Tartışmaları ve polemikleriyle bir biçimde ülke gündemine girmeyi başaran Altın Portakal Film Festivali bu yıl hızlı davrandı. Festivale iki aydan fazla süre var ama jüri tartışmanın odağında...

Altın Portakal’ın jürileriyle, olmadı katılan filmleriyle, olmadı film ekiplerinin çıkışlarıyla hiç olmadı bir magazin haberiyle her daim tartışılan bir festival olması ‘vaka-i adiye’den. Yani bir vesileyle memleket gündemine girmesi, kendisini ön sıralara kadar fırlatması Altın Portakal’ın genetik kodlarında var.

Ama bu yıl tartışma biraz erken başladı. 6-12 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek festival, 2.5 ay öncesinden memleket gündemine oturdu. Önce Hülya Avşar ’ın jüri başkanı olması tartışma yarattı. Derken önceki gün jürinin diğer isimleri açıklandı.

Dün ise Kutluğ Ataman ve Levent Kırca’nın jüriden çekildikleri haberleri geldi. Kırca, Hülya Avşar ’ın jüri başkanlığını kabul etmediğini belirtirken; Ataman dün Twitter ’dan açıklama yaparak çekilme gerekçesinin Avşar olmadığını belirterek başarılar diledi. Kulislerde ise Kırca’nın yerine daha öne uluslararası yarışma jürisi olacağı belirtilen Cem Özer ’in jüride yer alacağı konuşuluyor.

Her festival uymayabilir ama genel temayül önce jüri başkanının belirlenmesi, ardından jüri üyelerinin seçilmesidir. Ama festival yöneticisi Göksel Kumsal’ın söylediklerinden anlıyoruz ki, Avşar’ın ismi ortaya atılmadan önce jüri üyelerinin büyük çoğunluğu belirlenmiş.

İkinci temayül başkanın ‘deneyimli’ bir yönetmen ya da nadiren oyuncudan seçilmesidir. Örneğin 2008’de Tuncel Kurtiz ’i ya da iki yıl önce Cannes’da Robert de Niro’nun jüri başkanlıklarını kimse tartışmadı.

Bu temayüllerin onlarca yıllık deneyimlerle oluşturulduğunu hatırlatmakta yarar var. Öte yandan Kutluğ Ataman’ın ayrılmasıyla beş oyuncunun yer aldığı jüride hiç yönetmen kalmadı. Jüride yapımcı olmaması ise başlı başına bir sorun.
Herkes elindeki malzemeye durduğu yerden bakar ve değer katar. Kimi Türkiye ’nin en köklü film festivalinin ülke sinemasını temsil eden ve kapsayan bir noktaya ulaşması için eleştiriler yöneltir; kimileri çıkartacağı magazin haberlerinin kokusunu aldığı için yanlış uygulamalara alkış tutar.

Üstelik bir paragraflık görüşün “Jüri üyeliği doğal, ancak başkan olması hem ona hem ülke sinemasına haksızlık” bölümünü alarak “İyi bir doktor, ama Tabipler Odası Başkanı olamaz gibi hastalıklı bir düşünce bu” diye yazar. Elli yıllık festivali tartışma biçimi ‘hastalıklı’ bir noktaya gelmişse aynı dilden cevap vermekte zorunlu: ‘Her doktor Tabipler Odası Başkanı olabilir. Ama bir pratisyen, beyin ameliyatı yapamaz.”

Altın Portakal iyi bir festival olsun, magazini kendiliğinden gelir zaten. Doğası böyle...

Yeni isimler haftaya açıklanacak

Altın Portakal’ın jürisini oluştururken nelere dikkat ettiniz?

Altın Portakal Jürisini oluştururken temel bakış açımız bir sinema eserinin yaratım sürecinde bulunan tüm profillerin temsil edilmesidir. Böylece değerlendirmeyi yapan jürinin bir sinema eserini tüm boyutları ile ele almasını amaçlıyoruz. Jüri başkanımızı seçerken ise deneyim ve çok yönlülük kriterlerini göz önüne alıyoruz. Hülya Avşar özelinde konuşursak 30 yıllık bir deneyim ve 50’yi aşkın sinema filminden bahsediyoruz. 30 yıllık sanat kariyerinde sinemanın dışında tiyatro, yazarlık, dergi editörlüğü, sunuculuk gibi diğer unsurları da başarıyla taşımış çok yönlü bir sanatçıdan bahsediyoruz. Hülya Avşar ’ın başarısı aynı zamanda Tahran ve Moskova gibi önemli film festivallerindeki ödüllerle de perçinlenmiştir.

