AKP 3. Olağanüstü Kongresi 21.05.2017 günü Ankara Spor Salonunda yapıldı. Salonda Dev Türk bayrağı asılan salonda, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın posterleri yer aldı.

Kongre, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın salona gelmesinin ardından başladı. "Yeni Atılım Dönemi; Demokrasi, Değişim, Reform" temasını taşıyan kongrede önemli mesajlar verildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği mesajların, gelecekle ilgili değerlendirmeler açısından iyi okunması gerekir.

 

Birinci mesaj

Erdoğan salonu selamladıktan sonra “19 Mayıs’ı geride bıraktık. Gençliğin dinamizmi ile geleceği buluşturduk. Bu vesileyle coğrafyamızdaki ilk devletimizi kuran Süleyman Şah’tan Gazi Mustafa Kemal’e kadar bu toprakları vatanımız haline getiren tüm abide isimleri rahmetle anıyorum” dedi.

Salonda Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Recep Tayyip Erdoğan ve Binali Yıldırım posterleri yer aldı.

Erdoğan’ın konuşmasında özellikle Gazi Mustafa Kemal vurgusu, bu konudaki hassasiyetleri biliyorum, bu benim içinde önemli demek istedi.

 

İkinci mesaj

Erdoğan konuşmasında “AK Parti demokrasinin teminatıdır. AK Parti değişimin teminatıdır. AK Parti reformun adresidir.” dedikten sonra “kim dönerse dönsün biz dönmeyiz bu yoldan.” diyerek cümlesini bitirdi.

Erdoğan bu sözleriyle, değişim ve reform kavramlarını işledi. Kongrenin temasının da "Yeni Atılım Dönemi; Demokrasi, Değişim, Reform"  olduğu dikkate alındığında bu algı ısrarla topluma verilmeye çalışıldı. Ama ne yapılacağı, değişim ve reformun nasıl ve ne şekilde gerçekleşeceği hususunda hiçbir ayrıntı verilmedi. Bunun anlamı ne? Değişim ve reform gerçekleşecek. Bunu zaman içinde göreceksiniz demek istedi.

 

Üçüncü mesaj

Erdoğan konuşmasında “Kimseye eyvallahımız yok.” dedi. Bu sözleriyle yurt içi ve yurt dışındaki muhataplara karşı “Eyyyyyy…” diye başlayan hitap şeklini devam ettireceğini açıkça ifade etti.

 

Dördüncü mesaj

Erdoğan, “Eksiklerimiz hatalarımız elbette olmuştur ama ihanetimiz asla vaki değildir.” sözleriyle daha önce de yaptığı gibi küçük bir özeleştiri yaparak hatalarının olabileceği vurgusunun altını çizdi. Fakat konuşmasının devamında önceki sert tavrını devam ettirdi.

 

Beşinci mesaj

Erdoğan “17-25 Aralık emniyet yargı darbe girişiminin ardından çağrı yaptık. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olan bu yapıyla ilişkinizi kesin dedik. Çağrımız üzerine bu ihanet çetesiyle ilişkisini kesenler kendilerini kurtardılar. Ama iletişim programlarını kullanarak, bankalarına para yatırarak destek olanlar için yapacak bir şeyimiz kalmadı. Türkiye’nin ve Türk milletinin bu örgütün bir başka ihanet teşebbüsüne daha tahammülü yoktur. Eğer bu mücadele gerektiği gibi yürütülmezse ülkemiz daha büyük tehlike altında kalacaktır. O yüzden bütün milletimizi ucu en yakınımıza da uzansa mücadeleye davet ediyorum. İtirafçılık oyunları ile mücadelenin sulandırılmasına izin vermeyeceğiz. Bu konuda önümüzdeki dönemde çok daha hassas, çok daha kararlı bir mücadele yürütülmesini temin edeceğiz.”  ifadeleri ile FETÖ operasyonlarına bakışı ile ilgili ayrıntıyı verdi.

Bu sözleri ile açıkça, etkin pişmanlık ifadelerinin daha hassas ve dikkatli değerlendirileceğini anlatmaya çalıştı.

 

Altıncı mesaj

Erdoğan “OHAL ne zaman kalkacak diyorlar. Ben de onlara diyorum ki Fransa’da 15-20 tane terörist ayağa kalktı. Öldürüldü ve Fransa 1-1,5 yıl OHAL ilan etti. Benim ülkemde devlet yıkılmaya çalışılıyor ve biz 249 şehit veriyoruz, 2 bin 193 gazimiz var. Ya siz ne yüzle bize OHAL’in ne zaman kalkacağını soruyorsunuz? Kalkmayacak. Bu ülke huzur ve refaha kavuşuncaya kadar OHAL neden kalksın? Göreve geldiğimizde uzun yıllar OHAL vardı. Şimdi ise dün bir bugün iki.” dedi.

Bunun anlamı açıkça şu; olağanüstü halin kalmayacak, ülke bu olağanüstü hal KHK ları ile yönetilmeye devam edilecek.

 

Yedinci mesaj

Erdoğan, “AB üyelik süreci birliğin riyakâr tutumu yüzünden çıkmaza girmiştir… AB’nin artık ülkemizin onurunu hiçe sayan ikiyüzlü tavrına daha fazla tahammül etmek zorunda değiliz. AB ya bize verdiği sözleri tutar ya da herkes kendi bildiğini yapar. Bizim tercihimiz her şeye rağmen yolumuz AB ile devam etmektir. Burada kararı verecek olan AB’dir.” şeklinde beyanda bulundu.

Açıkça, AB ile ipleri koparmadı ve kapıyı açık bıraktı. Ama “oyunu benim kurallarımla oynayacaksanız buyurun” dedi.

 

Sekizinci mesaj

Erdoğan “AK Parti olarak artık işimiz daha zor. Artık yüzde 34 ile hatta yüzde 49,5 ile iktidara gelme şansımız kalmadı. Artık çıta yüzde 50+1’dir… Bunun ne kadar zor olduğunu önce cumhurbaşkanlığı seçiminde ardından 16 Nisan referandumunda gördük. 2 ayaklı bir program yürüteceğiz. Bir yandan demokratik kazanımlarımızı daha ileri götürürken diğer yandan ekonomik yatırımlarımızı artıracağız. Bugün de en önemli güç kaynaklarımızdan biri belediyelerimizdir…” şekline beyanda bulundu. 

Bu sözlerdeki denklem dikkatle irdelenmeli. Öncelikle bu beyanların altında, referandum sonucundan bir memnuniyetsizlik yatıyor. Recep Tayyip Erdoğan bu memnuniyetsizliğini örtmeye çalışarak, halkın uyarısı şeklinde yansıtmaya çalışıyor. “Artık çıta yüzde 50+1’dir” ifadesi halkın desteğinin azaldığının farkındayım, gereğini yapacağım algısını işliyor.

Bu denklemdeki ikinci mana ise çözüm yolunun anlatılması. Erdoğan çözümü “Bir yandan demokratik kazanımlarımızı daha ileri götürürken diğer yandan ekonomik yatırımlarımızı artıracağız” şeklinde açıklıyor. Aslında OHAL konusundaki açıklamasından sonra, nasıl demokratik kazanımların daha ileri götürüleceği sorusu cevapsız kalsa da, yaşanan süreçteki eksikliklerin belirlenmesi açısından durumun farkında olduğu algısını ifade ediliyor.

 

Dokuzuncu mesaj

Erdoğan “Bugün de en önemli güç kaynaklarımızdan biri belediyelerimizdir. AK Parti vizyonuna uygun belediye başkanlarına ihtiyacımız var. Şehirlerine ve partimize yük olan değil şehirleri ve partimizi omuzlayan belediye başkanlarımızla yola devam edeceğiz.” ifadesi ile gelecekte ağırlık vereceği yapılanmayı açıklamış oldu. 

Erdoğan bu mesajla açıkça, önümüzdeki süreçte belediyeler daha da önem vereceğini ifade etti. Bu beyanlarda teşkilatın yenileneceği mesajı da ağırlığını hissettirdi.

 

Onuncu mesaj

Erdoğan “Hiç kimse kendisini ötekileştirmiş hissetmesin, kimse özgürlük alanın tehdit altında görmesin, kimse geleceğinden endişe duymasın. Bu ülkede tüm bireyler birinci sınıf vatandaştır. Kimseden illa bizi sevmesini isteyemeyiz ama herkesten bizi dinlemesini, anlamaya çalışmasını istemek hakkımızdır.” şeklinde beyanda bulundu.

Bu mesajla Erdoğan, referandum sürecinde oy vermeyen % 50’ye seslenerek, korkmayın, korkacak bir şey yok demeye çalıştı. Recep Tayip Erdoğan, referandum sürecinde oy vermeyen kesimin rahatsızlığının farkında ve o rahatsızlığı gidermeye çalıştı. Fakat olağanüstü hal koşullarının ve hak ihlallerinin yaşandığı süreçte bu sözlerin ne kadar ikna edici olduğunu hep birlikte göreceğiz.

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA