"Bizler, Ataşehir daha Ataşehir olmamışken, gökdelenler yükselmemiş, sermaye sahipleri gözlerini henüz buralara dikmemişken Küçükbakkalköy'de yaşayan, buranın en eski yerlilerinden olan Roman yurttaşlarız." Ataşehir Küçükbakkalköy'de 28 Haziran'da barakaları yıkılan Romanlar, bugün (5 Temmuz) yaptıkları basın açıklamasında böyle diyorlar. 2006'da "Kentsel Dönüşüm" kapsamında Romanların yaşadığı mahallede yaklaşık 300 ev yıkılmıştı. Mahalleliden tapusu olanlar "zorla ya da isteyerek" evlerini satmıştı. Ancak evleri yıkılanların daire kiralayacak gücü olmadığı için yine aynı arsada baraka evler kurmuşlardı. 

Bianet'ten Nilay Vardar'ın haberine göre, 28 Haziran'da bu barakalar da belediye ekiplerince yıkıldı. Yaklaşık 50 aileden bazıları akrabaların yanına yerleşmiş, diğerleri ise eski barakaların civarında ara sokaklarda çadır bile olmadan yaşıyor. Hurdacılık yapan Dursun Çalgıcı, iki oğlu askerde olduğu için tüm aileye bakmak zorunda. "Belediye bizim burada oturmamıza bile kızıyor. Çadırsız yolda yatıyoruz. Kiralık ev arasak 'siz çingenesiz' diye kimse ev vermiyor." 

Sokakta solunum cihazına bağlı 
Sokakta kalan Romanlardan en müşkül durumda olan 60 yaşındaki solunum hastası Aydoğan Dalkoparan ailesiyle birlikte, bir yatak, solunum cihazı ve şemsiye altında bir haftadır sokakta. Eşi Nazmiye Dalkoparan, kağıt toplayarak geçindiklerini, oğlunun askerde olması nedeniyle de geçimlerini sağlayamadıklarını söyledi. "Kocam 30 senedir hasta. Komşudan elektrik çektik. Tüp doldursak çok pahalı. Komşu da kaç gün elektrik verebilir ki. Geçen günkü yağmurda sırılsıklam olduk dışarıda. Çocuğum askerde, gazetede görmüş barakaların yıkıldığını, 'firar edeceğim' diyor. Tek istediğim sığınacak bir yer. Versinler çocuklarıma bir iş, kazandıkları parayla kirayı öderiz. Hangi devirde yaşıyoruz. Başbakan'dan tek istediğimiz bu." 

"Önce çocuğa yatacak yer verin" 
İsmini vermek istemeyen bir erkek, tapusu olmasına rağmen evinin 2006'daki yıkımda "yanlışlıkla" yıkıldığını, dava süreci devam ettiği için de barakasının yıkılmadığını ama her an yıkımı beklediklerini söyledi. "Kimse kiralık ev vermiyor 'esmersin, kötü giyimlisin" diyor. Biz sanki bu ülkenin evlatları değiliz. Açılım yaptılar, ne oldu? Ne barınma hakkımız var, ne çocukların eğitim hakkı var. Beş tane torunum var; nasıl okula gidecekler. Sonra çocuğu okula göndermeyince gelip ceza kesiyorlar. Önce bu çocuğa yatacak yer verin." 

Boyacılık yapan Hakan Coşkun, "Dışarıdan gelip çocuklara yemek veriyorlar. Biz sağlam insanlarız, çalışmak istiyoruz" dedi. İlknur Yüksekova, eşinin sabıkalı olmasından dolayı iş bulamadığını söylüyor, üç çocuğunu nasıl okula göndereceğini soruyor. "Artık kâğıt da toplayamıyorum, belediye ekipleri el arabasına el koyuyor. Işıklarda çiçek sattırmıyorlar. Çiçekleri alıp kırıyorlar Çocuklar okula aç gidip aç geliyor. İş istiyoruz. Kümes gibi olsa da bir yer istiyoruz" diyor. 

"Roman açılımı dediler..." 
Küçükbakkalköylü Romanlar adına basın açıklamasını okuyan Volkan Kümicin, bugüne kadar Romanların, her alanda ayrmcılığa uğradığını söyledi. "Romanız diye çocuklarımızı okula kaydettirmek istemediler. Çalışmak istedik, iş vermediler. Ev tutmak istedik, 'size verecek evimiz yok' dediler. Topluca yaşadığımız mahallelerden ikametlerimizi sildiler." Siyasilerin "Roman açılımı" kapsamında kendilerine barınma sözü verdiğini söyleyen Kümici, 2006'da yaşadıkları ilk yıkımı hatırlattı. 

"2006'daki olaylı yıkımda tapu tahsis belgesi olanlarımızın bile evleri yıkılmıştı. Üzerimize gaz bombaları atılmış, çocuklarımız gözaltına alınmıştı. Eşyalarımızı bile almamıza izin verilmemiş, hakarete ve dayağa maruz kalmıştık. Çoğumuz hak sahibi olduğumuz arsalarımızı üç kuruşa satmaya mecbur edildik. Yerlerini satmayı kabul etmeyenlerimiz için ise mahkemelerin sonuçlanmasını bile beklemediler. Bizi kalabalık ailelerimizle ufacık barakalara, çadırlara mahkûm ettiler. Şimdi de barakalarımızı yıkarak bize son darbeyi vurdular." 

"Sağlıklı barınma ve yaşama hakkı sağlayın" 
Kumiçin, "Barınma hakkı"nın en temel insan hakkı olduğunu söyleyerek, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne, Ataşehir Belediyesi'ne, Ataşehir Kaymakamlığına, Kadıköy Belediyesi'ne ve Meclis'teki tüm siyasilere seslendi: 

Hepimize sağlıklı barınma ve yaşama imkânı sağlayın! 

CHP'li Ataşehir Belediyesi'nin basın danışmanı Cafer Özilhan, yasaların öngördüğü biçinde yıkım yaptıklarını, yerel bir yönetim olarak yiyecek yardımından daha fazlasını yapamayacaklarını söyledi. "Yapabileceğimiz bir şey yok; arsalar şahıslara ait; kendilerine teslim edilmesini istiyorlar. Biz sadece barakları yıkmak zorunda kaldık. Kendilerine her gün iki öğün yemek veriyoruz.. Kendisine yapılan maddi yardımın kesileceğini düşündüğü için solunum hastası sağlık kuruluşuna gitmeyi kabul etmiyor." (Bianet)