Aydın Ziraat Odası Başkanı Rıza Posacı ,Dünya Gıda Günü’nün bu yıl Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin ev sahipliğinde “Küresel Gıda Fiyatları: Krizden İstikrara” teması altında Dünya Gıda Örgütü (FAO) ile birlikte düzenlendiğini hatırlattı. Posacı; Dünya Gıda Günü’nün önemi ve anlamına uygun olarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı toplantı salonunda düzenlenen stantta Aydın’ın değişik bölgelerinde yetiştirilen incir, kestane, zeytin ve zeytinyağı, antepfıstığı, künar, yer fıstığı, nar, balık, üzüm, değişik konserveler ve pamuk gibi ürünlerin tanıtıldığını belirtti.
Toplantıda, Somali ve diğer bazı Afrika ülkelerinde yaşanan açlık ve kıtlık sonucunda ortaya çıkan acı tablo, dünyada yaşanan açlık ve yetersiz beslenme ile gıda güvencesi konusunun ele alındığını anımsatan Rıza Posacı, “FAO yüklendiği bu misyon çerçevesinde yıllardır çok önemli çalışmalar gerçekleştirmiş, dünya ülkelerini açlık ve yetersiz beslenme konusunda uyarabilmek ve tedbirler geliştirebilmek amacıyla 2050 yılına kadar dünyada gıda üretiminin yüzde 70 oranında artırılması gerektiği belirtilmiştir. Açlıkla mücadelede daha fazla gıda üretmenin tek başına yeterli olamayacağı, günümüzde dünya nüfusunu besleyebilecek miktarda gıda üretimi yapılmasına rağmen sorunun devam ettiği, bu bakımdan sorunun gıda üretimiyle değil, gıdaya erişimle ilgili olduğu belirtildi ve özellikle gelişmiş ülkelerin konu hakkında yeterince hassas davranmadıkları, açlık ve yoksulluk üzerinden dünya siyasetine müdahale ettiklerinin görüldüğü vurgulanmıştır” diye konuştu.
FAO tarafından gerçekleştirilen toplantılara, yayınlanan deklarasyonlara ve yapılan çalışmalara rağmen Somali’de yaşanan felaketin bir benzerinin her yıl başka ülkelerde yaşanıyor olmasının ilginçliğine değinen Posacı, “Bu durum, gelişmiş ülkelerin dünyada açlığı ortadan kaldıracak tedbirlerin alınması konusunda samimi olmadıklarını göstermiştir. ABD ve AB gibi tarımsal üretim fazlası olan ülkelerin kendi üretim fazlalıklarını pazarlayabilmek için Somali gibi gelişmekte olan ülkelerin tarım sektörlerini ve ekonomilerini destabilize ettikleri, bunun yanında ‘Gıda Yardımı’ adı altında bu ülkelere ücretsiz veya çok ucuz olarak verilen tarımsal ürünler iç pazarlarda yerine aldığında, üreticiler bu fiyatlarla rekabet edemediklerinden gittikçe tarım dışı kaldığı, dışa bağımlılığın artarak devam etmesi ile tarımsal üretimin giderek nasıl yok edildiği ifade olunmuştur. Bu bakımdan, gelişmekte olan ülkelere ‘Gıda Yardımı’ adı altında yapılan ve çöküntüye sebep olan bu tür yardımların yerine, tarımı sürdürülebilir kılacak teknoloji ve finansman desteği sağlanmasının daha faydalı olacağı değerlendirilmiştir” şeklinde konuştu.
Dünya Bankası’nın son raporunda gıda fiyatları, mevsim değişiklikleri, tsunami, deprem felaketleri, kuraklık ve terör olaylarıyla bağlantılı olarak fakir ülkelerin kaldıramayacağı boyutta arttığını, dünyanın 80 gelişmekte olan ülkesinin, kendine yeterli gıda maddesini üretemediğini ve ihtiyaçlarını küresel pazarlardan sağlamak zorunda kaldıkları belirtilmekte olduğuna değinen Posacı, şunları söyledi: “Açlık tehdidi artık, belli bir coğrafya ile sınırlı olmaktan çıkmış olduğu, insanlığın geleceğinde büyük çatışmaların yaşanacağının işaretlerini verdiği ifade olunarak, yaşanılan ekonomik kriz beraberinde ‘Küresel Fakirleşmeyi’ getirdiği, buna karşılık dünya gıda fiyatlarının sistemli olarak tırmandığı ve tırmandırıldığı belirtilmiştir. Türkiye’de ve dünyada tarım sektörünün ilk hedefi gıda üretmek ve dünya nüfusunu beslemek olmalıdır. Ülkemizde ve dünyada gıda güvenliği sağlandıktan sonra, yani her insanın yeterli ve dengeli beslenebileceği bir üretim seviyesine ulaşıldıktan sonra, çevre ve doğal kaynaklarımızın da korunması kaydıyla, en karlı ve en ekonomik üretim dalı ne ise o dalda üretim yapılması gerektiğidir. Hassasiyetimiz, dünyada açlık ve yetersiz beslenme yaşanırken, tarım arazilerinin başka amaçlarla kullanılmaması konusudur”