Kılıçdaroğlu, olayın G-20 zirvesinde Başbakan Erdoğan-Rusya Devlet Başkanı Putingörüşmesinin hemen ardından gerçekleşmesine atıfla, “Uluslararası ilişkiler ülkelerin çıkarları üzerine inşa edilir, dostluklar üzerine değil. O da (Putin) ülkesinin çıkarlarını düşünecek. Yoksa Akdeniz’e nasıl inecek” diye konuştu. Kılıçdaroğlu dünkü grup toplantısında şunları söyledi:

Görkemli devletiz 

Kafası karışanlar için söylüyorum: Türkiye Cumhuriyeti kendi bölgesinin görkemli bir devlettir. Herkes bunu bilsin. Beşar Esad da bilsin, onun arkasına saklanan güçler varsa onlar da çok iyi bilsin. Bunu sadece onlar değil, Davutoğlu da bilsin, Recep Tayyip Erdoğan da bilsin. Türkiye’nin büyüklüğünü öğrensin, idrak etsinler.

Dilimiz söyleyemiyor

Bu bölgede laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olan, Müslüman çoğunluğu olan tek, biricik ülkeyiz. Bizim bu bölgede bin yıllık bir geçmişimiz var. Kimse bize bu bölgeyi altın tepsi içinde sunmadı. Alın teri döktük, mücadele ettik biz bu bölgede. Türk savaş uçağı uluslararası sularda düşürüldü, 1300 metre derinlikte. Pilotların akıbetini tahmin ediyoruz ama dilimiz söyleyemiyor. 4 postal bulundu. Onların sağ salim dönmeleri için dua ediyoruz. Onlardan umutla haber bekliyoruz. 
Bilerek düşürüldü

Hiçkimse Türk uçağının tesadüfen, bilinmeden düşürüldüğü yönünde bir şeye kapılmasın. Bugünkü teknoloji, bu uçağın bilerek düşürüldüğünü gösteriyor. Suriye adeta ‘Ben bir ders vermek istiyorum. Onun için uçağını düşürdüm’ diyor. 10 yıl önce Türkiye’nin savaş uçağının, komşularımızdan herhangi biri tarafından düşürülebileceğini düşünen var mı? Ne oldu da şimdi bizim uçağımız düşürüldü?

Sıçan geçer, yol olur

Hiçkimsenin aklına Türk uçağına fiske vurmak bile gelmezken, nasıl oluyor da şimdi bizim savaş uçağımız düşürülüyor? Eğer uluslararası caydırıcılığınız bir kez sınandıysa kaybedersiniz. ‘Sıçan geçer yol olur’ diye atasözümüz var. Bunu özellikle ülkeyi yönetenlerin unutmaması lazım. Eğer bir kez bir ülkenin caydırıcılığı sınanıyorsa, artık ondan sonra sizin güvenliğiniz, geleceğiniz tehlikede demektir. Suriye’nin pervasızlığı da affedilecek, unutulacak bir olay değildir. 

Türkiye’ye darbe vuran 

Tayyip Erdoğan, ‘Biz büyük devlet olarak sabrediyoruz’ diyor. ‘Savaş sebebi’ diyorsun ve susuyorsun. Türkiye’nin dış politikasına darbe vuran şey ‘savaş sebebi’ deyip de hiçbirşey yapmamak. Güçlü bir aktör olmazsanız kimse sizi dikkate almaz. Erdoğan’ın bir blöfü daha var, Gazze olayında esti gürledi. Başbakan’a sordum, ‘Gazze’ye giden gemilere savaş gemileri nereye kadar eşlik edecek? Eğer götürürsen alnından öperim’ dedim. Ne oldu? Dış politikada blöfün olmadığını bilmen lazım. Almış yanına Davutoğlu’nu ne olduğu belli değil.

CHP’nin rolü

Hiçkimse bu konuda ‘CHP görevini yapmadı’ diyemez. En başından, testi kırılmadan, ‘Yapmayın yanlış politika’ dedik, uyarı görevimizi yaptık. Uluslararası hukuktan kaynaklanan hakların sağlanması için verilecek mücadelenin sonuna kadar yanında olacağız. Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük devlet vakarına yakışan soğukkanlı tutumu, kendisine yönelen saldırılar karşısında vurdumduymaz olmasını gerektirmez.”

‘Asarım keserim’le olur mu?

SAYIN Erdoğan Türkiye’nin caydırıcılığına darbe vuran dış politikanızın bu ülkede açtığı derin yaranın farkında mısınız? Sizin kararlarınız artık Ortadoğu gazetelerinde alay konusu oluyor. Sizin Başbakanınızla alay ediyorlar. Bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı nasıl bu duruma düşebilir? Biz bunu kabul etmiyoruz. Ülkeyi kendilerinin yönettiği konusunda da ciddi endişelerim var. Asarım keserimle dış politika yapılır mı? Blöfle dış politika mı olur? Hamaset üzerine konuşmalar. Hiç kimsenin Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal çıkarları üzerinden poker oynamaya hakkı yoktur, olamaz da.

Fotoğraf için zirve

Savaş uçağımızı kimin vurduğu belli, nereye gittiği belli. 8 saat dile kolay. Neymiş beyefendi Brezilya’dan gelecekmiş. Neden ülkeye açıklama yapmıyorsunuz? İnsaf, bu ülke bizim ajanslarımızı bırakıp diğer ülkeleri mi izlesin. 5’inci maddeyle ilgili başvuru dahi olmadı. Bizi çağırdılar, gittik. Gazetelerde olan bilgileri bize söylediler. Amaç neydi, vatandaşa bir arada fotoğrafı vermekti.