7 yıl önce 'Best Model' seçildikten sonra 'Ekmek Teknesi' dizisinde rol alan Ekin Türkmen, son olarak 'Küçük Kadınlar' dizisinde 'Elif' karakterini canlandırdı. Önümüzdeki yıl Amerika'da master yapacağı için dizinin yeni bölümlerinde yer almayacak olan Türkmen'le oyunculuk ve özel hayatı üzerine konuştuk...

'Ekmek Teknesi' dizisiyle tanındınız. Peki o projeyi kabul etmeseydiniz, şu an ne yapıyor olurdunuz?
Bir ara psikoloji okumak istemiştim ama o dönem o kadar küçüktüm ki; nasıl bir karar verirdim hiç bilemiyorum. Şu an çok mutluyum. İyi ki 40'ından sonra oyuncu olanlardan değilim, iyi ki oyunculukla erken tanışmışım...

Roman uyarlaması olan 'Küçük Kadınlar' dizisinde Elif'i oynuyorsunuz. Dizilerin romanlardan uyarlanmasına nasıl bakıyorsunuz?
Aslında uyarlamalarda sadece ana hikaye romandan çıkıyor. Yani romanla dizinin zaten pek bir alakası kalmıyor. Çünkü öykü tamamen değişiyor.

Peki sizce hikayelerin değişmesi etik mi?
Etik mi değil mi bilmiyorum! Ben genelde kitabını okuduğum filmleri beğenmiyorum. Ama çocukken okuduğum 'Dünyanın Merkezine Yolculuk' kitabının filmini çektikleri zaman çok mutlu olmuştum.

MASKÜLEN, DOMİNANT, AGRESİF
Dizide güçlü bir genç kızı canlandırdınız. Gerçek hayatta nasılsınız?
Elif'e benzer tarafım var. Ben de çok cesurumdur, güçlüyümdür. Her ortamda kontrolü ele alırım. Dominantım, maskülenim ve agresifim... Aksaklıklara hiç dayanamam. Belki de İstanbul'un da getirdiği bir şey bu... O kadar zaman kısıtlı ki; herhangi bir aksiliğe tahammül edemiyorsunuz.

Ne gibi şeylere veya hangi insanlara tahammül edemiyorsunuz peki?
Pratik olmayan insanlardan hiç hoşlanmıyorum. Bir de hadsiz insanlara dayanamıyorum. Mesela bir konu hakkında bilgisi yoksa, ahkam kesmesine dayanamıyorum... O an içimden o kadar çok cümle uçuyor ki, ama kaba olmamak için söylemiyorum. Mesela; yönetmenden çok yönetmen oyuncular veya oyuncudan çok oyuncu yönetmenler vardır... Hiç kimsenin işine karışmamışımdır, karışılmasına da izin vermem. Yönetmenin bile bana bir noktaya kadar karışmasını isterim. Yönetmen genel çerveveyi çizip, geri kalanı oyuncuya bırakmalıdır.

Sizi çileden çıkaran birine kaba kuvvet kullanır mısınız?
Yok, dövmem! Ama ilkokulda çok döverdim. Her gün eve şikayet gelirdi. Bir kere komşunun oğlunu dövmüştüm, anneme şikayet etmişlerdi. Ama artık öyle değilim.

Türk seyircisinin dizi merakı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Evet bu konuda gerçekten müthiş bir potansiyel var. Bir de Türk halkı dizileri izlerken oradaki karakterle kendisini çok özdeşleştiriyor. Ayrıca bizim dizilerde duygu sömürüsü de çok fazla...

'Küçük Kadınlar'da ajitasyon yok mu?
Tabii var; biraz da olmalı zaten. Ama abartıldığı zaman seyirci zaten bunu hissediyor ve iyi tepkiler vermiyor. Bazı konularda da dikkatli olmak gerekiyor. Mesela bizde de insanlar vuruldu ama hiçbir zaman kan gösterilmedi. Televizyon sektörü aynı zamanda çok acayip; çünkü reyting diye bir şey var. Yönetmen, senarist ne yapsın? Bence bu durumdan oyuncu da sorumlu tutulamaz. O sadece rolünü yapmak zorunda! Buna sadece yapımcı karar verebilir. Her şeyin yoluna girmesi için önce dizi sürelerinin düzenlenmesi lazım.

ÖZELİNİ BİLDİĞİMİZ OYUNCULARIN DİZİSİ TUTMUYOR
Sizce şöhret taşınabilir bir duygu mu?
Taşınabilir tabii... Oyuncuları yanlış tanıyorlar. 'Kendini göstermek isteyen' biri gibi algılanıyorlar. Zaten bence ego komik birşey. Benim doktordan, öğretmenden farklı hiçbir yanım yok ki...

Peki sizce sanatçı ulaşılamaz biri mi olmalı?
Ulaşılmaz değil de özel hayatının bilinmemesi gerekir; gizemli kalmalı. Sanatçı özelini açtığı zaman oyunculuğuna zarar gelir. Çünkü izleyici oynadığı role inanmaz. Tamam magazine de ihtiyacımız var ama ayarının iyi yapılması lazım. Mesela özelini çok fazla bildiğimiz sanatçıların dizileri tutmuyor.

ARABESK İLİŞKİ İSTEMEM!
Hayatınızda biri var mı şu an?
Gerçekten yok ama olsun isterim. Fakat bu işi yaparken çok zor!

Peki nasıl bir ilişki yaşamak istersiniz?
Bir kere kesinlikle eğlenceli olmalı, arabesk ilişkileri hiç sevmem. Tamamen bana ilham veren, beni ilerleten, beni besleyen bir ilişki olması lazım. Ayrıca aramızda iyi bir arkadaşlık, dostluk da olmalı! Aşkta çok romantik bir insan değilim, hep gerçekçiyimdir.

SEVGİLİM LÜKS YAŞAMAMALI
Nasıl erkekleri beğenirsiniz?
Mesela fiziksel olarak? Koyu renkli göz ve maneviyatı yüksek insan severim. Lüks yaşayan insanları sevmiyorum. Bu bana biraz haksızlık gibi geliyor. İstanbul trafiğinde inanılmaz güzel arabalar içinde bekleyen erkekler görüyorum ama o tiplerden nefret ederim. Minimal yaşayan insanları severim. Zaten benim lüks hayat süren arkadaşlarım da yoktur. Ne kadar kazanırsam kazanayım hiçbir zaman da lüks hayatım olmayacak. Bir de bizim yaş grubunda şiir seven pek yoktur ama ben şiire bayılırım. Kendimi 30 yaş üstü hissediyorum. Galiba biraz alaturkayım.

35'LİKLERLE DOST
Ama Türk erkekleri genelde maçodur, şiir de sevmezler...
Evet ben eski İstanbul erkeklerini seviyorum. Benim bütün arkadaşlarımın yaşı da 35 üstüdür. Ama ben onlarla birlikte olmaktan çok mutluyum.

TANINMAKTAN HOŞLANMIYORUM
Ünlü olduktan sonra hayatınızda neler değişti? Mesela sokaktaki tepkiler nasıl?
Buna kimse inanmıyor ama ünlü olmaktan hiç hoşlanmıyorum. O kadar çok saygı ve sevgiyle karşılaşıyorum ve bana o kadar iyi davranıyorlar ki, çok mahcup oluyorum. Tanımadığınız bir insanın sizi sevmesi, gerçekten çok acayip bir duygu.