Altı yıl önce 'Akademi Türkiye' yarışmasıyla tanınan yakışıklı oyuncu Özgür Çevik, "Müziğe olan tutkumu bir süre daha askıda tutmayı planlıyorum. Oyunculukta büyük adımlar atmak ve bana kendimi unutturacak bir aşk yaşamak istiyorum" dedi. Cosmopolitan dergisi için Ece Bildiren'e röportaj veren 'Yabancı Damat' ve 'Gece Sesleri' dizilerinin yakışıklı oyuncusu; şöhretin kendisini yalnızlaştırdığını söyledi.

BİR DALGA GİBİ VURUYOR
Yıllar içinde sıfırdan şov dünyasının bir parçası haline geldiniz. Hayatınızda neler değişti?
Ailemle oturuyordum, 'Yabancı Damat' başlayınca kendi evime çıktım. Dizinin birinci senesinde araba aldım. Maddi olarak bunları sayabilirim. Onun dışında biraz da yalnız hissetmeye başladım.

Neden?
Çünkü bir şeyler eskisi gibi değil. Televizyon dünyasına girmenle birlikte sana adeta bir dalga vuruyor ve her şey değişiyor. Arkadaşlarının hatta ailenin bile sana bakışı değişiyor. Çevrenden gelen tepkiler ve sendeki etkileri değişiyor.

GERÇEKLİĞİ ARIYORSUN
Siz mi değişiyorsunuz acaba?
Ben de değişiyor olabilirim ama benim bahsettiğim farklı bir psikoloji. Öncelikle kendine yabancılaşıyorsun. Çünkü insanların seni tanıdığı halinle senin kendini bildiğin asıl halin arasında bir fark oluyor.

Sokakta size seslenilmesi hoşunuza gidiyor mu?
Sevdiğim yanları çok... Sadece bunun içerisinde gerçekliği arıyorsun. 'Bu söylenenlerin ne kadarıyım?' diye düşünüyor insan. Çünkü bu piyasa şişirme üzerine kurulu. Öyle olunca o şişkinliğin içinde kendinin aslında ne olduğunu unutuyorsun. O şişkinliği kendin zannediyorsun. Ama sevdim mi? Sevdim. Sevmediğim yanları da var gerçi.

Nedir onlar?
Dedim ya; kendime yabancılaştım. İlk başlarda insanlar bana baktığı zaman geriliyordum. Şimdi yavaş yavaş alışıyorum.

Sokakta sizi gördüklerinde 'Niko' diye mi bağırıyorlar, 'Seyhan' mı, Özgür mü?
Bundan bir sene öncesine kadar 'Niko' diye bağıranlar fazlaydı. Şimdi 'Niko'lar Özgür'e döndü. Ama hiç 'Seyhan' olmadı. Beni Niko'ya daha çok yakıştırdılar herhalde. '

Oyunculuk eğitimi almadan bu karakterleri nasıl başarıyla canlandırabildiniz?
Belki de oyunculuk eğitimi almadığım için rolüm bu kadar gerçekçi oldu. Bana çok benziyordu 'Niko'. İnsan kendisi gibi olan bir şeyi daha rahat kıvırıyor.

Mütevazılığı biraz abartıyor olabilir misiniz?
Bunu gerçekçilik olarak görüyorum. Kendimle ilgili olumsuz düşünme eğilimim vardır. Daha çok yapamadıklarımı görürüm.

İddialı tekliflerle karşılaştığınızda ilk olarak 'Ya yapamazsam' diye düşünüyorsunuzdur...
Kesinlikle öyle! Bazı insanlarda doğuştan özgüven vardır ve kapasite olarak geride dahi olsalar özgüvenleri onları sattırır. Yapacakları şeye önce kendileri inanırlar. Benimse özgüvene ulaşmak için kendimi motive etmem gerekiyor.

Peki kendinize yüzde 100 güven duyduğunuz bir alan var mı?
Yüzde yüz olarak yok!

SARHOŞKEN KENDİMİ GÜVENDE HİSSEDERİM
Kendinizi yakışıklı buluyor musunuz?
Bazen.

