Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Şenol, bağışıklık sisteminin, “vücudu, saldıran tüm yabancılardan korumak için programlanmış bir bilgisayar sistemi gibi çalıştığını” söyledi.

Bağışıklık sisteminin kuvvetli olması için “fazla güçlü kılınmasının hedeflenmediğine” dikkati çeken Şenol, “Çünkü, bağışıklık sisteminin fazlaca uyarılması ve çalışması, kişinin kendi hücreleri ya da dokuları ile ihtilafı anlamını taşımaktadır ve günümüzde artan alerji ile eklem iltihaplarının nedeni olmaktadır. Arzulanan ise bağışıklık sisteminin yeterli ve zamanında çalışmasıdır” diye konuştu.

Şenol, sürekli ya da yoğun stres, hava kirliliği, kimyasal atıklara maruz kalmak, sigara, uykusuzluk ve fazla alkol alımının bağışıklık sistemini olumsuz etkilediğini dile getirerek, “Yaşlılık bağışıklık sisteminin de yaşlandığı, enfeksiyonlar ve kanser riskinin arttığı bir süreçtir. Stressiz yaşam, düzenli uyku ve beslenme, düzenli hafif-orta düzeyde egzersiz, temiz çevre, kirlenmemiş su-gıda tüketimi bağışıklık sisteminin düzenli ve etkin çalışmasında önemlidir” dedi.

İyi beslenme ve demir, çinko, bakır, selenyum, vitamin A, B6, C ve E gibi vitamin ve minerallerin bağışıklık sisteminin yapı taşlarını oluşturduğunu anlatan Şenol, şunları kaydetti:

“Ancak bu vitamin ve mineralleri almanın en iyi yolu dengeli beslenmedir. Son yıllarda tüm dünyada vitamin, bitkisel ürünler ve minerallerin, ilaç halinde kullanımına yaygın bir eğilim bulunmaktadır. Bunların ilaç halinde destek olarak kullanılmasının bağışıklık sistemini güçlendirici etkilerini kanıtlayan bilimsel veri yoktur.

C vitaminin olumlu etkisi olabileceğini bildiren çalışmalar olmakla birlikte, uzun süreli ve üç gramdan fazla yüksek doz kullanımı, ishal, mide rahatsızlıkları gibi olumsuz yan etkilere neden olabilmektedir.

Yaşlılar, ciddi beslenme sorunları olanlar, sigara ve fazla alkol alanlar, gebelik ve emzirme dönemleri, beslenme yetersizliği ya da artan beslenme gereksinimi nedeniyle vitamin E, çinko ve selenyum gibi vitamin ile mineral desteklerinin yararlı olabileceği özel durumlardır.”

BİTKİSEL ÜRÜNLER

Şenol, bitkisel ürünlerin doğal olmasının zararsız oldukları anlamına gelmediğine dikkati çekerek, “İki aydan uzun süreli ve fazla miktarda kullanımları sonucunda, ağır alerji, kullanılan diğer ilaçlarla birlikte böbrek, karaciğer hasarları, merkezi sinir sistemine olumsuz etkiler gibi pek çok zarara yol açabilmektedirler. Özellikle, ameliyat öncesi dönemlerde sarımsağın fazla tüketilmesi kanamayı artırmaktadır” uyarısında bulundu.

Sarımsağın içinde yüksek oranda sülfür içeren bileşikler bulunduğunu anlatan Şenal, “Tiyosülfonat denilen bu bileşikler allisin içeriyor. Allisin ise kanı sulandırıcı etki gösteriyor. Bu nedenle özellikle kanama eğilimi yaratan aspirin ve benzeri ilaçlarla ve ameliyat öncesi dönemlerde alınmaması gerekiyor. Ameliyat sonrasında ameliyat bölgesinde kanama olan hasta bildirimleri bulunmaktadır ve bunlar bilimsel düzeyde kanıtla teyit edilmiştir” diye konuştu.

“UZUN SÜRELİ, NEFESSİZ BIRAKAN EGZERSİZ DE ZARARLI”

İlaç yapımında bitkilerin kullanıldığını ve zararsız olduğu kanıtlandıktan sonra piyasaya sürüldüğünü anlatan Şenol, bitkisel ürünlerin ise analitik çalışmalardan geçmediği için zararlı olabileceğinin unutulmaması gerektiğini bildirdi.
Şenol, tavuk suyuna çorbadan, fazla sarımsak ya da baharat tüketimi ve bitki çaylarına kadar ev tipi reçetelerin fazladan zararı olmadığının bilindiğini, ancak bağışıklık sistemini güçlendirdiklerinin ya da hastalık bulgularını azalttığının da kanıtlanmadığını vurguladı.

Hafif ve orta düzeyde egzersizin, genel direnci olumlu etkilediğini ifade eden Şenol, özellikle aç karnına ve 90 dakikayı geçen uzun süreli ve nefessiz bırakan egzersizlerin de bağışıklık sistemine olumsuz etkisi olduğunu kaydetti. Şenol, “Özellikle eklem ve kas ağrıları varken ve ateş 380 dereceden yüksekken egzersiz yapmak hastalık bulgularını çok ciddileştirebilir” dedi.

Hastalıkların arttığı kış aylarında el yıkama, temiz gıda ve su tüketimi, aşılanma, hasta kişilerden olabildiğince uzak durma, iyi uyku, yeterli sıvı alımının direnci yüksek tutacak kuralların başında geldiğini ifade eden Şenol, antibiyotiklerin sık ve gereksiz kullanılmasının da hem vücuda yararlı bakterileri yok ettiğini söyledi./hürriyet