'Sunuculuğu ve programcılığı çok seviyorum' diyen İpek Tuzcuoğlu ile hem programını ve partnerini hem de hayatı ve oyunculuğu konuştuk.

Bugüne kadar farklı ikililer tarafından sunulan, Cine5'in artık klasikleşen programı 'Başka Yerde Yok' şimdi Gazeteci ve Akademisyen Mehmet Altan ile Oyuncu İpek Tuzcuoğlu'na emanet. Hafta içi 5 gün çeşitli konukları ağırladıkları programları vesilesiyle buluştuğumuz İpek Tuzcuoğlu, 'Televizyondaki en büyük amacım, seyirciyi eğlendirirken aynı zamanda da bilgilendirmek' diyor...

- Programınızın içeriğini anlatır mısınız?
Bu format aslında Fransız; orada entelektüel bir profesörle kafası her şeye çok fazla basmayan, biraz daha komiği barındıran bir kadın partner var. Güzel, biraz da eksik bir kadın ama biz de çok öyle olmadı. Mehmet Altan entelektüel kimliği ve bilgileriyle hakikaten hocalık vasıflarıyla çok farklı vizyonlar sunuyor. Ben de biraz yaygın ve popüler olan kesimin sorularını ve onların tarafını temsil ediyorum.

MEHMET ALTAN DUYGULARIYLA HAREKET EDİYOR
- Partneriniz Mehmet Altan nasıl biri?
Tanıdıkça, duygularıyla hareket eden, hümanist, kucaklayıcı, koruyucu yapıda olduğunu görüyorum. Onu yazılarıyla tanıyanlar bu tarafını çok fazla görmemiş. Programda bu yönü ortaya çıkıyor. Hoca için çok pozitif ve artılarla dolu bir program.

- Soruları hazırlarken birlikte mi karar veriyorsunuz?
Hiç bir arada olmuyoruz. Çünkü spontane olmaktan yanayım. Gelen konuklarla ilgili hazırlıklar yapıyorum. Hoca da kendi hazırlığını yapıyor. Mehmet Altan'a yayına iki dakika kala 'Merhaba, nasılsınız' diyorum ve kulise geçiyoruz, bire bir canlı yayında karşılaşıyoruz ilk kez. Bu, bana göre programa heyecan ve keyif katıyor. Doğru mu, değil mi tartışılır. Mehmet Altan da anı yaşamaya seven biri; stratejileri, hesabı kitabı olmayan biri. Her şey oluruna akıyor.
ÇAPRAZ ATEŞ YOK 
Diğer programlardan farkınız ne?
Üç konuk ağırlıyoruz. Stüdyoya tek tek aldığımız konuklarımızı çapraz ateşe almaya çalışsak da bizimki çapraz ateş değil, ele ele tutuşarak yapılmış keyifli bir sohbete dönüşüyor. İnsanları manipüle edip sivri söylemler yarattırmaktansa, içimize çekip belki şimdiye kadar hissetmedikleri kadar samimi bir şekilde sohbet ediyoruz; farkımız bu.

- Konuk profiliniz nasıl?
Her kesimden konuğumuz oluyor. Gelen konukların çok azı kendi yaşanmışlıklarını paylaşıyor; genelde insanlarda kendilerini pazarlama problemi var. Belki filminin, albümünün tanıtımı için ama ben bu pazarlama ve satıştan o insanı uzaklaştırıp özdekileri çıkarmaya çalışıyorum. Örneğin; İsmail YK konuğumuzdu; izleyici olsam, 'acaba Mehmet Altan ne soracak' diye kanal değiştirmeden izlerdim. Evrensel duyguları barındırabilmek ve her insanı kucaklayabilmek büyük bir erdem. Bu anlamda program kişiliğimle çok örtüşüyor.

İLAHİ ADALETE İNANIRIM
- Canlı yayın çok farklı bir heyecan olsa gerek...
Çok keyifli. Bana bir tekst verip bunları söyleyeceksin deseler, olmaz. Kısıtlanmaya gelemem. Özgür akmam gerekiyor. Diğer türlüsü olsaydı Devlet Tiyatrosu sanatçısı olurdum. Doğru şekilde kendimi ifade edebilmem için özgür ruh olmam gerekiyor. Özgürlüğüm neredeyse ben oradayım.

- Peki, özel ilişkilerinizde özgürlüğü nasıl yaşıyorsunuz?
Orada da iki kişilik özgürlük yaşıyorum. Kadın-erkek ilişkisinde özgürlüğün kısıtlandığını düşünenlerden değilim. Kariyerim ve sosyal yaşantımda çok özgürlükçüyüm ama gerçek aşkı bulursam teslimiyetçimdir. İlişkide 'biz'e inanıyorum. Egonuzun nerede var olacağını, nerede çekmeniz gerektiğini bilmeniz gerek. Sahnenin ortasında 'hadi bakalım göster kendini' diyebiliyorum egoma. Ama çok fazla ego zarar verir ve o zaman da çok yalnız kalıp sevimsiz biri haline gelirsiniz.

- Bodrum'da hayat nasıl geçiyor?
Benim için çok keyifli. Kendimle buluştuğum bir yer. Daha ileri yaşlarda orada yaşamak hayalimdi ama Allah bunu bana aşkla nasip etti. Kendi imkanlarımla yapacakken aşkla oldu.

