan beri istediğim için okuldan sonra konservatuvara gittim. O zaman çok idealisttim, “tiyatro yapacağım” diyordum. Fakat teklif gelince televizyona geçtim. İlk olarak “Cancan” diye bir sinema filminde oynadım. Sonrasında “Genco” ve “Doktorlar” dizisi geldi.

Çok genç yaşta tanınan bir oyuncu olmanın avantajları ve dezavantajları neler?

- Dezavantajı şu; şapşal olabiliyorsunuz, çünkü bir anda ünlü oluyorsunuz. Eşiği aşarsanız bir şey olmuyor ama eşiği aşamadan ortada takılıp kalırsanız kendinizi bir halt zannedersiniz. Bu nedenle genç yaşta ünlü olmak çok zor. 17 yaşında ilk filmimde oynadım. Ben de kendimi kaybediyordum. Dengeyi kurmak için çok uğraştım. Bazı örnekler var ve onlardan biri olmamak için çabaladım. Genç yaşta bu işe başlamanın avantajı ise daha çabuk olgunlaşıyorsunuz ve özgüveninizi bulmaya çalışmıyorsunuz. Çünkü size o özgüveni zaten veriyorlar. Asosyalliğimizi aşmamamızın kademelerinden biri de özgüven. İyi para kazanmak da bir avantaj. Dışarıdan zor gibi görünse de çok keyifli bir meslek.

Gündeminizde yeni bir proje var mı?

- Şu an yok. Sezon ortası olduğu için yaza kadar dinleneceğim. Yaz aylarında çalışmaya başlayacağım.

KISKANCIM AMA TEHLİKELİ DEĞİLİM

Aşk sizin için ne anlama geliyor?


- Hayati motivasyonumu aşk sağlıyor. Pozitif enerji veriyor. Aşık olduğumda çok eğleniyorum. Kendimi içimde tutamıyorum. Sanki içimden 28 tane Selen daha fışkıracak gibi geliyor. Motive edici bir duygu aşk...

Nasıl bir aşıksınız?

- Ben tutup bırakmayan aşıklardanım. Kıskancım ama tehlikeli değilim. İnadına yapılan şeyleri kıskanıyorum. Kendi kıskançlığımı kendi içimde yaşıyorum.

Evlilik size ne kadar yakın?

- Bana çok uzak, çünkü daha 24 yaşındayım. 30’uma geldiğimde belki düşünebilirim. Evlilik çok ciddi bir şey. Özellikle de benim karakterimde biri için çok korkutucu bir olay. Beni lastikle bir yere bağlayın, ben duvara çarpıp çarpıp geri gelirim, yerimde oturamam. Evlilik ise benim için sürekli duvara çarpıp geri dönmek anlamına geliyor.

TOPUKLU, KADINA YAPILAN EŞEK ŞAKASI

Modayı takip ediyor musunuz?


- Etmiyorum. Her yerden alışveriş yapıyorum. Pazardan da alışveriş yapıyorum, işporta ürünlerinden de... Rahat giyinmeyi seviyorum. Üzerime bol şeyler giymeyi, tayt ve postal giymeyi seviyorum. Topuklu ayakkabıdan nefret ediyorum. Bir kadına yapılan en büyük eşek şakası bana göre topuklu ayakkabılardır.

BURNUMU BEĞENMEM GÖZLERİMİ SEVMEM

Aynaya baktığınızda beğenmediğiniz, güzel bulmadığınız yerleriniz var mı?


- Ruh halime göre değişiyor. Beğenmediğim o kadar çok yerim var ki... Ellerimden, ayaklarımdan nefret ederim, burnumu beğenmem, gözlerimi sevmem. Bazen ellerim dünyanın en çirkin eli, bazen de dünyanın en sevimli eli oluyor. Bazen de aynada kendimi öyle görürüm ki, “Vay be” derim.

Röportaj: Nilgün YILDIZ / Hürriyet