Hülya Avşar ’ın jüri başkanı seçilme süreci ne zaman kesinleşti. Kesinleşmeden önce jürinin diğer üyeleri arasında kesinleşen isimler var mıydı?

Jüri üyeleri son 5 aylık süreçte etap etap belirlenmiştir. Hülya Avşar ’ın jüri başkanlığı ise jüri üyelerinin birçoğu belirlendikten sonra 1 ay kadar önce gündeme gelmiş ve geçtiğimiz günlerde sonuçlanmıştır.

Kutluğ Ataman ve Levent Kırca’nın jüri üyeliklerinden çekilmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz. Yerlerine yeni üyeler alınacak mı?

Kutluğ Ataman yeni bir film projesine başlayacağını beyan ederek ayrıldı ve kendisine teşekkür ettik. Levent Kırca’nın jüriden ayrılma kararını basından öğrendik. Kendisinin bu kararına saygı duyuyoruz. Ayrılan jüri üyelerimizin yerine yeni isimleri önümüzdeki hafta kamuoyuna duyurmuş olacağız.

Ataman’ın gerekçesi Kırıkkanat mı?

Kutluğ Ataman, dün Twitter ’dan jüriden çekilme gerekçesinin Hülya Avşar olmadığını belirtti ve kendisine başarılar diledi. Kulislerdeki bir başka iddia ise Ataman’ın jüriden ayrılma nedeninin Mine Kırıkkanat olduğu şeklinde. Kırıkkanat, 5 Ocak 2003’te, Radikal ’de yazdığı ‘Ticaret Sanatı’ başlıklı yazıda Ataman’ı ağır biçimde eleştirmişti.

Ataman’ın açtığı dava sonucunda Kırıkkanat köşesinde tekzip yayımlamak zorunda kalmıştı. Kırıkkanat’ın jüride olduğunu öğrenen Ataman’ın festival yönetimini arayarak affını istediği belirtiliyor.

Avşar’la çalışmaktan mutluluk duyarım
Tunca Arslan (SİYAD Başkanı, jüri üyesi)


Jürinin mümkün olduğunca farklı düşünen insanlardan oluşturulmalı. Hülya Avşar ’la çalışmaktan da mutluluk duyacağım. Bunca yıllık bir sanatçının kariyerini sorgulamaya kalkmak, Türk sinemasına saygısızlıkmış gibi geliyor.

Jüri başkanla birlikte oluşturulmalı
Vecdi Sayar (2010 Yılı Altın Portakal Koordinatörü)


Festivallerin siyasal çıkarlardan uzak düzenlenmesi gerekir. Bu açıdan da özerklikleri çok önemlidir. Ben 2010 yılında jüri başkanı olarak Erden Kıral’ı seçmiştim. Festivalin jürilerinin jüri başkanının görüşü de alınarak oluşturulması yararlı olur düşüncesindeyim. Elbette jürilerde popüler sanatçıların da yeri olur ama popülizmden uzak durmakta yarar var. Çünkü bir festivalin sonucu gişeyi etkilemez belki ama sinemanın geleceği üzerinde yönlendirici, ışık tutucu etkisi vardır.

Kırca ‘mal bulmuş mağribi’ gibi
Atilla Dorsay (Sinema Yazarı)


Kutluğ Ataman ‘İki Genç Kız’ filminde Hülya Avşar ’la çalışmıştı. Bir sorunları alacağını düşünmüyorum. Samimi olduğuna inanıyorum. Levent Kırca biraz ‘mal bulmuş mağribi’ gibi davranıyor. Avşar’a karşı bazı eleştiriler yükselir yükselmez o da bu kervana katıldı.

Kusura bakmasın ama ben bunun kendisinden söz ettirmek için geliştirilen bir tavır olduğuna inanıyorum. Temel düşüncem şu: Bütün bu insanlar aynı kulvarda koşuyorlar ve benzer işler yapıyorlar. Arada çok büyük bir ideolojik ayrılık yoksa bu tartışmalarla birbirlerini hırpalamaları ayıp. Öte yandan jürinin kalabalık olduğunu düşünüyorum.

ŞENAY AYDEMİR / Radikal