Cumhuriyet Gazetesi"nden Figen Atalay"ın haberine göre; İsrail"in saldırıları sonucu Filistin"de yaşamını yitirenler için saygı duruşunda bulunulması, Musevi okullarında sıkıntı yarattı. Milli Eğitim Bakanlığı"na bağlı oldukları için genelgelere uymak zorunda bulunan bu okulların yönetimleri, çözüm bulmakta zorlandılar.

Bazı okullarda, “Ben Yahudiyim” diyerek saygı duruşuna itiraz eden öğrenciler oldu. Yahudi olmalarına rağmen saygı duruşuna katılan öğrenciler olduğu gibi “savaş karşıtı oldukları” gerekçesiyle saygı duruşunda bulunmak istemeyen Türk öğrenciler de oldu.

Milli Eğitim Bakanlığı, tüm devlet ve özel okullarda Filistin için yardım kampanyası başlattı. Kampanya uyarınca tüm öğrencilere, velilere ulaştırılmak üzere altında Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik"in isim ve imzası bulunan mektuplar dağıtılıyor.

İlköğretim okulları ve liselerde ayrıca Filistin"de saldırılar sonucu yaşamını yitirenler için saygı duruşunda bulunuldu. Bu durum, Yahudi okullarında sıkıntı yaratırken bazı veli, öğrenci ve psikologların da tepkilerine neden oldu. Bir Musevi okulunun müdürü, bu konuda yaşadıklarını ve buldukları çözümü şöyle anlattı:

“Biz azınlık okulu olmamıza rağmen Milli Eğitim Bakanlığı"na bağlıyız ve bu yüzden de bu genelgeye uymak zorundayız. Saygı duruşunu, tüm okula genelleştirmemiz mümkün değildi. O yüzden bu saygı duruşunu, küçük bir grup olarak gerçekleştirdik. Bu durum, Musevi okullarını çok zor durumda bıraktı. Yalnızca bizim okulda değil, pek çok okulda sorunlar olduğunu duyduk. Musevi öğrencilerin çok olduğu Türk okullar da var. Bağış mektuplarıyla ilgili henüz bir karara varmadık. Rehber öğretmenlerimizle bu konuda görüş alışverişinde bulunuyoruz. İsrail"de de bu savaşa karşı olanlar var, Türkiye"deki Yahudiler arasında da. Yani saygı duruşuna da, bağış kampanyasına da katılmak isteyen Yahudiler tabii ki olur. Bizim okulumuzda da bağış kampanyasına katılmak isteyen veliler olabileceğini düşünüyoruz.”

Bir başka azınlık okulunun müdürüyse bu tür kampanyaların genelleştirilmemesi ve zorunluluk haline getirilmemesi gerektiğine dikkat çekerek, “18 yaşında bir lise öğrencisini saygı duruşunda bulunmaya zorlayamazsınız. "Ben şu gerekçeyle saygı duruşunda bulunmak istemiyorum" derse ne yapacaksınız” dedi.

Çocuğu ilköğretim 5. sınıf öğrencisi bir Türk ve Müslüman anneyse bu yaştaki çocukların saygı duruşuna zorlanmaların kesinlikle yanlış olduğunu söyleyerek tepkisini dile getirdi.

Hürriyet