ADÜ Rektörü Cavit Bircan 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasındaki “Demokrasi Mitinglerinde” ateşli konuşmalar yaptı… Elinde sopa nöbet tuttu.

O meydanlarda gösterdiği cevvaliyette partililere adeta taş çıkarttı…

Bu gün dahi hız kesmeyen süratinin maşallahı var… Ne milletvekilleri ne il başkanı ne de Başbakan yetişebiliyor(!)

Baktı, gördü referandum için Başbakan propaganda sürecini başlatmıyor..”vakit geçiyor.. bari ben öncülük edeyim” dedi..rektörlere “evet” çağrısıyla startı o verdi.

Hocamız bu öncülüğüyle takdir bekliyordu ama taltif yerine Başbakan’ın bütün “akıncı beyleri”  için kullandığı “işgüzarlar” azarına muhatap oldu.

Ama ne gam… Bu yola bu can feda…

Yine baktı,gördü.. AK Parti’ye uzanan diller var(!)..kimse de gıkını çıkarmıyor..o yalın kılıç çıktı meydana.. AK Partiyi,AK Partililerden gelecek tehlikeye(!) karşı korumaya aldı.

Aynı refleksle Cumhurbaşkanını..hükümeti..AK Parti il yönetimini..mevcut iktidar milletvekillerini suçlayıcı,küçük düşürücü davranışlarda bulundu,diye AK Parti kurucu il başkanı.. 22.dönem milletvekili A.Rıza Acar’ı FETÖ’cü suçlamasıyla şikâyet etti.

İyi, hoş da… Görev tanımına girmeyen bir alanda bu kadar cengâverlik niye?

AK Parti üyeliği devam eden Sayın Acar bu derece ağır bir disiplin suçu işlemişse Hoca’ya ne?

Varsa bir suç parti disiplin kurulu ne güne duruyor, gereğini yapar değil mi?

Yoksa kimseden habersiz birileri Hoca’yı partiye gizli müfettiş ya da “kayyım” mı tayin etti?

Yoksa AK Parti’ye yönelik bir tehlike sezinledi de durumdan vazife çıkarma gereği mi duydu?

O partililere “sizi yönetenler kalkanlıkta yetersiz kalıyor..sizin adınıza en iyi cengi ben yaparım,”  mı demek istiyor?

Yoksa niyeti milletvekili.. Büyükşehir Başkanı olmak da o vatandaşa mesaj mı vermek istiyor?

Ya da Hoca’nın kraldan fazla kralcı kesilmesinin altında yatan geçmişi ile ilgili başka bir bit yeniği mi var?

Velhasıl olağanüstü bir durum yokken..AK Parti’deki bütün görevliler yerli yerinde dururken Hoca’daki bu telaş niye?

Herkesin merak ettiği cevap Ahmet Hakan’dan…

Hani bir Beytüşşebap Kaymakamı vardı…15 Temmuz sonrası sosyal medya paylaşımları cümle AK Partililere “ne kahramanlar var,” dedirtmişti.

Sonrasında da o herkesi hayrete düşürmüş.. Bylock kullandığı iddiasıyla tutuklanmıştı.

Ahmet Hakan’ın işte o kaymakam hakkında yazdıkları (20.01.2017 Hürriyet ) aslında cümle “hızlıları” tasvir eden bir yazıdır.

“Kim aşırı kahramanlık taslıyorsa…

Kim kafayı olmayacak biçimde çıkarıyorsa…

Kim Başbakan’dan çok hükümetçilik yapıyorsa…

Kim sınırlarını ve haddini aşıyorsa…

Kim mübalağa cenk ediyorsa…

Kim egemenlik arkasına saklanıp sağa, sola kurşun sıkıyorsa…

Bilin ki, o kişinin saklayacağı çok şeyi vardır.”

MEHMET ERDEM NE DEMEK İSTEDİ?

Tecrübeli siyasetçi Mehmet Erdem’in geçtiğimiz günlerde gazetelerde yer alan “mevcut sistem Recep Tayyip Erdoğan’a halel gelmediği sürece devam edebilir” sözleri vatandaşta kafa karışıklığı yarattı.

Ve zihin dağınıklığının göstergesi onun bu sözleri kendini tanıyanları hayal kırıklığına uğrattı.

Çünkü o sözler  “bu Anayasa değişikliği Recep Tayyip Erdoğan’a yeni bir gömlek dikme ihtiyacından doğmuştur” şeklindeki muhalefet tezine haklılık kazandırmaktan başka bir işe yaramamıştır.

Cumhurbaşkanına yönelik herkesin bilmediği bir tehlike var da bu değişiklikle o mu bertaraf edilmek isteniyor”,şeklindeki yorumlar da işin cabası…

Ayrıca 94 yılda 65 hükümet kurulmasını koalisyonlara bağlamak.. getirilecek sistemle onun yol açtığı istikrarsızlığın önüne geçileceği tezi değişikliğin haklılığını anlatmaya tek başına yetmez.

Çünkü siyaset matematikten bağımsız bir meslek değildir.

Söz konusu 65 hükümetten 10’u 1Kasım 1923-25 Ocak 1939 arası Atatürk döneminde, sekizi de 1939- 22 Mayıs 1950 İnönü devrinde kurulmuştur.

Bu gün getirilmek istenen partili Cumhurbaşkanlığı ile gerek Atatürk gerek İnönü dönemindeki yönetim şekli, aralarında farklar olsa da, siyasi istikrar açısından bir birine benzer sistemlerdir.

Ayrıca 65 hükümetten sadece 23’ü koalisyondu. Geride kalan 42’si tek parti hükümetiydi.

Bunlardan 10’nun toplam ömrü ise 32 yıldır ki, hükümet başına 3,2 yıl düşer. Bu da demokratik parlamenter sistemle idare edilen Ülkelerde normal bir süredir.

Demem o ki, Mehmet Erdem’in dediği şekilde 94 yılda 65 hükümet kurulması istikrarsızlık nedeni olmadığı gibi Cumhurbaşkanlığı sistemi için geçerli yegâne gerekçe de değildir.

Kaldı ki, 65 hükümetin sekizi de 18 Kasım 2002’den günümüze meclis çoğunluğunu elinde bulunduran AK Parti tarafından kurulmuştur.

Bu demektir ki, Sayın Erdem değişikliği savunmada muhataplarınca makul karşılanacak.. kendisini de haklı gösterecek.. başka gerekçeler bulmak zorundadır.

Diğer yandan bu manzara Anayasa değişikliği hakkında AK Parti’de bırakın teşkilatları vekillerin bile düşüncelerinin netleşmediğinin bir göstergesidir.

Hâsılı kelam, Mehmet Erdem’in zihin karmaşıklığını yansıtan o sözleri “evet” diyeceklerin aklını karıştırmaktan “hayır” taraftarlarının ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramamıştır. 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA