Serde öğretmenlik var ya, yazdığımız yazılardan bir kişinin bile bir şeyler öğrenmesi bizi fazlasıyla mutlu ediyor. Bu nedenle yazılarımızda bilgi kırıntılarına yer veriyoruz. Yine öyle bir başlangıç yapalım dedik.

Eminim ki bu topraklarda geçmiş ancak Dünyanın yarısından fazlasının bizden iyi bildiği bir efsanemiz var. “Truva Atı” efsanesi. Çanakkale sınırları içinde bulunan Troya Antik Kentini Akhalılar 9 yıl boyunca kuşatırlar ama ele geçiremezler. Bunun üzerine komutan Odysseus içine asker yerleştirdiği bir tahta at yaparak hile ile kenti ele geçirir. İşte Troyalıları kandırıp kentin ele geçirilmesini sağlayan at bu “Truva Atı”. Kısaca efsane bu. Efsane ile ilgili kitaplar yazıldı, filmler yapıldı. Her yıl binlerce kişi bu tahta atı görmek için buraya geliyor.

Bir de “köstebek” var. Kendi ülkesi istihbarat teşkilatında çalışan ama karşı devletler hesabına ajanlık yapan, bir firmada çalışıp rakip firma yararına bilgi sızdıran, ya da herhangi bir amaçla bir grubun içine sızmış veya sızdırılmış ajanlar için kullanılır.

Son olarak ta “içimizdeki İrlandalılar” var. Bu kavramı dilimize Sayın Mustafa Denizli Türkiye ile İrlanda arasında oynanan bir milli maç sonrasındaki röportajında söylemiştir. Hemen hemen hepsi aynı kapıya çıkmaktadır.

Bu bilgiler ışığında sorularımızı soralım.

Sayın Mesut Özakcan, çevrenizde sizin başarısız olmanızı isteyecek ve bunun için emek verecek Truva atı var mı?

Bu türden insanlar göreve geldiğiniz günden beri sizden habersiz dolaplar çevirdiler mi?

Göreve geldiğinizden bu yana olabilecek bu köstebeklerin faaliyetlerini hissettiniz mi?

Diyelim ki hissettiniz, hiç görevden aldığınız ya da uyardığınız oldu mu?

Varsa bu kişiler kimin ya da hangi grup için çalışmaktadır?

Bu kişi ya da kişiler meclis üyesi, müdür, şef veya yakın derece akrabalardan olabilir mi?

Soruları bu bağlamda çoğaltmak kolay. Belki bu soruları sordum diye bana paranoyak diyebilirsiniz. Belki de düşmanca yazdığımı söyleyebilirsiniz. Ama şuna inanın ki öyle bir niyetim olsa çok farklı yazıları kaleme alabilirdim.

Benim ki merak. Belki gerçekte böyle kişi ya da kişiler yoktur ve böyle bir şey olmamıştır. Ama olsun, ileride olmayacağı anlamına gelmez. Siz tedbirli olun, dediklerimi yabana atmayın. Bunlar her yerde olan, olabilen şeyler. Kadının kocasını, çocuğun babasını, babanın evladını sattığı bir ülkede yaşıyoruz. “Olmaz olmaz” demek gerek. Gerçekten “olmaz olmaz”. Gerçi düşmanın da faydası var, insanı tetikte tutup tehlikelere hazır olmasını sağlar.

Dedim ya bizimkisi merak. Umarım böyle bir şey yoktur. Kimsenin sizin yerinizde gözü yoktur. Kimse sizin başarısız olmanızı istemiyordur. Umarım siz en yakınınızdan başlamak üzere tüm çalışanlarınız ve tüm siyasi yoldaşlarınız ile uyum içindesinizdir. Yine umarım içinizde İrlandalılar yoktur.

 

Düşmanların en büyüğü, düşmanlığını gizleyendir. (Hz.Ali)

Dostu severim, ama düşman da işe yarar. Dost gücümü gösterir, düşman da ödevimi. (Friedrich Schiller)