Türkiye’nin de bu konuda istisna olmadığı, 1984’te başlayan PKK şiddetinin kronik bir hal almaya başlamasıyla birlikte, oldukça erken dönemlerde de örgütle dolaylı bir şekilde ‘görüşüldüğü’, ‘haberleşildiği’ çeşitli kaynaklar tarafından uzun yıllardır dile getirilmişti.Türkiye’de PKK ile yapılan temaslarda başrolü, bugün olduğu gibi geçmişte de MİT oynadı. Ve yine geçmişte de üçüncü ülkelerin istihbarat birimleri ya da diplomat ve siyasetçileri görüşmelere arabuluculuk ettiler. 
 
Gerek dönemin tanıklarının anlatımlarından gerekse bizzat PKK kaynaklarınca aktarılanlardan devletin örgütle ilk temas girişiminin Turgut Özal’ın cumhurbaşkanlığı döneminde gerçekleştiği biliniyor. Şiddetin tüm Güneydoğu’ya hâkim olduğu ve devlet görevlilerinin ‘güneş battıktan sonra pek ortalıkta görünmediği’ 90’lı yılların başındaki bu temas PKK’nın tek taraflı olarak ilan ettiği bir ateşkesle sonuçlanmıştı. Özal, o dönem Abdullah Öcalan’ın ikamet ettiği Suriye’ye gönderdiği bazı aracılarla ‘sorunu gerçekten çözmek niyetinde olduğunu’ bildirmişti. 
 
Bunun üzerine Abdullah Öcalan, 19 Mart 1993’te, dönemin YNK lideri Celal Talabani’yle Bekaa Vadisi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek, ilk ‘tek taraflı ateşkes’i ilan etti. Öcalan bu toplantıda, ateşkes çağrısının Cumhurbaşkanı Özal’ın istemiyle ve Talabani aracılığıyla Türkiye’den geldiğini söylemişti. PKK yine Talabani’nin bulunduğu bir toplantıda bu ateşkesi 15 Nisan’a kadar uzattı. Bazı çevreler, Özal’ın ve Eşref Bitlis, Rıdvan Özden gibi ona yakın askeri yetkililerin ölümlerini bu temaslara bağlamışlardı. (İstanbul-Radikal)