- Peki, nasıl gidiyor ilişkiniz?
Birlikteliğimiz iki seneye yaklaştı. İlişki ilk zamanlarda daha farklı gidiyor çünkü bir şeyleri oturtmaya çalışıyorsunuz. Tüm dünya görüşünü ve insani değerlerini tanımanız için ona zaman vermeniz gerekiyor. Bu da bana göre 1,5-2 senede olan bir şey, öyle bir, iki ayda olmuyor. Birçok ünlü belki bunu söylemez ama ben rahatlıkla söyleyebilirim, çıkan negatif haberler ilişkiyi yıpratıyor. Geçen sene magazin duayenleri tarafından çok da hak etmediğimiz şeyler yazıldı, çizildi. Çok üzüldüm. Allah'a ve ilahi adalete çok inanırım, o yüzden hiçbir şeyin cevapsız ve boş kaldığını düşünmem. Neyse ki şimdi o pürüzler temizlendi. Aslında en güzel cevap sizin mutluluğunuz oluyor.

- Mutlu ilişkilerin sırrı üzerine ne söylemek istersiniz?
Teslimiyet duygusu çok güzel bir duygu ama bağımlılık olmamalı. Her an, her şey bir anda değişebilir. Hiç kimse, hiç kimseye ait değil. Tek bir evrensel güç var ve o istediği zaman hayatımızdaki herkesi alabilir. Bağımlılıklarından sıyrılarak bir teslimiyet duygusu içinde yani 'ben' iken karşındaki insanla 'bir' olabiliyorsan en büyük sır bu. Zaten sır eşittir aşk. Tasavvufi anlamda baktığınızda aslında Yaradan'a teslim olmak en büyük aşk. Ondan sonra Adem'le Havva aşkı geliyor bence.

HER KADIN ÇOCUK YAPMALI
- Birlikte olduğunuz kişinin hayatında bir değişim yarattığınızı düşünüyor musunuz?
Onun adına konuşamam ama değişim tek taraflı olmaz. İki tarafta öğrenir ve eksikleri tamamlar. Zaten hayalinizdeki insanı yaratmaya çalışmamalısınız. Var olan insanın size kattığı değerlerle büyümelisiniz. En büyük problem karşındakini değiştirmeye çalışmaktır. Halbuki ilişkilerde birbirimizi özgür bırakabilsek çok fazla problem olmayacak. O yüzden de erken evlenmemek gerekiyor. İnsanların birbirini tanıması gerekiyor. İki ay içinde daha birbirilerini tanımadan evleniyorlar bu yüzden bu kadar çok boşanmalar oluyor.

- Siz de evlilik kararı almıştınız ama sonra olmadı, neden?
Biz evlenmeye çok erken karar verdik. İlişkiye başladıktan dört ay sonra, 'hadi evlenelim' dedik. Ama sonra frene basabildik. O enerjiyle ani kararlar verebiliyorsunuz. İşte o devrede duygulara oto kontrol uygulamak zordur. Ama biz yaptık. Duralım ve sakinleyelim dedik. Ama şimdi hiç öyle bir takıntımız yok. Bu da yaşanması gereken bir süreçmiş. Bazı taşların yerine oturması gerekiyordu. Sabrı, sakin durabilmeyi ve beklentilerle yaşamamak gerektiğini bu süreçte öğrendim.
n Bir an önce çocuk sahibi olmalıyım, yaş geçiyor diyenlerden misiniz?
Hayatta plan yapmamayı da öğrendim. Sadece hayallerim var. Bence her kadın çocuk yapmalı, ben de istiyorum tabii ki. Bize verilen en büyük ve en keyifli paket çocuk sahibi olmak. Çocuğu olmayan insanları düşündüğümde üzülüyorum. Kader planına inanıyorum. Korku ve panikle yapmamak gerek.

Saba Tümer'in 'sağı solu belli olmaz' mı?
- Televizyon programı yapan kadınlardan kimleri beğeniyorsunuz?
Esra Erol ve Zuhal Topal çok başarılı. Zuhal yaptığı programda eğleniyor ve samimi. Saba Tümer'i beğenirim. Çok farkı biri çünkü Saba, bir şeyi satmaya ve bir şeyi daha iyi yapmaya çalışmıyor aksine kendini yaşayan bir kadın. Saba'nın gelen konuklara şöyle bir soru sorayım da manşet olsun diye bir derdi de yok. Onun çok tutma sebebi samimiyetinden ve cana yakınlığındandır. Özü neyse sözü de o.

- Saba Tümer'in programında 'Saba Hanım'ın sağı solu belli olmaz' demeniz, bazı özel açıklamalar yapmanız 'Saba'yı dehşete düşürdü' diye yazıldı, aranız bozuldu mu?
Hayır, canım. Magazine malzeme işte. Benim için Saba bir tanedir ve çok sevdiğim biridir. Bizim aramızda böyle bir şey olması mümkün değil. Programda eğlendik aslında kuliste yapacağımız sohbeti ekranda yaptık.

Çok iş yaptım ama çok ses getirmedi
- Neden dizilerde oynamıyorsunuz?

Artık sezgisel biri oldum. Geçmişte çok hata yaptım dizilerle ilgili. Hep 'Asmalı Konak' kadar iyi işler geleceğini bekledim. Hep onu baz alınca büyük bir yanılgıya düştüm. Gördüm ki öyle işler beş yılda bir çıkıyor. Dolayısıyla onun bana getirdiği kayıp bir dönem oldu. Çok iş yaptım ama çok ses getiren işler olmadı. Nerede hata yaptığıma baktım. O dönem çok idealist ve çok paniktim. Hayatınızda korku öne geçtiğinde yanlış kararlar alıyorsunuz. Ne zaman ki sakinliği yakalıyorsunuz işte o zaman sezgileriniz ve ön görünüz açılıyor. Sakin durabilmek çok önemli. Şu sıra okuduğum dizi senaryoları var. Haziran'da başlayacağım bir sinema filmi var. Çok gönül telime dokunan bir karakter olursa dizilerde olacağım yoksa televizyon programına devam./akşam