Başbakan Ahmet Davutoğlu, KKTC'den sonra ikinci üst düzey ziyaretini gerçekleştirdiği Bakü yolunda, çözüm süreci, Suriye ve Irak tezkereleri ile CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun gönderdiği mektuba ilişkin kritik açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, şu mesajları verdi: 

 Ekim ayında Suriye ve Irak tezkereleri değişecek mi? 
Suriye ve Irak'la ilgili tezkereler yenilenecek. İçerik değişikliği olabilir. Çünkü şartlar değişti. İlk Irak tezkeresinin çıktığı yıl 2007. Şu anda Irak'taki tehdit algısı değişti. Suriye için de değişiklikler var. Türkiye'nin ulusal güvenliği neyi gerektiriyorsa, TSK güvenliği sağlamak için neye ihtiyaç duyuyorsa o yönde değişiklikler yapılacak. Muhteva değişikliği, her türlü riske cevap teşkil edecek şekilde tedbirleri alma kapasitesini hükümete vermesi. 

'SINIRA BASKIYI ENGELER' 
Tezkerelerin değişebileceğini söylediniz. İncirlik meselesi de çok medyatik... 
Tezkerede İncirlik'le ilgili boyut yok. 

 Sınırda yardım yapabilecek bir operasyonel hazırlıktan söz ediliyor. Bu, tampon bölge mi? 
Biz, 'güvenli bölge' diyoruz ve bunu insani gerekçelerle söylüyoruz. Bir askeri tampon bölge değil. BM güvencesi altında insanlar sığınabilsinler ve sınırımızdan içeriye bir baskı oluşturmasınlar. 30 kilometrelik böyle bir tampon bölge olsaydı ve mültecileri biz orada ağırlamış olsaydık, Suriye halkı, 'memleketimi terk ettim' psikolojisine girmez, Suriye'nin geleceği ile ilgili ümidini kaybetmezdi. Şimdi Kürtler için de aynı şey. IŞİD baskısıyla kaçtıklarında kendi topraklarında korunmaları önemli. 

 Uçuşa yasak bölge konusunda bir gelişme olur mu?
Uçuşa yasak bölge stratejik ve insani bir taleptir. Biz dediğimiz zaman Suriye'de uçuşa yasak bölge ilan edilseydi IŞİD bu kadar geniş alana yayılamazdı. Rejim bombalayınca muhalefet de çekilmek zorunda kaldı. Onun boşalttığı yere IŞİD girdi. IŞİD'le rejim arasında taktiksel koalisyon doğdu. 

 ABD Dışişleri Bakanı Kerry'nin, IŞİD'in Türkiye üzerinden petrol ticareti yaptığına ilişkin açıklamaları gündeme geldi... 
Yok böyle bir şey. Geldiğinde izah ettik. Sınırda kaçakçılık teşebbüsleri vardı ve hepsinde de yakalanan petrol imha edildi. 

'KAMU DÜZENİNİ SAĞLAMAK, ÇÖZÜM SÜRECİNE ALTERNATİF OLUŞTURMUYOR'
 Çözüm Süreci toplantısıyla ilgili bilgi verebilir misiniz? 
Zihnimizde net bir yol haritası var. Aynı anda kriz yönetimi de yapıyoruz. Değişik mahiyette protestolar çıkıyor. Bu süreci etkilememeli. Ne krize dönüştürmek ne de önemsizleştirerek provokasyona fırsat vermek lazım. Kamu düzeninin, Çözüm Süreci'nin alternatifi olması ya da tersi söz konusu değil. Kamu düzeni, Çözüm Süreci'ne feda edilemez. 

 Genelkurmay Başkanı, "Yol haritasından haberim yok" demişti... 
Onun da zihni berrak. Bu süreçte rol alacak herkes, her kurum, her taraf nereye doğru gidildiğinin farkında. Tarafların zihninde bir ay öncesine göre daha netleşmiş bir fotoğraf var. Somut noktaya gelindiğinde bu adımlar gözlenir hale gelecek. Göre göre yürünecek bir yol bu. 

 Meclis'e yeni yasalar gelecek mi? 
Gelebilir. Zamanlama zikretmeyeyim. 

'MEKTUP DESEM, MEKTUBA HAKARET'
 Kılıçdaroğlu size bir mektup gönderdi... 
Mektupta bir adap olur. Zarif, nezih bir şeydir. Mektup demeyeyim, mektuba hakaret olur. Karşı tarafa güya istihza yapacak, 'O zat!' falan. Komik duruma düşüyor. Oyun şu: Başbakanlığıma sahip çıkarak beni Cumhurbaşkanı'nın karşısında konumlandıracak, o da seyredecek. 

 Bank Asya üzerinden Başbakanlığı ispat çağrısı da var... 
Sen önce kendi genel başkanlığını ispat et. 944 adam seni aday göstermiş ancak sana oy vermemiş. Buna rağmen, elimi tutacaksa elimizi uzatırız. Elini uzatırsa elini tutarız. 

 Devlet sistemi uyumlu çalışıyor mu? 
Devlet işleyişinde her kurumun yeri belli artık. Çarklar işliyor ve herkes konumunun hakkını vererek yürüyor. Cumhurbaşkanlığı- Başbakanlık makamları arasında senaryo yazanlar için söylüyorum. Karşılıklı saygı ve görev anlayışı içinde yürüyor.