Geçtiğimiz hafta içerisinde İstanbul’da özel bir üniversite bünyesinde katılmış olduğum ‘ Yangın Eğitici Eğitimi ’çok başarılı geçti. Bir hafta boyunca Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen katılımcı arkadaşlarla yangın ve acil durumlar ile ilgili teorik ve pratik eğitimler aldık. Katılımcı arkadaşlarımın birçoğu kendi bölgelerinde farklı sektörlerde iş güvenliği uzmanı olarak görev yapıyorlardı. Diğer katılımcıları ise yine iş güvenliği sektörü ile ilişkili olan ilk yardım eğitim uzmanları ve yangın eğitim firmalarının temsilcileri oluşturdu. Bu haftaki yazımda 18.06.2014 tarihinde resmi gazetede yayımlanmış olan ‘İşyerlerinde Acil Durumlar Hakkında Yönetmelik ile ilgili kısa bilgiler vereceğim.

Acil Durum, İşletme içi veya işletme dışı nedenlerden kaynaklanabilen ve ortaya çıktığında çalışanları, çevreyi, üretimi ve tesisleri kalıcı veya geçici olarak zarara uğratan, etkileri hemen veya daha sonra da ortaya çıkabilen planlanmamış olaylardır. Muhtemel acil durumlara, yangın, tabii afetler; deprem, sel baskını, büyük ölçekli kazalar (kara, deniz ve havada meydana gelen), sabotaj gibi olayları örnek verebiliriz.

Yönetmeliğimiz doğrultusunda, işverenlerin acil durumlara ilişkin yükümlülüklerinin başında; Çalışma ortamı, kullanılan madde, iş ekipmanı ile çevre şartları da dikkate alınarak, çalışan ve çevresini etkileyecek acil durumları belirlemesi, olası acil durumların olumsuz etkilerinin önlenmesi için tedbir alması, alt işveren ve geçici iş ilişkisi kurulan işveren çalışanları ile müşteri ve ziyaretçi gibi işyerlerinde bulunan 3.şahısları acil durumlar konusunda bilgilendirmesi yer almaktadır. Yine yönetmelikte yer alan aşağıdaki madde ile de;

‘’ Acil durumlarla ilgili özel görevlendirilen çalışanların sorumlulukları işverenlerin konuya ilişkin yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.’’

İşverenin konu ile ilgili sorumluluğunun önemi vurgulanmıştır. İşverenlerimizin en azından bir kere mevcut kanun ve yönetmeliklerimize göz atmaları kendi menfaatleri için iyi olacaktır diye düşünmekteyim.

İşverenler, çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde 30 çalışana, tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde 40 çalışana ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde 50 çalışana kadar;

Arama, kurtarma ve tahliye

Yangınla mücadele

konularının her biri için, uygun donanıma sahip ve özel eğitimli en az birer çalışanı destek elemanı olarak görevlendirirler. İşyerinde bunları aşan sayılarda çalışanın bulunması halinde, tehlike sınıfına göre her 30, 40 ve 50’ye kadar çalışan için birer destek elemanı daha görevlendirmek zorundadırlar. Ayrıca İlkyardım konusunda, çok tehlikeli ve tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde, çalışanlardan her 10 kişide 1 kişinin, az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ise çalışanlardan her 20 kişide 1 kişinin “ Temel İlkyardım Eğitimi ” sertifikası almış ilkyardımcı olması zorunludur.

En son İstanbul seyahatim esnasında herkesin gördüğü fakat dillendiremediği birkaç hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Otellerde oda kapılarınızın iç kısmında olası bir acil durumda kullanmanız gereken kaçış yollarının gösterildiği bir kroki bulunmaktadır. Hiç incelediniz mi?

Son kaldığım otelde yangın merdivenine açılan kapının içe doğru açıldığını, bununla beraber kapının önüne kat temizlik görevlilerinin arabalarının bırakıldığını gördüm. Olası bir acil durumda çıkmayın otelde kalın der gibi. Çok yanlış bir uygulama… Özellikle büyük deprem yaşamış olanlarımız bilirler, acil çıkış kapısının içeri açılması demek, deprem esnasında kapının sıkışarak açılmaması anlamına gelmektedir. Bununla beraber yine üzücüdür ki bazı otel veya işyerlerinde güvenli bir şekilde zemine kadar inmesi gereken yangın merdivenlerinin, zemin yerine daha 2.katta bittiğini veya yangın merdiveni kapısının güvenlik (hırsızlık) gerekçesi ile kilitli olması gibi durumlarla karşılaşabilirsiniz. Benzer bir hata ile maalesef evlerimizde, okullarımızda ve işyerlerimizde sıklıkla karşılaşmaktayız. Dış kapılarımız maalesef hep içeri açılır…

Yine geçen hafta tramvay istasyonunda şahit olduğum olay, güvenlik görevlisi arkadaşların olası bir acil durumda nasıl da sınıfta kalacaklarının adeta bir göstergesi gibi idi. Tramvay, bulunduğum durağa geldiğinde, kapılar açılır açılmaz yolcular güvenliğe bir yolcu ile ilgili bilgi verdiler. Şahıs bulunduğu kompartımanda koltuklara yatıp kalmıştı. Güvenlik görevlileri şahsı yarı baygın tramvaydan karga tulumba çıkararak istasyonda bulunan koltuklara oturttular. Adamın sadece kısık sesle ‘’Kola verdiler.’’ dediğini işittim. Görevliler de ne yapacaklarını bilmez halde birbirlerine bakıyorlardı… Yapmaları gereken sadece, durumu 112 ve 155’e bildirmek, yanı sıra şahsı, polis ve ambulans gelinceye değin üçüncü şahıslardan korumak, ve böylece medyada duyduğumuz kötü haberlerin bir başkasının daha gerçekleşmesine engel olmak değildir de nedir? Bu kadar zor mu ?

Unutmayalım ‘’ Önlemek, Ödemekten Ucuzdur ‘’

Yeni Somalar yaşanmasın….

Saygılarımla