DÜNYA basını dün “Frank Ribery 70 milyon Euro"ya Manchester United"a transfer oluyor” haberiyle çalkalanıyordu... Cristiano Ronaldo"nun sezon sonu Ada"dan ayrılma ihtimaline karşılık İngiliz devi ManU, Bayern Münih"in Fransız yıldızına göz koymuştu. Ribery ile çıkan her haber Türkiye"de özellikle G.Saraylılar"ın içini burkuyor. Sarı-kırmızılı kulübün elinden "sıfır" bonservisle kaçan Ribery oynadığı her maçta, her transfer haberinde G.Saraylılar"a “Off” çektiriyor. İsterseniz bugüne kadar hiç okumadığınız, hiç duymadığınız bir Frank Ribery transfer hikâyesi anlatayım size...

TARİH 2005 Ocak ayının 7"si... Zamanın G.Saray Başkanı Özhan Canaydın ile sohbet ediyoruz. Bana “Transferde ilgilendiğimiz birkaç isim var. Senin aklında kimse var mı?” diye soruyor... Ben de cevap olarak “Kimler var?” diye kontr bir soru yöneltiyorum kendisine... “Bayern Münih"ten Ze Roberto ile görüşüyoruz” diyor... Benim cevabım ise şu: “Başkanım Ze Roberto"yu alamazsınız. Hem pahalı, hem de sözleşmesini uzatabilmek için G.Saray"ı kullanıyor. Hem daha ucuz hem de daha alınabilir futbolculara yönelseniz...” Başkan hemen arkasından soruyor: “Kimi alabiliriz?”

“ÖZTÜRK ÇÖZER!”

BU sorunun cevabı sonra çok tartışılacak olayların da başlangıcı oluyor: “Başkanım Metz"de Frank Ribery diye bir oyuncu var. Çok iyi ve şu anda kulübüyle sorunlu. Sizin yönetiminizdeki Adnan Öztürk Arcelor"un Türkiye"deki CEO"su. Arcelor da Fransa"da Metz"in sahibi. Öztürk, Ribery ile ilgilenirse bu transferi hem ucuza bitirir, hem de oyuncuyu sorun çıkmadan Metz"den alabilir.” Bu görüşmenin üzerinden uzun bir süre (yaklaşık 3 hafta) geçiyor...

G.SARAY (Dönemin futbol şubesinden Fatih Gökşen) Münih"e Ze Roberto"ya gidiyor ama oyuncu ile görüşemeden İstanbul"a eli boş şekilde dönüyor... Ocak ayının 28"inde benim telefonum çalıyor. Arayan Adnan Öztürk... “Gökmen bizim başkana bir futbolcu söylemişsin. Adını tekrarlar mısın?” diyor... Başkan ben Ribery ismini söylediğimde not tutuyordu ama tahmin ediyorum o notu kaybetmişti. “Sayın Öztürk Frank Ribery o oyuncu” diye cevap veriyorum. Teşekkür edip telefonu kapatıyor...

30 Ocak"ta Adnan Öztürk Fransa"dan bir kez daha beni arıyor: “Oyuncu ile görüşüp anlaştım. Kulüp de tamam. Yarın Ribery ile birlikte İstanbul"a dönüyorum.” “Hayırlı olsun” diyorum... Tabii ertesi gün için atlatma haberi yapmayı da ihmal etmiyorum...VATAN"da çıkan haberin manşeti şu: “Son aday Ribery!” 31 Ocak"ta ise akşam saatlerinde bu kez sayın Canaydın arıyor: “Senin söylediğin oyuncuyu aldık. Artık günahı da sevabı da senin.” Başkan böylece ipin ilmiğini benim de boynumdan geçiriyor. Olası bir aksi durumda suçlu o andan belli: “Gökmen Özdemir.” F.Bahçe"nin spektaküler transferi Nicolas Anelka ile birlikte aynı saatlerde iniyor İstanbul"a Ribery... Gazetelerde manşetler hazır bile: “Anelka"nın bonusu!”

GEL zaman git zaman Ribery"nin kim olduğu ortaya çıkıyor. Marsilya hemen kapıyı çalıyor: “Size 7 milyon Euro.” G.Saray kabul etmiyor. Çünkü sözleşmede madde var ve aynen şöyle: “Ribery G.Saray"dan bir takıma transfer olacaksa kulübe 10 milyon Euro getirmek zorunda.” Metz"de aylık 10 bin Euro artı maç başına 8 bin Euro"ya oynayan Ribery"nin maliyeti G.Saray"a yıllık 475 bin Euro... Bonservisi için ise anlaşma şu şekilde: “2005"in ilk yarısında kiralık... Bonservis 2 milyon Euro. Eğer G.Saray beğenirse Temmuz 2005, Aralık 2005, Temmuz 2006 ve Aralık 2006"da 4 eşit taksitte parayı öder ve Ribery"nin bonservisini alır.” Ödemeler için de Adnan Öztürk şirketine ve Metz"e kişisel kefaletini verir...

BUNUN ADI RESMEN SOYGUN

İŞTE tüm Avrupa transfer piyasasının “soygun” dediği gelişmeler de bundan sonra başlıyor. G.Saray Genel Sekreteri Sinan Kalpakçıoğlu (Şu anda kulübe karşı dava açan QVT"nin mali danışmanı) başkanın kapısını çalıyor ve şöyle diyor: “Sayın Canaydın, Metz kulübü avukatı Jean-Louis Dupond (Kendisi Ali Lukunku transferinde G.Saray tarafıydı) aradı. Metz"in avukatıymış. Metz Fransa"da çok sıkışmış. Bilançosunu eşitlemek için acil paraya ihtiyaç duyuyormuş. Eğer biz parayı hemen ödersek yüzde 5 indirim yapacaklar. (1 milyon 900 bin Euro)” Başkanın altından girip üstünden çıkan Sinan Kalpakçıoğlu Canaydın"ı ikna ediyor. G.Saray parayı çıkartıp oyuncuyu alıyor: 24 Mayıs 2005.

ÇÜNKÜ esas gelişme bu tarihten sonra başlıyor... G.Saray Ribery"nin 90 günlük 138 bin Euro"luk alacağını geciktiriyor. Ve Ribery 13 Haziran"da serbest kalıyor. 1 milyon 900 bin Euro"yu ödeyen G.Saray 138 bin Euro"yu ödeyemiyor. Bu konuda ne dönemin sportif direktörü Bülent Tulun ne de Sinan Kalpakçıoğlu yönetime “Bu parayı ödemezsek Ribery bedava serbest kalır” uyarısını yapmıyorlar. G.Saray kiralık olarak oynattığı Ribery"nin bonservisini de üzerine geçirip Fransız yıldızı boşa çıkartmış oluyor. Bonservis ödenmese Ribery en fazla Metz"e geri dönebilirdi.

138 BİN EURO İÇİN KAÇTI!

RIBERY"NİN kulübe yolladığı 13 Haziran tarihli fesihnameden (fesihnameye kadar Ribery"nin menajeri kulübe 6 ihtarname yolluyor. Ama Sinan Kalpakçıoğlu"nun bundan haberi olmasına rağmen yönetimi bilgilendirmiyor) sonra G.Saray 14 Haziran"da Ribery"e 307 bin Euro ödüyor. Ama geç (!) kalıyor. Hem 1 milyon 900 bin Euro, hem 307 bin Euro çöpe gidiyor. Marsilya da Ribery"yi bedavaya alıyor. Ardından da 30 milyon Euro"ya Bayern Münih"e satıyor. Şu anda ise Ribery"nin ederi tam 70 milyon Euro... Talibi ise Manchester United...

AVRUPA"NIN saygın menajerlik şirketleri G.Saray kulübünün içerisinden yardım olmadan Ribery"nin elini kolunu sallayarak Marsilya"ya gitmesinin imkânsız olduğunu belirtiyorlar. Kulübün iki profesyoneli Sinan Kalpakçıoğlu ve Bülent Tulun bu elden kaçırışın ardından 2 yıl daha G.Saray"da görev yapıyorlar. Unutmadan da ekleyelim... G.Saray"ın bu transferden kaybı 10 milyon Euro... Sözleşmede de belirtilen rakam 10 milyon Euro"ydu. Çünkü Ribery"nin o günkü değeri 70 milyon Euro değildi..