Aksi takdirde dava açacağını belirten Laçiner, "Türkiye üzerinde Şii-Sünni çatışması planlandığı, benim bu büyük ve kirli oyunda seçilmiş kurbanlardan sadece biri olduğum açıktır. Tüm Türkiye'yi mezhep kışkırtmalarına karşı uyanık olmaya davet ediyorum." dedi.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Sedat Laçiner, Şiiler hakkında kendisine ait olmayan sözlerin kendine mal edilerek haksızlık yapıldığını belirtti ve bundan dolayı Caferi liderden özür beklediğini açıkladı

'Türkiye Caferileri lideri’ Sayın Selahattin Özgündüz TRT’de 27 Aralık 2011 Salı akşamı yayınlanan Açı programında şahsımın “Şii’leri sapkın ve dini bozucu” olarak nitelendirdiğim ithamında bulunmuştur.

Programda Ortadoğu’daki mezhep kavgalarını ve marjinal grupların diğer mezhepleri nasıl algıladığını tasvir ederken kullanmış olduğum ifadeleri benim şahsi görüşlerim olarak topluma lanse eden Özgündüz, programda geçen cümlelerin ilk kısımlarını tamamen keserek, cümleleri içeriğinden tamamen kopartarak, hiçbir şekilde bana ait olmayan görüşleri benim görüşüm gibi yansıtmakla kalmamış, basın yoluyla Türkiye Caferilerini ve Şii Müslüman kardeşlerimizi aleyhime kışkırtacak son derece tehlikeli açıklamalarda bulunmuştur.

Şahsımın Şii kardeşlerimize hakaret ettiği iddiasına konu olan cümlelerin hemen öncesinde bu cümlelerin bana değil, Ortadoğu’daki marjinal mezhepçi gruplara ait düşünceler olduğu ifade edilmektedir.

'BANA MALEDİLEN SÖZLER HAKSIZ VE MESNETSİZ'

Benim ise mezhepler konusundaki duruşum yıllardır aynıdır. Mezhepçiliği Ortadoğu’daki en önemli fitne kaynağı olarak görürüm ve mezhepler arasında gerilim oluşturabilecek her türlü söz ve davranıştan kaçınırım.

O programdaki sözlerim de mezheplere hakaret etmek bir yana, tam tersine mezhepçi yaklaşımların ne kadar yanlış, ölümcül ve hatalı olduğuna dairdir.

Bu çerçevede Sayın Özgündüz’ün şahsıma dönük “bağnaz ve yobaz”, “yobazlığı ve bağnazlığı beyninin merkezine oturtmuş bir insan” gibi pek çok hakareti de içeren vekendisine yakıştıramadığım konuşmasını bilgi eksikliğine, dikkatsizliğe ve özensizliğe bağlamak istiyorum.

Açıklamasında özde yapılan hatalara ek olarak teknik bazı hataların da yapıldığı dikkate alınınca açıklamanın ne kadar tepkisel ve duygusal bir ruh hali içinde yapıldığı, gerekli incelemeler yapılmadan özensiz bir şekilde tepki verildiği görülmektedir. TRT'nin yaşının yanlış belirtilmiş olması gibi.

Sayın Özgündüz’ün söylediği gibi bir mezhep taassubu içinde asla olmadım. Bu nedenle “mezhep bağnazlığı taassubu kör etmiş; bir insan ancak bu kadar cahilce, nadanca konuşabilir” sözlerini yakışıksız, mesnetsiz ve haksız buluyorum.

'ÖZGÜNDÜZ'ÜN HAYATINDA EN ÇOK HAKKINI YEDİĞİ KİŞİ BEN OLDUM'

Sayın Özgündüz’ün ömrü hayatında en çok hakkını yediği kişi bu sözlerinden sonra ben oluyorum herhalde.

Sayın Özgündüz’ün bana ait olmayan fikirlerden, yarısı kesilmiş cümlelerden ve bol miktarda önyargıdan hareketle kurduğu cümlelere ek olarak, hayatım boyunca hiçbir zaman söylemediğim ve söylemeyeceğim “Ermeni Azeri’den iyidir; Azerbaycan Şii’dir; Ermeniler ehli kitaptır; Allah Ermenileri ıslah eder; ama Şii’ye bu dünyada da ahrette de ıslah yoktur. Ermenistan Azerbaycan’dan daha iyidir” türü ifadeleri de bana mal eden Sayın Özgündüz’den bu dünyada da, öbür dünyada da davacıyım.

Karşısındaki kişinin Ermeni sorunu üzerine Türkçe ve İngilizce birçok makale ve kitap yazdığını, bu çalışmaları nedeniyle radikal Ermeni gruplarından düzenli olarak tehditler aldığını, Azerbaycan’ın Kafkasya’daki haklarının yılmaz savunucusu olduğunu adeta unutan Sayın Özgündüz değil ağzıma, aklıma dahi bir kez olsun almadığım, alamayacağım bu cümleleri şahsıma yükleyerek hakkımı yemiştir.

Bu iftiralar nedeniyle kamuoyu önünde özür dilememesi halinde en kısa zamanda yasal haklarımı kullanmam çok tabiidir.

Bizler Peygamberimizi de, ailesini de, arkadaşlarını da, onların soyundan gelenleri de severiz. Yaradılmışı Yaradan’dan dolayı severiz. Şiiler de, Sünniler de bizlerin kardeşidir. Bunu kimsenin hatırlatmasına da ihtiyacımız yoktur.

Ayrıca şahsım üzerinden Açı programının ve TRT kurumunun karalanmaya çalışılmasını da anlamakta güçlük çekiyorum.

Son söz olarak, benim görüşlerim olarak basına da yansıtılan sözler, programda Ortadoğu’daki marjinal mezhepçilerin görüşleri olarak takdim ettiğim ve bana ait görüşler olmadığını açıkça ifade ettiğim, program sunucusu Sayın Faruk BilginBeyefendinin de katkılarıyla tamamen Ortadoğu’daki sapkın mezhepçilik algılamasını betimleyen ifadelerdir. Eğer Sayın Özgündüz bu sözlerden önce ve sonra kullanılmış cümleleri de izlemiş olsaydı böylesine vahim bir hataya düşmezdi.

Hayatım boyunca mezhepçi olmadım, mezhepçiliği doğru bulmadım. Bu bağlamda Şii ve Caferi kardeşlerimize karşı herhangi bir sözüm olamaz.