Ne zaman?
Galiba kendimi iyi hissettiğim, enerjimin yüksek olduğu zamanlar. Bazen sabah uyandığımda çok tatlı oluyorum! Ama yakışıklılık o kadar sığ bir durum değil ki! Özgüvenin düşükse dünyanın en yakışlıklı adamı olsan çekici gelmezsin.

Hangi zamanlarda özgüveninizi yüksek hissediyorsunuz?
Evde tek başıma otururken, yakın arkadaşlarımlayken. Sarhoşken...

Sarhoşken?
Evet sarhoşken. Çünkü sarhoşken güvende olup olmadığını düşünmüyorsun.

Sık sık sarhoş oluyor musunuz?
Ne kadar sık bilmiyorum ama olurum.

Sarhoşluktan kendinizi abes durumlara düşürdüğünüz oldu mu?
Nerelere gittiğimi ve eve nasıl döndüğümü hatırlamadığım çok zaman oldu. İçince saçmalıyorsun tabii...

'AKADEMİ TÜRKİYE'DEKİ GÜNLERİ ÖZLÜYORUM
'Akademi Türkiye' isimli yarışmanın üzerinden uzun bir zaman geçti. Arada bir oradaki görüntülerinizi YouTube'dan açıp izliyor musunuz?
Son zamanlarda evet...

Neden?
Altı yıl falan geçti herhalde yarışmanın üstünden. O halimi özledim. İnsan kendisindeki değişimi görmek ister ya; hani eski fotoğraflar ve aynadaki halini kıyaslar... Onun gibi bir şey bu da. O zamanki özgüvenim, müziğe olan tutkum ne kadardı, şimdi nasıl? Bunların hepsini tartıyorum şu sıralar.

NE KADAR CESURMUŞUM!
Ne hissediyorsunuz o hallerinizi seyrederken? 'Ne kadar çömezmişim' mi diyorsunuz, yoksa 'Vay be, o zamanlardan belliymiş adam olacak çocuk' mu?
"Ne kadar cesurmuşum" diyorum. Bir cesaret var o zamanki halimde. Donanımsız ve bilgisizim. Ama bilgisizlik insana cesaret veriyor. Zamanla içinde bulunduğunuz piyasanın zorluklarını öğreniyorsunuz. Bu işi yapan insanların seviyesiyle kendininkini kıyaslıyorsun. O zaman bunları bilmiyordum. Özlüyorum o dönemki cesaretimi.

Unutulacağınızdan endişe duymuş muydunuz?
Kaybolup gideceğim endişesini taşıyacak kadar bilinçli bile değildim aslında. Bir de evin içerisinde olduğumuz için o dönemde dışarıda ne olup bittiğinin farkında değildik. 'Şu anda ünlüsünüz, herkes sizi konuşuyor' diyorlardı.

KADIN GİBİ GİYİNEN KADINLARI SEVERİM
Aşkla aranız nasıl? Aşk sizce nedir?
Aşk, zihni bloke eden bir duygu... Devreleriniz yanıyor. Uzun zaman oldu bu duyguyu hissetmeyeli.

Ne kadar uzun?
Belki dört-beş yıl. Bayağı oldu yani.

Eksikliğini hissediyor musunuz?
Evet... Çünkü aşık olmanın insana verdiği bir derinlik var her şeyden önemlisi.

Bir sevgilinin hayatınıza neler katmasını beklersiniz?
Kendimi unutturmasını. Kendimi unutturacak kadar benim zihnimi, ruhumu oyalayabilmesini isterim.

Bir kadının nesinden etkilenirsiniz?
Bir kere mutlaka çocuksu bir tarafının olması gerekiyor. Bir taraftan da kadının kadın gibi olmasını seviyorum. Aslında birçok erkeğin özlediği ama dillendiremediği bir şey var; kadının etek giymesi. Etek, elbise, topuklu ayakkabı... Bunlar kadını kadın gibi gösteren kıyafetler. Kadının kadın gibi giyinmesi erkekte tutku uyandırır.

Nerelerde vakit geçirirsiniz?
Canlı müzik dinlemeyi çok sevdiğim için Hayal Kahvesi'ne çok giderim. Asmalı Mescit civarını da seviyorum.

Yaz için planlarınızı yaptınız mı?
İngiltere planım var. İngilizce biliyorum ama biraz daha geliştirmek için bir aylığına Londra'ya gideceğim.