Berkin Elvan soruşturmasını yürüten Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın Çağlayan Adliyesi'nin 6'ncı katında bulunan odasında başına silah dayayarak rehin alınması olayında ne yazık ki  hiç kimse sağ olarak kurtulamadı...

***

Operasyondan başka bir çare kalmamış mıydı? İçeride ve süreçte neler yaşandı? Savcı'dan çıkan kurşun sayısındaki çelişkinin sebebi nedir? Operasyonu yapan polislerde neden kamera bulunmamakta? vb. soruları sormak yerine  rehin alanların Adliyeye Avukat cüppesiyle girdiği iddiası ortaya atılarak hedef yine her zamanki saptırıldı ve Avukatların üstü neden aranmıyor sorusu gündeme oturdu.

Yerinde sağ olsun Cumhurbaşkanımızın da : ''Onlar cüppeli aranmaz diyorlar. Hayır efendim bal gibi aranır'' sözü, ''Başsavcı'' tarafından Kanun(!?) telakki edilerek, Kanundan hızlı  uygulamaya konuldu ve Adliyelerde Avukatlar hakkında Kanuna aykırı arama ve gözaltı işlemleri başladı. Dahası; küstah bir Televizyon sunucusu: ''Bunlar sizden nasıl olsa'' diyerek açık açık Avukatları terörist olmakla itham etti...

Yani kısaca, müessif olaydan uzaklaşıldı, bilgi sahibi olmayanlar fikir sahibi oldu ve bu olay bahane edilerek Avukatlara tanınan bazı ayrıcalıklara karşı çıkıldı. Oysa işin aslı hiç de öyle değildi...

Ne var ki; olayla ilgili  bir günah keçisi bulmak gerekiyordu ve  hemen bulundu: ''Avukatlar...'' 

***

  Aslında hafızalarımızı yokladığımızda, Avukatların hedef tahtasına oturtulması sinyalleri zaten verilmekteydi...Gezi olaylarında Avukatların gözaltına alınarak adliyelerden kovulması,Türkiye Barolar Birliği Başkanı'nın Danıştay'ın  açılış yıl dönümünde ''edepsizlikle'' suçlanması , Cumhurbaşkanı'nın Adli yıl açılışına Türkiye Barolar Birliği Başkanı gelirse kendisinin gelmeyeceği yönündeki resti sonrası ,aksi yönde oluşan uygulama sonrasında bu defa, Adli Yıl açılışlarının yürürlükten kaldırılması ve nihayet kayıtlarda yer alan vefakat basına yansımayan nice Avukata baskı vakıaları... ( bakınız/tıklayınız:https://www.aydinpost.com/intihar-452yy.htm)

***

Yasal mevzuata yani işin aslına gelinecek olunursa; kamu hizmeti yapan ve savunmayı temsil eden Avukatların; üstünün,işyerinin ve konutunun aranması, yakalanması, gözaltına alınması, tutuklanması gibi konularda, bir takım ayrıcalıkları vardır. Olmalıdır. Tıpkı Milletvekili,Hakim ve Savcılarda olduğu gibi...

Nasıl ki bir milletvekilinin oy kullanma hakkının , arama,yakalama ve gözaltına alma gibi işlemlerle, önüne geçilmemesi gerekmekteyse, Avukatında Mahkemeye gelerek müvekkilini savunabilmesi için, arama,yakalama ,gözaltına alma ve tutuklama gibi işlemlere maruz kalmaması gerekmektedir.

Aksi gibi düşünüldüğünde örneğin bir Milletvekili; Mecliste oy kullanacağı gün, karşı parti yandaşları tarafından ve oy kullanmaması için hakkında bir takım iftiralar atılarak arama ,yakalama ve gözaltına alınması sonucunda O vekil; temsil hak ve görevini yerine getiremeyecektir. Aynı şekilde bir Avukat da , müvekkilinin hasımları veya diğer kişiler tarafından aleyhine bir iftiraya maruz kaldığında, arama ,yakalama ve gözaltına alma sonuçları ortaya çıkacak ve bu suretle  savunma hak ve görevini yerine getiremeyecektir. Kısaca  siz Avukatınızı beklerken Avukatınız arama ,yakalama ve gözaltına alma tedbirleri nedeniyle sizden çok uzak bir yerlerde olacaktır.

