Bu hafta sizlere 2001 yılında 43 yaşında yaşamını yitiren aziz dostum dünyaca ünlü piyano virtüozu ve Osmanlı Saray Müziği uzmanı Vedat Kosal'da dinlediğim bir öyküyü anlatmak istiyorum.

 

Yıl 1867. 3. Napolyon, Paris’te gerçekleşecek uluslar arası bir sergiye Osmanlı Padişahını da davet eder.  Sanayi devrimi ürünlerinin yer aldığı ve Fransa’nın dünyaya gövde gösterisi yapacağı fuara katılmayı Padişah kabul ettiğini Fransız elçisine haber verir.

 

Osmanlı Padişahı serginin onur konuğudur. Paşabahçe Cam fabrikası, Hereke'deki dokuma fabrikası ve Haliç tersanesinde hummalı ve 24 saat aralıksız yoğun vardiyalı çalışmalar başlar. Cam fabrikasında ve dokuma fabrikasında padişahın yanında götüreceği birbirinden değerli hediyeler hazırlanır ve Haliç tersanesinde yenilenen Sultaniye yatına taşınır.

 

21 Haziran 1867 Cuma Ortaköy camisinde Cuma namazı kılınıyor, Padişahta cemaatin içinde,  namaz sonrası Padişah devlet erkanı ile vedalaşarak yanına oğlu, şehzade ve dış işleri bakanını da alıp ananesinin adını taşıyan vapura biner. Vapurun yanında iki tane savaş gemisi hazır bekliyordur. Gemi hareket ettiğinde boğazda birbiri ardına atılan top sesleri yankılanmaya başlar.

 

Osmanlı İmparatorluğunda ilk defa bir Osmanlı Padişahı kaleleri fethetmek yerine gönülleri fethetmeye gidiyordu gavur memleketlerine…

 

28 Haziran’da gemi Toulon limanına varmıştır, Fransızlar Padişahı 101 pare Top atışı ile karşılarlar, gemiden inen padişah kendisi için özel hazırlanan tren vagonuna binerek Paris yolculuğuna devam eder. Paris tren garında Osmanlı Padişahını coşkulu bir törenle bizzat 3. Napolyon karşılar. Uzun ve yorucu yolculuktan sonra Padişah kendisine özel olarak hazırlanan Elyse sarayına yerleşir.

 

“Padişah sarayda yoğun gezi programı öncesi dinlenirken sizin merak ettiğiniz bir soruyu da cevaplayayım, Osmanlı tarihinde Avrupa seyahatine çıkan tek padişah Abdülaziz’dir. Aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu boyunca heykelini yaptıran tek padişah da odur. Devam edelim bakın neler daha olmuş… ”

 

Abdülaziz Fransa'daki ziyaretinde kraliçe Eugenie’ye hayran olmuştur, oğlu da Fransa gezisi boyunca Fransa prensesi ile çok yakın olduğu için Padişah tarafından uyarılmıştır. Fransız kraliçesi bir süre sonra İstanbul'a gelmiş ve kendisine ayrılan Beylerbeyi sarayında bir süre kalmıştır. Bu sürede ne olduğu hakkında bir bilgiye ulaşamadım…

Padişah, Fransa gezisinden sonra İngiltere'ye geçmiş burada İngiltere Kraliçesi ile görüşmüş, Belçika'ya geçmiş, Kral Leopold ile görüşmüş ve Viyana da Avusturya ve Macaristan kralları tarafından karşılanarak Varna'ya geçmiş burada kendini bekleyen yatına binerek 7 Ağustos’ta İstanbul’a geri dönmüştür...

 

Gelelim “Padişah'ın ayakkabıları” konusuna... Osmanlı hukukuna ve kurallarına göre padişahın adımını atacağı her yer payitaht yani Osmanlı toprağı sayılmaktadır. Padişah, fetih seferleri haricinde “Gavur toprağı” na ayak basamaz. Seyahat öncesi bu durum çok büyük bir kriz yaratır, sorun neyse ki çözülür, nasıl çözülmüş derseniz hemen anlatayım;

 

Türklerin Pratik Zeka ortalaması Dünya Pratik Zeka ortalamasının 5 puan üstündedir!.

 

Sultan Abdülaziz’in seyahat boyunca kullanacağı tüm ayakkabıların tabanları açılmış ve içine İstanbul toprağı serpilmiş, sonra tabanlar tekrar kapatılmıştır. Ayakkabı tabanında bir katman İstanbul toprağı vardır ve padişah bu toprağa basarak yürüyecektir. Kriz çözülmüştür.... Bu gezi ile İstanbul Avrupa’nın birçok köşesini gezmiş tek kent olma özelliği de taşır.

 

Unutmadan Beylerbeyi sarayında Abdulaziz’in heykelini de görebilirsiniz…

 

 

DEĞERLİ OKUYUCULARIM, BEN DE SULTAN GİBİ DÜNYA’NIN ÖBÜR UCUNA DOĞRU UZUN BİR YOLCULUĞA ÇIKIYORUM, BU NEDENLE ÖNÜMÜZDEKİ HAFTALARDA YAZILARIMI SİZLERE ULAŞTIRAMAYABİLİRİM... GÖRÜŞMEK DİLEĞİYLE..

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA