Dünyanın birçok yerinde yaşanan savaşlar, açlık ve felaketler nedeniyle toplumların sağlık yapılarının bozulmakta ve hastalık oranlarının giderek artmakta olduğuna işaret eden Baki Karaer, “Yaşanabilir bir dünya için bütün devletlerin birlikte hareket etmesi gerekirken özellikle egemen devletlerin uyguladığı politikalar nedeniyle dünyamız hızla kirlenmekte ve sağlıklı bir toplum için öncelikli şart olan sağlıklı yaşam alanları ne yazık ki günden güne azalmaktadır.Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2020 yılında, toplam hastalık yükünün yüzde 70'inin bulaşıcı olmayan hastalıklardan oluşacağı tahmin edilmektedir. Bulaşıcı olmayan hastalıklara gereken önem verilmez ise ne yazık ki sağlıklı birey bulmak imkansız hale gelecektir. Bu nedenle koruyucu sağlık önlemleri ve temel sağlık hizmetleri, ilgili bürokratların göz önüne alması gereken temel yaklaşım olmalı ve sağlığa verilen önem artırılmalı, tüm dünyada ve özellikle de ülkemizde koruyucu sağlık hizmetleri, sağlık politikasının ana eksenini oluşturmalıdır” diye konuştu.
“SAĞLIKLI YAŞA SAĞLIKLI YAŞLAN”
Dünya Sağlık Örgütü’nün bu yıl Dünya Sağlık Günü’nde ‘Sağlıklı Yaşa Sağlıklı Yaşlan’ sloganıyla hızla yaşlanan dünya nüfusuna dikkat çektiğine işaret eden Karaer, “Doğumların azalması ve yaşam sürelerinin uzaması da bunda büyük rol oynuyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Türkiye, yaşlı nüfusu en hızlı artan ülkeler içinde ilk üçte yer alıyor. 1998 yılından beri dünyada çocuklardan daha fazla, yaşlı birey yaşıyor. Ülkemizde 1950’li yılların sonunda kadınlarda 50 yıl, erkeklerde 46 yıl olan ortalama yaşam beklentisi, bugün kadınlarda 74 yıl, erkeklerde ise 70 yıl. 1980’li yıllarda genç bir nüfusa sahip olan ülkemizde 65 yaşın üzerindeki bireylerin oranı o zamanlarda % 4’ün altında iken bugün yüzde 7’yi geçmiş durumda. Artık yaşlı nüfusa sahip ülkeler sınıfında yer alıyoruz. İleriki yıllarda bu oranın daha da artarak 2050 yılında yüzde 18’lere ulaşacağı tahmin ediliyor. Halen ülkemizde 5 milyon civarında 65 yaş üstü birey mevcutken bunun 2025 yılında 8 milyona ve 2050 yılında da 12 milyona ulaşacağı hesaplanıyor. Bu sayı dünya üzerindeki birçok ülkenin toplam nüfusundan fazladır” şeklinde konuştu.
SAĞLIK HARCAMALARININ YARISI YAŞLILARA
Hastaneye kabullerin ve toplam hastane hizmetlerinin yüzde 36’sının ve tüm sağlık harcamalarının yüzde 50’ye yakın kısmının 65 yaş üstü bireyler tarafından kullanılmasının önemli bir problem teşkil ettiğine işaret eden Karaer, şunları söyledi: “Sağlık kurumları gelecekte bu yükün altından kalkmakta oldukça zorlanacaktır. Yaşlanan nüfusla birlikte Evde bakım hizmetlerine daha fazla ağırlık verilmesi gerekecek. Bu büyük sorunların yanında toplumun dinamik ve alışkanlıkları da hızla değişecek. Dünya üzerinde kullanılabilir zenginliğin yaklaşık yüzde 70’inin 50 yaş üstü kesimde olduğu hesap edilmektedir. Eğlence, seyahat, giyim, otomobil gibi birçok sektör reklamda hedef kitle olarak daha genç ve orta kesimi alıyor. İleriki yıllarda yaşlıların tüketim sektöründe odak noktası olacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. ‘Dünya Sağlık Örgütü’nün yaşlılık ile ilgili politikaları ve programları öncelikle yaşam kalitesi ve genel sağlığı daha iyi hale getirmeye odaklanmakta ve üretken, başarılı ve bağımsız bir yaşlanma hedeflenmektedir. Aktif yaşlanma ile amaçlanan sadece iyi bir sağlık durumu değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal yönden de aktif bireylerin günlük yaşamda sosyal, ekonomik, kültürel aktivitelerde bulunmasıdır. Aktif yaşlılar toplumsal yaşama önemli katkılarda bulunabilmekte ve gönüllü aktiviteler ve torunlara bakmak gibi ailevi görevlerin ekonomiye olumlu katkısı tartışılmazdır. Ayrıca, bireylerin sağlıklı yaşlanmasını sağlamak ve kamu kaynakları üzerindeki maddi baskıyı azaltma açısından çok önemlidir” 

 

Aydınpost'u Twitter üzerinden takip etmek için tıklayın!