Yine aynı şekilde; Avukatınız ile aranızdaki yazışmalar ve sair deliller (örneğin sizi aklayacak silah,mermi,flaşbellek...vb.) Avukat ile sizin aranızda ve ikinizin takdir edeceği son ana kadar saklanması gerekebilir. İşte bu nedenle de Avukatların üst ve konutlarının aranması bazı sıkı şartlara bağlanmıştır.

Bu açıklamalardan çıkarılacak sonuç ise şudur ki; esasen bu imtiyaz Avukata değil bilakis asile yani size tanınmıştır. Zira Avukat; davanın tarafı değil; tarafın yani sizin temsilcinizdir.

Temenni etmemekle beraber, başınıza hukuki bir sorun geldiğinde,  bu hakların ve anlatılan bu durumların ne kadar kıymetli olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Unutmayın ki! Hukuk hava gibidir. Ancak havasız kaldığınızda onu hisseder ve talep edersiniz.İşte bu yüzden Avukatlar hukuk sistemi içerisinde tabiri caizse emniyet supabı görevini görmektedirler.

Avukatlar aleyhine tartışmalar kapsamında sıra en önemli soruya gelinecek olunursa:

Polis tarafından, Avukatınızda bulunan ve sizi aklayacak tek delilin, arama , yakalama,gözaltına alma,tutuklama gibi bahanelerle  yok edilmeyeceğinin garantisini bu Ülkede  kim verebilecektir? Hele; iddiaya göre paralel devletlerin olduğu bir ülkede yaşıyorsanız!

Bu soruya verdiğiniz cevaba göre, başa dönüp tekrar düşünmenizi , buna gerek görmez iseniz yazıyı okumayı burada sonlandırmanızı tavsiye ederim.

***

Milletvekiline,Hakime,Savcıya ve Avukata verilen bu haklar bugün verilmiş haklar değildir. Bu haklar;  büyük mücadeleler ve mağduriyetler sonrasında elde edilmiş haklardır.Ve yine bu haklar bir çok Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne de konu olmuş ve Türkiye dahil taraf Devletler bu hakları korumadıkları gerekçesi ile cezalandırılmıştır. Kısaca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi; savunma dokunulmazlığı ve savunma hakkının mutlak güvence altına alınmasını Türkiye dahil taraf Devletlerden beklemektedir.

Belirtilmelidir ki; Devletin Anayasal görevlerinden biri  de ebetteki kişilerin ''güvenlik hakkını'' korumaktır. Fakat  bu hak başka bir  hakkın yani ''savunma hakkının'' ihlali ile olmaması gerektiği kanaatindeyim. Ki herhangi bir Avukatın bile müdahil olmadığı son yaşanan olay bahane edilerek .

***

Avukatlık mesleğinde ve Hukukta bir söz vardır: ''Müddei(iddia eden) iddiasını ispatlamakla mükelleftir...''

Bu sözden yola çıkan ve bu kurala sadık kalan Avukatlar ; eylemi gerçekleştirenlerin  Avukat olmadığını Devlet kayıtlarıyla ve kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ispatlamışlar ve haksız ithamlardan aklanmışlardır.

            O halde şimdi size düşen görev: ''Paravanın arkasına bakmaktır.''

Kutlama:

Tarihte Avukatlığın yani savunmanın temeli : ''Sokrates'in savunması'' ile başlar.Sokrates yargılanır ve ölüme mahkum edilir. Sokrates'in yaptığı savunma; yüzyıllar öncesinden bugüne kadar  ulaşmış , modern hukuk fakültelerinde de ilk okutulan ders kitapları arasında yerini almıştır.

Yüzyıllar önce sanık Sokrates'i yargılayan ve idam eden Hakimlerin ismi bugün kimse tarafından bilinmemektedir.Sanık Sokrates; bugün halen kendini cesurca savunmaktadır.

Savunmayı temsil eden Avukatların 5 Nisan Avukatlar günü kutlu olsun...