Polis telsizine isabet eden kurşun polis tabancasından çıkmış. Saldırıların ilk başladığı saatlerde hiç müdahale olmaması, başka semtlerden gelen desteklerle bile zorlanması polisi eleştirilerin hedef tahtasına koydu. Dükkânları yağmalanan veya yakılan Türk esnaf da polisten şikâyetçiydi.
 
LONDRA’da cumartesi gecesi yaşanan sokak çatışmaları, pazar gecesini pazartesiye bağlayan saatlerde tekrarlandı. Yoğun polis varlığı nedeniyle Tottenham bu kez görece sakin kalırken, polisin ifadesine göre “aynı saldırganlar” bu kez kuzeydeki Enfield ve Walthamstow ile güneydeki Brixton semtlerinde olay çıkardı.
 
Yere bırakıp teslim olmuş
 
Olayların başlangıç nedeni sayılan, 29 yaşındaki çete üyesi Mark Duggan’ın öldürülmesiyle ilgili olarak yeni ayrıntılar ortaya çıkmaya başladı. Polisin anlatımına göre Duggan’la güvenlik görevlileri arasında çatışma çıkmış, Duggan polislere ateş edince karşılık almış ve hayatını kaybetmişti. Ancak The Guardian Gazetesi, yaşananların tam olarak böyle olmayabileceğini gösteren ayrıntılara ulaştı. Çatışma sırasında polislerden birinin telsizine isabet eden kurşuna yapılan ilk balistik incelemede, merminin, polis silahından çıkma olduğu sonucuna varıldı. Kesin balistik rapor henüz yayımlanmadı; ancak bu haber, Duggan’ın polise ateş etmemiş olabileceğine ilişkin kuşkuları arttırdı. Öte yandan olay yerinde bulunan ve polise ait olmayan bir silahın da, kabının içinde durduğu, yani kullanıma hazır durumda bulunmadığı anlaşıldı. İngiltere’de polis, ateş etmese bile bir saldırganın kendisine silah doğrultması durumunda, saldırganı vurma hakkına sahip. Polis Duggan’ın kendilerine ateş ettiğini savunsa da, genç adamın silahını yere bırakıp teslim olduğu iddiaları da var.
 
Olimpiyatlar için kuşku
 
İki gün üst üste yaşanan arbedenin ardından, 2012 Olimpiyatları’na evsahipliği yapacak olan Londra’da polisin, önümüzde yıl çıkabilecek olası sokak olaylarına karşı yeterince hazırlıklı olup olmadığı da kafalarda uyanan soru işaretlerinden biri. Özellikle de saldırıların ilk başladığı saatlerde polisin neredeyse hiç müdahale etmemesi, birçok başka semtten gelen destek kuvvetlerle bile çatışmayı bitirmekte zorlanması, İngiliz medyasında eleştirilere neden oldu. Dükkanları yağmalanan veya yakılan Türk esnaf da polisten şikayetçiydi.
 
Bu arada Tottenham’da tansiyonun yükselmesinin, Olimpiyat Oyunları’nın kentin birçok bölgesine getirdiği imkânların, Tottenham’dan esirgenmiş olmasıyla ilgili olabileceği konuşuluyor. Bu semtin sakinlerinin haksızlığa uğramışlık hissinin bu nedenle daha da arttığı belirtiliyor. Tottenham, 2012 Olimpiyatları’nın yapılacağı yere yalnızca sekiz kilometre uzaklıkta bulunuyor.
 
215 gözaltı 35 polis yaralı
 
OLAYLAR sırasında üç polise, göstericilerin sürdüğü bir araba çarptı. Yaralı polis sayısı 35’e yükseldi. Yine çok sayıda mağazanın camları kırıldı, mallar yağma edildi. Gözaltına alınan saldırgan sayısı 215’e çıktı.
 
42 inç plazma isyanı
 
2 gündür yaşanan yağma fotoğrafları, görenleri hayrete düşürüyor. Saldırganlar, önlerine gelen hemen her vitrinin camlarını indirirken, fırsatçıların da dükkânların içine girip ne alabilirse çalıp götürmesi dikkatleri çekti. Yağmacılar özellikle de elektronik mağazalarına dadandı, çok sayıda LCD ve plazma TV’nin çalındığı görüldü. İngiliz gazeteci Toby Young, bu durumu, “Ortadoğu’nun gençleri temel özgürlükler için ayaklanıyor, Londra gençliği ise HD ready özellikli 42 inç plazma TV için” diye yorumladı./_np/4924/14104924.jpg
 
Evimizi yaktılar, üstümüzdekilerle kaldık
 
TOTTENHAM semtinin postane binasının üst katındaki dairede yaşayan Stephen-Heli Seeman çifti, binanın yanmaya başladığını görünce, dokuz aylık kızlarını da alarak kendini dışarı attı. Stephen Seeman daha sonra karısı ve kızıyla birlikte arabasına bindi ve burada gecelemeye karar verdi. Ancak korku filmi daha bitmemişti. Seeman, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Karım durmadan ağlıyordu, bana ‘Neler oluyor’ diye soruyordu. Hem kendimin hem karımın hem de bebeğimin hayatı için endişelenmeye başladım. Etraftaki gürültü nedeniyle hiç uyuyamadıysak da, geceyi arabada geçirdik. İsyancılar arabama şişe atmaya başladı. Elimi dışarı çıkardım ve ‘Burada bir bebek var’ diye bağırdım. Onlara durmaları için yalvardım ve durdular. Evimiz yeni yanmıştı ve arabamızı da yakacaklar diye ödüm koptu. Hiçbir şeyimiz yok. Sadece üzerimizdeki elbiseler ve araba. Kimden ne isteyeceğimi bilmiyorum. Yakınlarda bir tanıdığımız yok. Evimiz, şu an için arabamız.”
 
 İNGİLTERE Başbakanı David Cameron, İtalya’nın Toscana bölgesindeki tatilini Londra’daki olayların 3’üncü gününde keserek ülkesine döndü. Dün akşam Londra’ya uçan Cameron’un bugün bir kriz toplantısı yapacağı öğrenildi. Geçtiğimiz hafta da “Dolcanero” adlı kafeye girip, eşiyle birlikte birer cappuccino içtikten sonra bahşiş bırakmayı unuttuğu için eleştirilen Cameron, aynı mekâna dönüşü öncesi bir kez daha gitti. Çift, 5.10 Euro tutan iki kahve istedi ve Başbakan bu kez, 10 Euro verip “Üstü kalsın” dedi. Barmen Francesca Ariani, Başbakanın kendisinden, önceki ziyaretinde bahşiş bırakmayı unuttuğu için özür dilediğini söyledi. İlk gelişinde Cameron’ı tanımayan Ariani, Daily Telegraph’a yaptığı açıklamada, “Benim için döndü. Hata yaptığımı biliyordu, bu yüzden de, kendisini tanımadığım için üzülmemem gerektiğini söyledi” diye konuştu.
 
TOTTENHAM bölgesinden sorumlu Emniyet Müdürü Sandra Looby, Londra’yı alevler ilçinde bırakan tansiyonun yükselmesinden saatler önce ABD’nin Florida eyaletine tatile uçmuştu. Ancak bölgede gerginliğin yükselmesi ve yetkili polis müdürünün iş başında olmamasının eleştirilere neden olmasının ardından Sandra Looby’nin -her ne kadar yerine bakan vekilleri olsa da- görevinin başına dönmek için tatilini yarıda kestiği açıklandı.
 
hürriyet