Darbecilere karşı millet 15 Temmuz gecesi direnmeseymiş Ülke’nin başına neler gelecekmiş gün geçtikçe ortaya çıkan görüntülerden daha iyi anlaşılıyor.

Meğerse uçurumun kenarından dönmüşüz… Gözü dönmüş FTÖ’cü hainlerin ve ittihatçı bozuntusu cuntacıların akıtacağı kanın haddi hesabı olmayacakmış.

Kurtuluş Savaşı’nı her türlü olumsuzluğa rağmen tek başına gerçekleştiren bu millet büyüklüğünü bir daha gösterdi ve demokrasisini hainlerin elinden kurtardı.

O günden bu yana da millet ayakta… Meydanlarda bir yandan demokrasi nöbeti tutuyor diğer yandan da zaferinin gururunu yaşıyor, bayramını kutluyor.

Bu uğurda şehit olanlara dualar ediliyor hatimler indiriliyor… Aydın da diğer illerden farksız…

İlin Valisi,

Başsavcısı,

Emniyet Müdürü,

İl Müftüsü,

Milletvekilleri,

Siyasetçileri,

Oda Başkanları,

Esnaf Birlikleri,

Sivil Toplum Kuruluşları,

Velhasıl AK Partilisi CHP’lisi ve MHP’lisi bütün millet hepsi bir arada kol kola omuz, omuza birlikte demokrasi için meydanlarda…

Şölen havasında “demokrasi nöbeti” Kent Meydanında devam ediyor.

Ama ne hakkın hikmetiyse halkın başkan seçtiği Özlem Çerçioğlu ne halkın içinde gözüktü ne de protokolle birlikte yürüyüşte…

Onun bu davranışı partisi CHP’nin siyasi tavrına bağlansa Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ilk gece ihtilal karşıtı duruşunu ortaya koydu ve TV’ler aracılığı ile tavrını bütün millete ilan etti.

Ayrıca İstanbul Taksim Meydan’ında parti olarak düzenledikleri mitingle darbe karşıtı olduğunu dost düşman herkese gösterdi.

Dahası… “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” diyerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısına uydu, önceleri Kaçaksaray deyip boykot ettiği “Külliye’ye “ giderek milletin takdirini kazandı.

Sayın Çerçioğlu ise 15 Temmuzdan bu yana adeta sırra kadem bastı… Sesi soluğu çıkmadı.

Oysa ki,o bu zaman içinde bir basın toplantısı yapabilir o sayede kalkışma hakkındaki görüşlerini kamuoyu ile paylaşabilirdi.

Yapmadı…

Büyükşehir Başkanı sıfatıyla devletin temsilcisi Vali Bey’e geçmiş olsun ziyaretinde bulunur, çıkışta kısa bir açıklamada bulunabilirdi.

Bulunmadı…

En fazla şehit veren polis teşkilatının temsil makamı İl Emniyet Müdürlüğüne bir taziye ziyareti gerçekleştirebilirdi.

Gerçekleştirmedi

Her akşam meydanda nöbet tutan insanlar ya da demokrasi yürüyüşüne katılanlar için dini ve milli günlerde sergilediği cömertliği gösterir lokma, şerbet gibi ikramlarda bulunabilirdi.

Yapmadı…

Seçim sathı mailine girildiğinde İstanbul Ankara başta mega kentlere gezi düzenleyen Özlem Hanım CHP’nin Taksim Mitingine sembolik de olsa bir otobüs insan gönderebilirdi.

Onu da göndermedi…

E…Siz ne anlarsınız bundan?

Baktı gördü ki, bir yandan hakkındaki dedi kodular çoğalıyor diğer yandan selden kütük kapma fırsatı kaçıyor kendince bombayı patlattı…

ASTİM Köprülü Kavşağı’nın adını “15 Temmuz Demokrasi Kavşağı” olarak değiştirmek için Belediye Meclisini olağanüstü toplantıya çağırdı.

Peki, isim verilecek bunca yer varken neden özellikle burası?

Halk direnişinin sembolü haline gelen İstanbul Boğaz Köprüsünün adını İstanbul BŞB “15 Temmuz Demokrasi Köprüsü” olarak değiştireceği haberi basında çıktı ya…

Aynısını hem de Kadir Topbaş’tan önce Özlem Hanım niye yapmasın?

Öyle onlar gibi Aydın’da ünlü bir köprü yokmuş ne gam?

ASTİM Köprülü Kavşağı ne güne duruyor?

Tamamlanmamış… Ne zaman da tamamlanacağı belli değilmiş… Ne önemi var?

Oldu da bitti maşallah…

İyi de…

Nasrettin Hoca’nın huzurunda istem dışı ses çıkaran bir adam o sesi kamufle etmek için oturduğu sandalyeyi oynatmaya başlayınca Hoca:

-Sesi benzetmesine benzettin de kokusunu nasıl halledeceksin bakalım?

Demiş ya… O hesap ad vermesine verildi de ya şu soruların yanıtları ne olacak?

BİR: Sözde 15 Haziran’da bitecek olan ancak yapımı yılan hikâyesine dönen ne zaman da biteceği belli olmayan, emsallerine göre maliyeti ve ihale sorunları nedeniyle mahkemelik olması kuvvetle muhtemel bir yapıya dillere destan bir başarının gerçekleştirildiği günün adını vermek milletin bu zaferini küçümsemek anlamına gelmez mi?

İKİ: Mesela Ilıcaşbaşı Ayter Sahası’nın park haline getirilmesi ya da Tekstil Alanının yeniden düzenlenmesi seçeneği varken bu ad için niye yapımı sorunlu ASTİM Kavşağı tercih edildi?

ÜÇ: Bu tür girişimlerle ortağı olmadığı zaferden istifadeye çalışmak “lüpçülük” değil de nedir?

Bu sorular ortada durdukça ASTİM Köprülü Kavşağına “15 Temmuz Demokrasi Kavşağı” adı verilme hamlesi millet vicdanında tescillenmeyen bir davranış olmaktan öteye geçmez.