Brezilya’nın Rio de Janerio kentinde Haziran ayında yapılan Rio+20 Zirvesi’nin başarısız olduğunu savunan Mehmet Özdemir, “Rio+20 Zirvesi, 1992 yılında gerçekleşen Rio Zirvesi’nden bu yana bir arpa boyu yol gitmediğimiz gibi, daha da kötüsüne doğru hızla yol aldığımızın altını çizdi. Zirve sonunda devletler bir kez daha 'bir şeylerin yapılması gerektiğini’ belirttiler. 50 defa cesaretlendiriyoruz, 99 defa destekliyoruz ve yalnızca 5 defa yapacağız fiilleri kullanılan Rio+20 Zirvesi Sonuç Bildirgesi bir kağıt parçası olmaktan öteye gidemedi. 1992 yılında Rio’da yapılan dünyanın ilk ‘Yeryüzü’ zirvesi, devletlerin insanın ekosistemler üzerinde oluşturduğu tahribatı kabul etmesi ve buna karşı verilen mücadeleleri küreselleştirerek ön plana çıkarması açısından önemli bir dönüm noktası oldu. Zirve, aynı zamanda sivil toplumun güçlü bir aktör olarak sahneye çıkmasında da önemli rol oynadı” diye konuştu.

“Toprak Yaşamdır”sloganıyla 20. yaşını kutlayan TEMA Vakfı’nın, Rio Zirvesi’nden sadece birkaç ay sonra 1992 sonbaharında kurulduğunu anımsatan Özdemir, “İlk Rio Zirvesi’nden 20 yıl sonra gelinen noktada ekolojik ayak izimiz, ekosistemlerin kaldırabileceğinin çok üzerine çıktı. Dünyamızı, Doğa Ana’nın kendini yenileme kapasitesinden 1,5 kat daha hızlı tüketiyoruz. Toprak bozunumu, gıda güvencesi, su krizi, ormansızlaşma, biyolojik çeşitlilik kayıpları gibi sorunlar acilen çözülmesi gereken hayati meselelere dönüştü. Bu hızla gidersek 2050 yılına kadar dünyadaki tüm canlı türlerinin üçte birinin nesli tükenebilir. İklim değişikliği tüm yaşamı tehdit eden ve hızla ağırlaşarak ‘Geri dönülemez noktaya’ yaklaşan bir ölüm-kalım meselesi haline geldi. Atmosferdeki karbondioksit oranında 350 ppm’yi geçmemiz gerekirken 400’ü geçtik, giderek artan bir hızla da yükseliyoruz. İnsanlık, 20 yıl önce Rio’da verilen ev ödevlerini yapmadı, sınırsız tüketim anlayışıyla ölüme davetiye çıkarırcasına ekonomik büyümeye odaklandı, birbirine görünmez iplerle bağlı doğal ekosistemlerin her gün bir başka parçasını kopardı, yok etti. Daha doğmamış çocuklar bile gelecekte topraksız, susuz, gıdasız, orman yerine betonların yükseldiği ‘kirli’ bir dünyada yaşamaya mahkûm edildi” şeklinde konuştu.

“ZİRVE TAM BİR HAYAL KIRIKLIĞI”

Büyük umutlar bağlanmasa da Rio+20 Zirvesi’nin büyük bir başarısızlıkla sona ermesinin hayal kırıklığı oluşturduğunun altını çizen Özdemir, sözlerini şöyle tamamladı: “Dünyanın sadece geleceğini değil, bugününü de yok edebilecek tehditlere karşı hiç bir somut adım atma kararı alınmadı. Bu nedenle ekonomik, toplumsal ve politik sistemlerimizde birçok köklü değişimin hızla gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bizler, dünyanın her köşesinden yurttaşlar, gruplar ve sivil toplum örgütleri olarak bugüne dek benzeri görülmemiş bir sivil hareketi hızla örmek, hem geleceğimiz hem de bugünümüz için her beraber ve hızla mücadele etmek zorundayız. Sadece insanların değil, tüm canlıların yaşam haklarını ve alanlarını koruma mücadelesi, insanlık tarihinin en önemli ve kutsal görevidir. Rio+20’yi bir dönüm noktası olarak görmek ve bugünden itibaren vatandaşı olduğumuz ülke, yaşımız, bilgi ve deneyim alanlarımız, mesleğimiz ya da siyasi tercihlerimiz ne olursa olsun bu görevi hep beraber sırtlanmak zorundayız. Bu mücadelede tüm dünya toplumları olarak karar alıcıları somut adımlar atmaya ikna etmek, geleceğimiz için sorumluluk üstlenmek, kimseyi dışlamadan ve ortak amacımız olan ‘Yaşamı korumayı’ hep aklımızda tutarak hareket etmek mecburiyetindeyiz. Bu nedenle; Yaşamı korumak için gelin, elimizi taşın altına hep beraber koyalım”

 

aydinpost-twitter.png aydinpost-facebook.png